Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Hangisi hayal, hangisi gerçek?
Sezon: 2 Bölüm: 2
 
The Americans sıradan bir Amerikalı aile görüntüsü vererek KGB adına ajanlık yapan Philip ve Elizabeth Jennings çiftinin merkezinde karmaşık gerçek ve yalanın içiçe geçtiği hayatlarını anlatan bir dizi. İlk sezon ailenin tüm bireylerini ; çocuklar Henry ve Paige’i, komşuları FBI ajanı Stan Beeman, Stan’in bürosunda çalışan ve aynı zamanda Philip’in Clark olarak kendisiyle düzmece bir evlilik yaptığı Martha’yı, Stan’e Sovyet Konsolosluğu’ndan bilgiler veren Nina’yı tanıdık.

İkinci sezon, Jennings ailesinin yaşadığı endişeler ve çekincelerle başlıyor. Geçen sezon yaralanan Elizabeth fiziksel olarak iyileşmiş olsa bile, ruhundaki yaralar hala taze. Çocuklarına kol kanat germenin ve onların güvenliği için endişelenip hop oturup hop kalkmasının dışında bu hafta tek yaptığı ajanlık işi genç bir kadın KGB ajanına yardım etmek. Kongre üyesi erkek arkadaşı aşırı doz alınca ajan arkadaşına yardım ederken öğüt vermeyi de ihmal etmiyor, ablalık yapıyor. Elizabeth diğer ajan ailesinin tüm bireyleriyle birlikte katledilmesinin ardından değişti, eski çelikten sinirleri olan amacına kitlenmiş ajan değil. Artık, Jenningsler’in evinde huzursuzluk hakim. Philip cinayeti araştırmak için Washington dışına giderken, Elizabeth evde çocuklarla kalıyor, neredeyse her sese atlıyor, evin etrafına yanaşan kamyonetlerden bile şüpheleniyor. Elizabeth geçen sezonun tamamını KGB için çalışarak geçirdiğinden bu sezon ailesi için endişelenmesi ve bir arada tutmak için çalışması bence güzel bir değişiklik.

Diğer yandan Paige de ajanlık yolunda ailesinin izinden gidiyor. Gizli gizli annesinin uydurduğu Helen teyzenin iletişim bilgilerini ele geçirdi. Bakalım Paige, Elizabeth’in yalanını ortaya çıkaracak mı?

Philip ya da Martha’nın bildiği adıyla Clark, görevinin gerektirdiği şekilde evlilik yükümlülüklerini yerine getiriyor. Martha grip olduğu için bu hafta pek sıkı fıkı değillerdi ama yine de ilgili bir kocanın yapması gerektiği gibi Clark, kendisine FBI’dan tüm bilgileri getiren Martha’nın çorbasını ilacını eksik etmedi. Öte yandan Martha evde yalnız kaldığı, tedirgin olduğu için silah alacağım diye tutturdu. Clark doğruyu öğrenirse kendini vurmasından çekindiği için olacak bu fikre karşı çıktı. Ayrıca Martha’yı işinden ayrılmaması konusunda ikna etmeyi de başardı. Bakalım Martha ne zaman uyanacak?

Bu arada Martha’nın bigudileriyle kahvaltı masasında oturması, Oleg’in Blondie hayranlığından bahsetmesi dizinin zevkli anlarındandı. Martha’nın bigudilerinden bahsetmişken, The Americans’ın kostümleri bir harika. Tasarımcı Jenny Gering, Entertainment Weekly ile yaptığı röportajda konuya şöyle değinmiş; “Dizi 80’lerin başında geçtiğinden, insanların aklındaki 80’ler moda algısının tamamiyle tersini yansıtıyor. Üstler bol ve alt kısım dar değil. Çünkü daha çok bir geçiş dönemi anlatılıyor. 70’ler gibi, üst kısım dar ve altlar daha bol. Bu, kadın figürünü ve iyi terziliği göstermek için harika bir zaman. Deri ve süet çok kullanılıyor ve renk paleti siyah-beyaz yerine sonbahar renklerinden oluşuyor.”

Gering, araştırmasını eski Playboy’lardan, filmlere, yıllıklardan Victoria’s Secret kataloglarına kadar inceleyerek yapmış. Dizi, tutucu Washington ve Virginia banliyösünde geçtiği için FBI çalışanları, iş adamları diplomatlar için çoğunlukla takım elbiseler kullanmış. 70’lerin sonu-80’lerin başı arasındaki geçiş dönemi temsil edildiği için kimi erkekler üç parçalı takım elbise ve geniş yakalı gömlekler, geniş paçalı pantalonlar giyerken kimi erkeklerin yakaları ve pantalon paçaları darlaşıyor. Gerçek hayatta olduğu gibi kimi insanlar üç dört senelik kıyafetleri giyerken kimileri de yeni kıyafet satın almış olabiliyor. Kadınlar açısından da 70’lerin sonu 80’lerin başında estetik ameliyatlar bu denli yaygın olmadığı için balenli ve içi süngerli sutyenler çok kullanılmıyor; iç çamaşırı işlevsel olarak kullanıyor. Kadınlar içi doldurulmamış ve doğal görünümlü gecelikler ve çamaşırlar giyiyor, kahvaltı sofrasına bigudileriyle oturuyor.

The Americans’ın ana temalarından biri, ajanların hayatında gerçek hayat ve hayalin karışması, gerçek duyguların yaşandığı ilişkilerde bile en azından taraflardan birinin bunun bir oyun olduğunu bilmesi. Örneğin Nina, Stan Beeman’la ilişkisini taktiksel hareketler ve pozisyonlardan ibaret mekanik bir işe indirgeyen bir rapor yazdı. Nina aynı zamanda ofise yeni gelen Oleg’le de yakınlaşmaya, flörtleşmeye başladı. Nina’nın kime sadık olduğunu anlamak zor. Öte yandan Stan karısına ihanet etmeye devam ediyor. Geçen hafta biraz yakınlaşır gibi olsalar da Nina’yla ilişkisine devam ediyor.

Dizide Philip ve Elizabeth’in çocukları Paige ve Henry dışında herkes ikili bir hayat sürüyor. Dikkatlice inşa edilen ilişkiler ilerledikçe, yalan yerine gerçeği seçmek giderek daha zorlaşıyor. Bakalım gelecek hafta neler olacak, Elizabeth ve Philip hayatlarındaki tek gerçeklik olan çocuklarını kaybetme korkusuyla yaşamaya alışabilecekler mi?
 
 
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR