Arrow, uzun bir sezon arasının ardından geri döndü. Bölümü bıraktığımız yere de bakınca hepimiz elimiz böğrümüzde beklemiştik yeni bölümü. Tabii ki Oliver’ın ölmediğini biliyorduk ama nasıl kurtulacağını, kimin kurtardığını ve Team Arrow’un nasıl bir tepki vereceğini merak ediyorduk.

Oliver’ın düelloya gidişinin üç gün sonrası ile başladık bölüme. Team Arrow, Oliver’ın yokluğunda şehrin güvenliğini sağlamaya devam ediyordu, en azından çabalıyorlardı. Benim damarlarında Mirakuru dolaştığından şüphelendiğim -belki de geçmiştir daha evvel, hatırlayamadım- Brick’in izini sürüyorlardı. Ama bu nereye kadar böyle devam edecekti? Ne zamana kadar Oliver’ın çok yakın zamanda geri döneceğini düşünerek yaşayacaklardı? Roy’un da dediği gibi, ne zaman endişe etmeye başlayacaklardı? Oliver’ın dönmeyişi, Malcolm’u da harekete geçirmişti. Team Arrow’a gidip “Oliver’ın sağ olup olmadığını bilmem lazım,” dedi. Malumunuz, Oliver’ın ölümü kendi ölümü yerine geçiyor ve hakkındaki ölüm emrini düşürüyor. Roy ve Diggle şüpheli, Felicity ise yaşadığına emindi. Ta ki Malcolm, üzerinde Oliver’ın kanı olan kılıç ile geri gelene kadar. Diggle’ın tepkisinin diğerlerine göre soğukkanlı olması normal, neticede adam ne ölümler görmüş. Roy, her zaman güçlü bir iradeye sahipti zaten. Laurel desen ölüm haberinin kesinleştiğinden habersiz. Ama Felicity…

Felicity, karakter olarak duygularını gizleyemeyen biri. Her duygusu, her sözü dilinde. Kapalı bir kutu asla değil. Ama bu durumda beni gerçekten çok şaşırttı. Felicity’nin Oliver’ın ölüm haberiyle çekeceği acının 10 üzerinden değerlendirmesine 9 demişlerdi yanılmıyorsam, bence 10. Çünkü Felicity, Oliver’ın ölüm haberiyle bambaşka bir insan oldu. Diggle’a, Roy’a, hayata ve hatta kendisine bile sırt çevirdi. Bir kere inkâr sürecinde içim daha çok parçalandı benim, her saniyesinde Oliver’ın yaşadığına emindi ve o gelene kadar her şeyi eski düzeninde tutmaya çalışıyordu. Ama Oliver’ın gidişiyle her şey manasını kaybetti. Felicity, Oliver’a âşıktı ama aynı zamanda Oliver bambaşka bir yerdeydi Felicity’nin gözünde. Her şeyden ne olursa olsun kurtulabilecek (hala öyle ama Felicity’ciğim bunu bilmiyor henüz tabii ki) ve her durumla baş edebilecek bir kahramandı. Oliver’a “kahraman” sıfatını ilk yakıştıran kişi de Felicity idi zaten hatırlarsanız. Bu kadar büyük güven, inanç ve sevginin yıkımı da bu kadar büyük olacaktı elbette ki… Oliver dönene kadar Felicity’nin evinde oturup sümüklü mendiline dert anlatacağını da düşünmüyorum ama… İlla ki bir yerden dâhil olacak durumlara.

Diğer yandan Laurel, Black Canary olma yolunda ilerliyor. Şu ana kadar bize gösterilen Laurel’dan kahraman falan olmaz, bu konuda hala son derece netim. Üstelik ne eğitimi aldı ki daha o kostümü sırtına geçirecek kadar? Neyse, izleyip göreceğiz. Merak ediyorum ama önyargılıyım ve bunu inkâr etmeyeceğim.

Ray ise A.T.O.M için çalışmalarını sürdürüyordu ama Felicity’nin yardımından mahrum kalacaktı. Çünkü Felicity’nin Ray’i de kendi elleriyle ölüm dolu bir yolculuğa uğurlamaya niyeti yoktu. Bu kadar kayıp, acı ve ölümden sonra ben de Felicity’nin verdiği kararı verirdim. Kendi sıradan hayatında yaşarken bir gecede bu işlerin içine giren biri için çok çok metanetli bir kadın zaten Felicity ama herkesin de bir sınırı var öyle değil mi?

Peki, Oliver aslında neredeydi? Başındaki siyah kapüşonlu adamı gördüğümde bunun Malcolm olduğunu düşünmüştüm ama değildi. Oliver’ı kurtaran kişi Maseo’dan başkası değildi, onu tedavi eden kişi ise Katana! Maseo’nun Oliver’ın karşısında yer almamasına o kadar sevindim ki, aynı şekilde Katana’nın da günümüz hikâyesine dâhil olmasına çok sevindim.

Bir Arrow bölümü de böylece ardımızda kaldı, aylar sonra sitemizde yayınlanan ilk ÖzetliYorum’umuz da Arrow’un açılış bölümüyle oldu. Özlediğimize ve beklediğimiz değdi, en azından beni şaşırtmayı başardılar. Bundan sonrasında Felicity’nin ne yapacağını, Team Arrow’dan geriye kalan Diggle ve Roy’un işe devam edip etmeyeceğini, Laurel’ın izleyeceği yolu ve tabii ki en önemlisi Oliver’ın geri dönüş anını çok ama çok merak ediyorum. Özellikle Felicity için gerçek bir şok olacak bu…