Marnie yine en çiçekli, en mor ve en sarı elbisesini üstüne geçirmiş (Güzel elbiseleri giyip kuşanacağım), partinin organizatörü olarak herkese yapmacık selamlar vermekle ve çağımızın illeti; eğlenmek yerine eğlendiğini fotoğraflamakla meşgul. Sahnedeki grubun performansını bitirmesi için can atıyor, çünkü kendi güzel sesini duyuracak, Instagram’a fotoğrafları konacak, eski sevgili Charliegiller’in yeni parti fotoğraflarına bakıp bakmadığı saatlerce tartışılacak. (Kötü restoran yorumlarının sadece Village Voice’dan okunduğu, televizyonda güreş yapan İspanyol cücelere saatlerce gülünen ilkel teknolojili 90’lar dizilerine selam. Size de selam Friendskolikler).
Hannah tarafından utançla hatta kabus olarak hatırlanan geçmişteki Take it or Leave Me performansının, gecenin sonunda Hannah’ya kaçacak hiçbir yer bırakmamacasına tekrarlatılması nasıl bir histir? Hem de ne için? Marnie hanım kızımız sahnede her halükarda hayranlık uyandıracağı için, bu hali Charlie’nin görebileceği herhangi bir platformda paylaşılacağı için. Marnie’nin Hannah’yı fiziksel ve yetenek olarak zaman zaman küçümsediğini biliyorduk zaten. Hannah eşittir etkisiz eleman, onun görüntüsünü daha da parlatan zararsız arkadaş.
Marnie’yle ilgili son söz; 20‘ler kendini ispat etmeye çalışmakla geçer derler ama kendine güvensizliğiyle parça parça yıkılan dünyasını çevresindekilere bir şeyleri ispat ederek yok etmesini istemiyoruz artık bu kızın. Öte yandan, “güzel sesli kız bir gün plakçının kapısını çalar ve hayatı değişir, bu arada her şeyin kusursuz işlediğini söylemiş miydik?” hikayesinin Marnie’ye ait olmadığını biliyoruz. Biraz daha yalpala bakalım Marnie, Jessa gibi beklentisiz, canı ÖYLE çektiği için sahneye ÖYLECE bakmana daha çok var.
Instagram’da paylaşılamayanlar: Diş
Hannah’nın hep kafasını tosladığı birkaç duvardan biri Adam.
Girls’te hala beni en çok etkileyen şeylerden biri, bize çok tanıdık gelen, güldüğümüz çoğu şeyin altında ciddi ciddi, büyük büyük sorunların yatması ve bunu göstermedeki inceliği. Buna ister modern toplum trajedisi deyin, ister bu neslin kaderi. Hannah’nın saniyelik göz kaçırmaları, anlık hayalkırıklıkları, arkadaşlarına beceriksiz sarılmaları, yeni tanıştığı insanlarla yıldırım hızıyla aştığı samimiyet eşiği, “totally, totally”lerle dolu bütün ezberlenmiş onaylama cümleleri hep küçük ayrıntılara serpiştirilmiş durumda. Hannah’nın zaman zaman “her şey iyi gidiyor, her şey normal” hissine inandığı, hayatını feel good movie tadında yaşadığı anlarda kafasını tosladığı birkaç duvar var ki, o da Adam ve Jessa, bazen de Ray (“This is life Hannah,”). Bu iki tipin de her zaman doğru düşündükleri ve doğru kararlar verdikleri iddia edilemez ama Hannah’nın hayatında yalandan bir One More Night çalınca teybe vurup susturan da onlar. Diğer toslamalardan bahsetmiyorum çünkü Hannah yalnız başına kalıp kendi başının çaresine bakmak konusunda hem ailesi hem de ev arkadaşı tarafından yeterince törpülenmiş durumda.
Bu konuda lafı nereye getirdiğimi anlamışsınızdır; kendilerine başkalarının ne dediğinden bağımsız bir dünya kurmuş bu iki karakterin hayatlarında hiç kararsızlık olmadı. İki yaşında da 27 yaşında da aynı netlikteler. Kendi doğruları konusundaki takıntıları ve bunu hayranlık uyandırıcı cümlelere dökmeleri kimi zaman korkutucu ama Hannah için, bizim için gerekli. Hannah, Marnie, Shosh; hepsinin arayışı hatta savaşı aynı akıl berraklığına ulaşabilmek için. Bu rahatlığa kavuştuktan sonra Shosh’ın barın önünde Ray’e oyun oynamasına gerek kalmayacak, elinde acayip eğreti duran o sigara bile olmayacak, cep telefonuyla dünyanın en önemli işini yapıyormuş numarasını kimseye satmayacak, Marnie dikkat çekmek için kendini yırtmayacak. Ray, eski sevgilisi Shosh’ı etkilemek için artık işi gücü olduğunu, kendi adını taşıyan bir cafe açacağını, “müdür” olacağını ona anlatmayacak. Kaldı ki Ray’in Shosh’a karşı bu oyunu oynamaya nefesi yetmedi zaten. Kariyerindeki gelişmeleri yarıda kesip, cümlesini bile tamamlayamadan, “lütfen görmeyeyim seni/bir yerlerde karşıma çıkma” şarkısını söyledi (İngilizce).
Girls’te hala beni en çok etkileyen şeylerden biri, bize çok tanıdık gelen, güldüğümüz çoğu şeyin altında ciddi ciddi, büyük büyük sorunların yatması ve bunu göstermedeki inceliği. Buna ister modern toplum trajedisi deyin, ister bu neslin kaderi. Hannah’nın saniyelik göz kaçırmaları, anlık hayalkırıklıkları, arkadaşlarına beceriksiz sarılmaları, yeni tanıştığı insanlarla yıldırım hızıyla aştığı samimiyet eşiği, “totally, totally”lerle dolu bütün ezberlenmiş onaylama cümleleri hep küçük ayrıntılara serpiştirilmiş durumda. Hannah’nın zaman zaman “her şey iyi gidiyor, her şey normal” hissine inandığı, hayatını feel good movie tadında yaşadığı anlarda kafasını tosladığı birkaç duvar var ki, o da Adam ve Jessa, bazen de Ray (“This is life Hannah,”). Bu iki tipin de her zaman doğru düşündükleri ve doğru kararlar verdikleri iddia edilemez ama Hannah’nın hayatında yalandan bir One More Night çalınca teybe vurup susturan da onlar. Diğer toslamalardan bahsetmiyorum çünkü Hannah yalnız başına kalıp kendi başının çaresine bakmak konusunda hem ailesi hem de ev arkadaşı tarafından yeterince törpülenmiş durumda.
Bu konuda lafı nereye getirdiğimi anlamışsınızdır; kendilerine başkalarının ne dediğinden bağımsız bir dünya kurmuş bu iki karakterin hayatlarında hiç kararsızlık olmadı. İki yaşında da 27 yaşında da aynı netlikteler. Kendi doğruları konusundaki takıntıları ve bunu hayranlık uyandırıcı cümlelere dökmeleri kimi zaman korkutucu ama Hannah için, bizim için gerekli. Hannah, Marnie, Shosh; hepsinin arayışı hatta savaşı aynı akıl berraklığına ulaşabilmek için. Bu rahatlığa kavuştuktan sonra Shosh’ın barın önünde Ray’e oyun oynamasına gerek kalmayacak, elinde acayip eğreti duran o sigara bile olmayacak, cep telefonuyla dünyanın en önemli işini yapıyormuş numarasını kimseye satmayacak, Marnie dikkat çekmek için kendini yırtmayacak. Ray, eski sevgilisi Shosh’ı etkilemek için artık işi gücü olduğunu, kendi adını taşıyan bir cafe açacağını, “müdür” olacağını ona anlatmayacak. Kaldı ki Ray’in Shosh’a karşı bu oyunu oynamaya nefesi yetmedi zaten. Kariyerindeki gelişmeleri yarıda kesip, cümlesini bile tamamlayamadan, “lütfen görmeyeyim seni/bir yerlerde karşıma çıkma” şarkısını söyledi (İngilizce).
Ray’in eski sevgilisine oyun oynamaya nefesi yetmedi maalesef.
Olan, o gece katil bebek Chucky’nin büyümüş haline dönen ve I am Sexy and I Know It’de çılgınca dans eden David’e oldu. DJ kabinindeki kızı bu berbat şarkıyı çaldığı için ve daha da önemlisi kendi sevdiği şarkıyı yarıda kestiği için dakikalarca darlayan Ray bir o kadar zaman da David’e hayatta “sıra beklemenin” önemini anlattı. Ya da sıranı beklemenin. Hannah’nın ve diğerlerinin de sırası gelecek; Adam’ın gecenin sonunda Hannah’ya 25. yaş sürprizi olarak verdiği kendi dişi, gece sonunda can havliyle paylaşılan fotoğraflardan daha makbule geçecek. Sevgiliye dişini vermenin en güzel hediye olduğu bir hayat onlara da iyi gelecek.
Diziye yeni katılan Caroline hakkında yazmak için biraz daha bekleyeceğiz.
Not: Adam’ın kız kardeşi olarak diziye katılan ve aslında Frida’nın küçük kardeşine, olmadı Don Draper’ın bohem sevgilisi Midge’in potansiyel ev arkadaşına benzeyen Caroline’e bir paragraf ayırmak haksızlık olur. Şehveti de, deliliği de kalın kaşları kadar yoğun olacağa benzer. Bırakalım bir bölüm daha açsın kendini bize.
Olan, o gece katil bebek Chucky’nin büyümüş haline dönen ve I am Sexy and I Know It’de çılgınca dans eden David’e oldu. DJ kabinindeki kızı bu berbat şarkıyı çaldığı için ve daha da önemlisi kendi sevdiği şarkıyı yarıda kestiği için dakikalarca darlayan Ray bir o kadar zaman da David’e hayatta “sıra beklemenin” önemini anlattı. Ya da sıranı beklemenin. Hannah’nın ve diğerlerinin de sırası gelecek; Adam’ın gecenin sonunda Hannah’ya 25. yaş sürprizi olarak verdiği kendi dişi, gece sonunda can havliyle paylaşılan fotoğraflardan daha makbule geçecek. Sevgiliye dişini vermenin en güzel hediye olduğu bir hayat onlara da iyi gelecek.
Diziye yeni katılan Caroline hakkında yazmak için biraz daha bekleyeceğiz.
Not: Adam’ın kız kardeşi olarak diziye katılan ve aslında Frida’nın küçük kardeşine, olmadı Don Draper’ın bohem sevgilisi Midge’in potansiyel ev arkadaşına benzeyen Caroline’e bir paragraf ayırmak haksızlık olur. Şehveti de, deliliği de kalın kaşları kadar yoğun olacağa benzer. Bırakalım bir bölüm daha açsın kendini bize.