Yiğit’in intikam planını devreye soktuğu üçüncü bölüm açıkçası çok karman çorman geldi bana. Bölüm hikayesinin kurgusunda bir problem olduğu gibi teknik kurgu da kötüydü sanki. Kem gözler o kadar çok ki bu da nazarlığı olsun bari.
Sadullah’ın açgözlülüğünün bir sınırı yok galiba. Adam aileyi kökünden dinamitledi yetmedi bir de ellerindeki tek variyetleri olan baba yadigarı eve göz dikti. Namık’ın ortaya çıkmasında pek hayır yoktur gerçi ama bu ev meselesinde Yiğit ve Emir’e yardımı dokunabilir diye bir his doğdu içime. Gerçi o düzenini geri alma peşindeydi daha çok ama Zeliha’nın perişan hali dokunmuştur inşallah.
Yiğit’in Allah ne verdiyse bütün klişeleri kullanarak Kübra’ya yazması da pek bir şekerdi. Yiğit intikam derdinde olduğu için her şeyi kör göze parmak sokarcasına yapmasını çok görmüyorum açıkcası. Kübra’nın aşktan yana deneyimsiz olması bütün ucuz numaraları afiyetle yemesine sebep oluyor tabii.
Emir’in yardım ettiği genç ile ne ara sıkı fıkı oldukları çok havada kalmış. İnsan kendine ve çevresine tamamen yabancı birine içini çok daha rahat döker ona lafım yok. Ama Emir’in binbir türlü derdini düşünmekten kafayı sıyırma raddesine gelip ağlayarak Allah’ın unuttuğu bir yerde fare deliği kadar bir odada yalnızlıktan çıldıracak hale gelmesi çok dokunaklıydı. Çocuğumun yüzü bir tek abisiyle konuşurken güldü. Emir’ciğim inan ki gülünce daha güzel oluyorsun. Gerçi ağlarken de güzelsin hakkını yemeyeyim.
Sibel’i hala çözemedim. Ahahahahha! Para için ideallerinden vazgeçmeyen bir kız imajı çizse de Bora Tunalı’nın ikna silahları çok kuvvetliydi Allah için. Yiğit’in gammazladığını düşünüp Emir’e attığı mesajla aslında yalancı ve riyakar olmadığını da hissettirdi. Dalavereci bir kız olsaydı eğer o yaptığı sazanlığı her türlü toplayıp iki kişiyi birden pekala idare edebilirdi. Sibel’in etrafında Emir yokken aklının karışması normal tabii ama annesi de maşallah Mama’lıkta çığır açtı. Yiğit sağında solundayken gerginleşmesini çok değişik buluyorum artık. Enteresan bir yükselme bak o. Kübra’nın hallerini şıp diye çözmesi ise on puanlık. Yiğit’in güven vermeyen havası Sibel’in sinirini bozuyor. Kübra’ya verdiği telkinler kendisinde nasıl tezahür edecek zamanla göreceğiz. Bora Tunalı hakikaten annesinin Mama’lık yapacağı kadar hayırlı bir kısmet aslında. İşte Sibel çok kapalı bir kutu. Emir döndüğünde nasıl bir haleti ruhiyeye bürünecek merakla beklemekteyim.
Derya’nın açık sözlülüğünü sevdim ben. Evinin içindeki dramdan o da öyle sıyrılıyor bir yerde. Üvey babanın iğrenç iması tabii ki canımı sıktı. Kızın başına bir şey gelmeden o koca delisi anası akıllanır da kurtulurlar inşallah o evden. Ajans sahibi filmlerdeki gibi yanaşınca Derya’nın bir an klişe bir şekilde balıklama atlayacağını düşünmedim desem yalan olur ama o da hayat üniversitesinde okuyor sonuçta. O tür masallara karnının tok olduğunu münasip dille anlattı zaten. Derya’nın korkak anasını seyrederken sinirden gözü seğiren bir ben değilim eminim. Dediğim gibi böyle hayırsız kocalarına deli olan kadınlar yüzünden üçüncü sayfa haberi olan bir sürü genç kız dramı var. Derya Yiğit’den kendini sıyırmış gözüküyor. Kübra’dan sonra yine meftunu olur mu emin olamıyorum yine de.
Gül ve Yiğit’in arasındaki o deli elektrik nedir arkadaş? Öngörümü seveyim, Gül Yiğit’e deli divane oldu bile. Ama Gül mahallenin deneyimsiz kızlarına benzemez tabii. Adamın ciğerini eline verir valla. Yiğit küçümsüyor gibi görünüyor ama Gül abdestini öyle bir verir ki feleği şaşar Allahıma. Gül eve geldiğinde Kübra’ya anında yetiştiren Sibel şapşirikliği?? Yalnız Gül Yiğit için bizim deneyimsiz tazeleri çok kötü harcar ben diyeyim. Kübra’nın Gül’ü görünce kaplan kesilmesi de güzeldi bak şimdi. Balkondan olanı biteni seyreden Sibel’in ağzının açık kalması ise bölümün en keyifli anlarındandı. Kapı önünde iki dakika içinde üç kadını birden kudurtma kudreti bir Yiğit’te olurdu zaten.
Yiğit’in hapishane arkadaşı Sedat abisini ikna etmesi de çok sürmedi. Beyimiz ikna konusunda master degree yapma yolunda valla. Şeytan tüyü var tabii hakkını yemeyelim. Bu nakliye aracı patlatma işi ellerine yüzlerine bulaşmasa bari üç kafadarın. Ender ve Selim’in Yiğit’le kankalığı da çok güzel. Can ciğer olmalarını sevdim ben. Yiğit’in paralandıktan sonra annesini hastaneden alıp özel kliğe geçirmesi ve Zeliha’nın kürk hayalini gerçekleştirmesi çok güzel detaylardı bu arada.
Kübra’nın Yiğit’e olan zaafıyla Sadullah’ı uyutup gece dışarı çıkması büyük cesaret. Aşk insana neler yaptırıyor. Yiğit’in yanında kendini eksik hissetmemek için bacağındaki protezi bile attı kız. Yiğit’in cazibesine kapılıp tabuları yıkma isteği Yiğit’in vicdanına bu seferlik takıldı ama bir dahaki sefere Yiğit’in vicdanını dinleyeceğini sanmıyorum ben. Yiğit’in planının farkında olan Selim ve Ender’in ”kızın ne günahi var” diyerek frenlemelerine Yiğit’in cevabı oldukça düşündürücü. ”Emir’le benim ne günahim vardı?” diyen Yiğit’e de kızamadım ben açıkcası. Herkes hayatta bedeller ödüyor. Yiğit ve Emir babalarının iyi niyeti yüzünden bedel öderken Kübra ise babasının vicdansızlığının bedelini ödeyecek. Sonrasında olacaklar ve kopacak kıyamet bu hikayenin tüm kahramanlarının hayatını değiştirecek bu belli.
Gül’ün Yiğit’e olan düşkünlüğü Nihat’a giden kapıları açtı açmasına ama bu açılan kapı şimdilik vicdanını dinleyebilen Yiğit’te nasıl değişimler yaratacak orası şu anlık meçhul. Doğuştan sahip olduğu şeytan tüyünü Nihat üzerinde de kullanan Yiğit, Sadullah’ı Kübra ile vurduktan sonra Nihat nezdinde de bitirme planları birinci bölümün ilk sahnesinde gördüğümüz beş yıl sonrasına nasıl geldiklerini gösterecek bize.
Bölümde emeği geçen tüm ekibin emeğine yüreğine sağlık. Ve sizin de sonuna kadar sabırla okuyan gözlerinize sağlık…