Shameless izlerken soluk soluğa kalmıyorsunuz ya da çoğu zaman bir sonraki bölüm için heyecanlı bir bekleyiş olmuyor ancak yine de dizi kendisini ilerletiyor. Kendini tekrarlamayan nadir dizilerden ve bu yüzden de bir şekilde ilerliyor.
Sezonun beşinci bölümü de keyifliydi. Bir önceki bölümün sezonun bütününden neredeyse bağımsız değerlendirilecek olay örgüsünden sonra tekrar kaldığımız yere geri döndük. Frank beş parasız, Fiona evlendiğini kimseye söyleyemiyor, Lip taş taşıma işine geri dönmüş, Ian bildiğimiz gibi saplantılı, Deb boksta ilerliyor, Carl ise çete üyesi olma yolunda hala işleri berbat ediyor.
Bölüm bütün yaşananlardan ve hikâyesinden öte son sahnesinde gördüğümüz eski bir dostla herkesin keyfini yerine getirmiştir. Jimmy’nin geri dönüp dönmeyeceği muallaktı ancak yine de kendisini görmüştük. Fiona’nın çalıştığı yere sürekli gelen kadının da onunla birlikte olduğunu biliyorduk. Bir nevi Jimmy için Fiona’ya gözcülük yapıyordu ancak bunda pek başarılı olamadı. Gus ve Fi’nin ansızın gerçekleşen evliliği Jimmy’nin de dönmesini sağladı. Sezonun geri kalanında kendisini görür müyüz? Bilinmez ancak olsa fena olmazdı. Ama Fi eskisi gibi deli dolu, çılgın birisi olamayacağını herhalde öğrenmiştir.
Fi, tam da bütün aileyi bir araya toplayıp, evlendiğini duyuracaktı ki, iş arkadaşının aşırı dozdan hastaneye kaldırılması her şeyi berbat etti. Neyse ki Gus bu işe bozulmadı da ilişkilerinde sorun yok. Hatta “İkimiz de korkuyoruz ama yine de bunu en iyi şekilde yaşamalıyız,” gibisinden laflar etti. Bir nevi Behzat Ç.’nin Savcı Esra’sı gibi mutsuzluğa da varım, deneyelim ve görelim dedi. Göreceğiz.
Frank ise evsiz barksız bir şekilde yoluna devam ediyor. Bir şekilde kendisine kalacak yer bulmayı başaran bu adam nasıl daha önce Sheila’nın evine konduysa şimdi de karaciğerini aldığı çocuğun ailesinin evine yerleşme planları içerisinde. Evet, diziye kendisini tekrar etmiyor dedik ama bu kısım biraz öyle oldu. Zira baba tarafından onaylanmış olsa da karaciğerini aldığı çocuğun annesi Frank’e karşı biraz mesafeli bir duruşa sahip. Ta ki bir gece yarısı Frank’in, geçmişi ardında bırak temalı konuşmasına kadar. Sonrası mı? “Frank artık onlarla,” ama tam da öyle derken içerisi Sammy girince işin rengi de değişti. Galiba buradan da Frank’e ekmek çıkmayacak.
Deb ve Carl ise çukura düşmüş gibiler. Ancak bir şekilde bundan kurtulacaklar. Deb, sonunda kendisine saldıran dört kişilik gruptan intikamını alıyor. Kıvrak hareketlerle iyi bir dayak atıyor. Sen neymişsin be Deb! Yürüüüüüü!!!
Carl ise sattığı uyuşturucuların hesaplarını karıştırmamak için yoğun bir çaba içerisinde ancak bu sefer de sattığı kişiden fazla para almayı başarmış. Sen bu aptallığınla da iyisin be çocuk! Seviyoruz.
Ian’ın durumu ise gün geçtikçe annesine benzemeye başladı. Sezon sonunda kendisini bir hastanede görebiliriz. Mickey bu konuda hassas davranıyor ama Ian’ın hastalığını kolay kolay kabul etmeyeceğini biliyorduk.
Lip ise Florida kıyılarından tekrar varoş mahallesine geri döndü ancak pek duracağa benzemez. Mickey’nin gazına gelip eline silahı aldığından ve bir dükkânı taradıktan sonra üniversite yolları göründü ona. Aslında şöyle dizinin 10 yıl sonrasında Lip’in ne halde olacağını izlesek acayip memnun olurum. Hatta ve hatta sadece onun üzerine kurulu bir diziyi keyifle izlerim. Bence çok önemli bir karakteri var ama Frank ve Fiona’dan ona sıra gelmiyor, gelemiyor. Hep yancı gibi etrafta dolanıyor.
Kev ve V olayında ise işler iyice çığırından çıkmış durumda. Olası bir ayrılık hiç de sürpriz olmaz. Kev’i aldattıktan sonra kendisini suçlu hisseden V aynı şeyi onun da yapmasını ister. Kev istemeyerek de olsa yapar ancak bu durum V’yi daha iyi hale getirmez. Çocukları olunca evde sadece iki kişi daha fazla olacağını sanmak öyle değil işte.
Neyse, yazının sonuna gelirken bir kez daha söylemek isterim ki Jimmy’nin gelmesi iyi oldu. Tabi dediğim gibi kalıcı mı? Gidici mi? Henüz belli değil. O eski Fi ve Jimmy aksiyonlarını özlemeyen yoktur herhalde. Hey gidi! Eski güzel günler…