Tina, Şura’nın perişan halini gördüğü halde O’nu hala Seyit’ten uzak tutmaya çalışıyordu. Seyit ve Şura birbirleri olduğu sürece iyi olacaklardı ama Tina İstanbul’da olduğu sürece iyi olmayacaktı. Tina, kendisine yeni bir hayat şansı sunmak için Şura’yı Seyit’le olan hayatından çekip koparmaya çalışıyordu. Evet, Seyit’in ihaneti affedilemezdi. Seyit’in de dediği gibi; Seyit, Şura’ya inanmayarak ve güvenmeyerek ihanet etmişti. Ama cezasını da çok ağır bir şekilde ödedi. Kendisini hala affetmesem de içim yumuşadı.
Bu hafta belki de Seyit’in bireysel olarak izlediğimiz ender bölümlerdendi. Nişanlarını ve saatini satan Seyit, geçmişinden de tamamen vazgeçiyordu. Tüm hatıraları, o görkemli yaşamını kendisine hatırlatacak her şeyi öylece gerisinde bırakmanın ağırlığını yaşıyordu. Bu hatıralardan en değerlisi de Şura idi ve Seyit, O’ndan vazgeçtiği sürece herkesten ve her şeyden vazgeçebilirdi. Seyit denize paralarla birlikte Şura’yı, geçmişini, ailesini ve elinde kalan diğer her şeyi savurdu. Artık hiçbir şekilde geri dönüşü yoktu, yeni hayatından hiçbir yere kımıldayamazdı.
Celil ve Güzide için itirafların bölümüydü dedik. Güzide’ye ısınmak benim için gerçekten çok zordu çünkü Tatya Celil için olduğu gibi benim için de çok kıymetliydi. Hem kitaptan gelen bir karakterdi ve O’na alışmıştım hem de Celil ile aralarında olan aşka fazlasıyla inanmıştım. Fakat bu hafta Celil ile Güzide arasındaki o kimya çok hoşuma gitti ve beni heyecanlandırdı. Güzide’nin artık dayanamayarak Celil’in gözlerinin içine bakarak O’na olan aşkını itirafı gerçekten çok güzeldi. Celil’in içinde yaşadığı gelgitler ve kendisine bile itiraf etmeye korktuğu şeyi Güzide ve Seyit’e itiraf ederken yaşadığı zorluk da çok güzel işlenmişti. İkisi arasında çok güzel bir imkânsızlık oluştu. Güzide için bundan sonrası çok daha zor olacak, sanıyorum ki yeni sezona dair beni en çok heyecanlandıran şey de bu. Güzide ve Celil’in gerçek manada birbirlerine karşı koyamadıkları ve birbirlerine teslim oldukları o anı görmeyi çok istiyorum. Yasak ve imkânsız olan her şey gibi bu da bir hayli ilgimi çekiyor.
Alya’nın ise bir tek kanatları eksik. Celil ile beraber mükemmel bir ikili oldular, şu an için dostlukları şahane ama ben hala ısrarla bunun dostluktan ibaret kalacağını düşünmüyorum. Celil’in Alya’ya yaptığı onca iyilikten sonra ben ekran karşısında kayıtsız kalamazken Alya da hiçbir şekilde kayıtsız kalamayacaktır diye düşünüyorum. Tercihim Güzide’den yana olmakla birlikte bir Alya-Celil-Güzide aşk üçgenine de asla hayır demem.
Ayşe’nin kendine olan güveni beni benden alıyor. Yalanının ortaya çıkmış olmasına rağmen hala aynı kibirli duruşu sergileyebiliyor. Sıfır utanç. Utanmadığı gibi Celil’i tehdit dahi edebiliyor. Lola’yı nasıl sevemediysem seni de öyle sevemeyeceğim Ayşe.
Sezonun son oyunu da elbette ki altın kötümüz Petro’dan geldi. Petro daha yaptıklarının yarısı bile bilinmemesine rağmen hemen herkesin nefretini topladı fakat hala pes etmedi. Petro’dan da aynı inançla entrikalarına devam etmesini beklerdim zaten. Ben ki kötü adamlara her daim hayran olmuş bir kişiydim Petro sezon boyunca yaptıkları ile beni bile yordu. Olsun, biz kendisini böyle de sevdik. O sempatik gülüşün altında sakladığı şeytanı zekâsı ile hayran olduk Petro’ya. Oynadığı son oyun da yine kendisine yaraşır cinstendi. Tabir-i caizse bir taşla iki kuş vurdu. Hem Lola’dan kurtuldu hem de Seyit’i Şura’dan uzaklaştırdı. Petro’nun yaptıkları yapacaklarının teminatı, yeni sezonda da hız kesmeden devam edecektir.
Tam her şey yoluna girdi ve Seyit ile Şura arasındaki buzlar çıkan yangının ateşi ile eridi derken Petro ve Billy’nin tuzağı iki sevgiliyi tekrar ayırdı. Öte yandan diğer tarafta da Tina’nın ölümüyle karşılaştık. Tina ile vedalaşan Nermin Bezmen’in yeni sezondaki yolculuğu karşımıza yeni ve güzel karakterler çıkaracaktır. Sabırla yazıları okuyan herkese teşekkürü bir borç bilirim. Kısmetse Kurt Seyit ve Şura’nın yeni sezonunda görüşmek
üzere…