Eveet sayın Kiralık Aşk severler, sabrı taşmak üzere olanlar, yakınmaktan dilinde tüyler bitenler; şimdi bütün o kötü enerjileri yavaşça yere bırakıyoruz. Yazımıza pozitif enerjiyle başlıyoruz.
Bölüm Sinan'ın rüyasıyla başladı bir de fragmanı göz önüne alınca bir süre gerçek sandım, yalan yok. Zaten Sinan'ın hep bir söyleme eğilimi vardı. Sonra bir baktık ki o meşhur pokerli falan olan rüyanın devamı gibi bir şeymiş. Zavallı yavrucağımın bilinçaltı artık nasıl doldu taştıysa... Hadi buna tamam da hani biz de daha NihaN'ın seviyesindeyiz, akıl okuyamıyoruz ya, ne oldu gece o odada, bilen bilmeyene anlatsın.
Defne de "Bulucam dedi," diye diye kırka tamamlayacak, ondan korkuyorum. Bu Hulusi Dede’ye her şeyi anlatma konusunda onu desteklesem de, Hulusi Bey Amca’mız Defo'yu ancak maddi yönden kurtarabilir, benim tercihim Sadri Usta’yla dertleşmesi olurdu ama buna da fitim ben; yani yeter ki artık susma Defne.
Zaten Defne'nin başına Ömer'i kaybetmekten daha kötü ne gelebilir ki:
* Göktaşı
* Ömer'in aradığı Türkan Teyze’nin kalpten gitmesi
"Ben Ömer," dedikten sonraki sessizlikte eyvah dedim kadında normal değerde tahlil kalmadı halbuki daha hayalleri vardı, gelininin sefasını süremeyecekti az daha. Allasen anlatsana biraz Ömer, sen ki bir şeyleri anlatmakta ve anlamakta dünya markası, mürekkep yalayıp yutmuş, masterını da Divan edebiyatından Osmanlıcalara kadar yapmış adamsın; hiç öyle borç dert lönk diye sorulur mu? Tabii zaten Ömer'cim Türkan Teyzeler borç harç olunca telefonda söylemek ne kelime, belediyeden anons ettiriyorlarmış. Defne'nin de dediği gibi "Nasıl Ömer'lik hareketler değil," bunlar.