The Flash bu hafta “Flash Doğuyor” isimli 6. bölümüyle karşımızdaydı. İsimden yola çıkarsak beklenti, şimdiye kadarki en heyecanlı bölüm olmasıydı. Diziyi heyecanlı bir yerde bıraktığımız da açıktı. Geçen bölümün sonunda Barry, Iris’e Şimşek hakkında blog yazdığı için “Bir süre görüşmeyelim,” demişti. Çocukluklarından beri hiç ayrılmayan ikilinin böyle bir karar alması düşündürücüydü. Bu doğrultuda değişik bir bölüm izleyeceğimizi düşünmüştüm ancak epey bir yanıldığımı fark ettim.
Barry’nin Iris’e “Görüşmeyelim,” deyişi çok boş bir blöfmüş anlaşılan. Çünkü Iris’in blöfü görmesinin ardından Barry hileye başvurup bu kez Flash olarak onun yanına gitti. Iris’in onun hakkında blog yazmasına engel olmaya çalışsa da yine başarılı olamadı. Güzel kızımızın başına ne geldiyse de bundan geldi zaten. Blog tutkusu hem Iris’e hem de ona bağlı olarak Barry’e zarar vermeye devam edecek. Iris bu imkânsızın peşinde koşma işini sırf Barry için yaptığını söylese de inanmak mümkün değil. Kariyeri için bunu yapıyor. Barry onun için bu kadar önemli olsaydı onun komada yattığı süre içinde karşısına çıkan ilk erkekle sevgili olmazdı.
Bu bölümümüzün kahramanı Barry’nin geçmişinden çıkagelen Tony Woodward oldu. Bir okul kabadayısı olarak Barry’e zamanında epey sorun yaşatmış olan Tony artık “Metal Adam” olarak karşımızdaydı. Parçacık Hızlandırıcı kazası sırasında demir fabrikasındaki eritilmiş demirin içine düşen Tony, meta-insan olarak da Barry’nin işini pek kolaylaştırmadı. İlk kavgalarında Barry’e, birkaç saat içinde ancak iyileşebilen (Barry’nin metabolizması da Flash olduğu için normal insanlar için ölüme falan denk geliyor bu durum) bir hasar bıraktı Tony. Bundan önceki polis kovalaması sırasında Eddie de sıktığı tonla kurşunun adamın kafasından sektiğini görüp epey şaşırmıştı. Polis merkezinde meta insanların varlığını Barry ve Joe dışında kimse bilmiyor ancak Eddie’nin de farkına varması yakındır. Tabii bu farkındalık hemen arkasından Barry’nin Flash olduğunu da fark ettirecek çünkü Barry, Eddie’yle birlikte kovalamacadayken bile özelliklerini kullanmaktan çekinmeyen bir aptal. Tüm kahramanlarımız ya psikolojisi çökmüş ya da komple aptal olan insanlar olmak mı zorundalar?
Barry çocukluk düşmanıyla uğraşadursun, Joe’nun peşinden gittiği dava asıl heyecanlandıran noktaydı. Barry’nin annesinin ölümünü araştırmaya başlayan dedektif bunu konuşabileceği en doğru adama gitti. Parçacık Hızlandırıcı kazasından yani meta insanların ortaya saçılmasından 14 yıl önce bir meta insanın nasıl var olabileceğini Harrison Wells’le tartışan Joe kendi kurduğu tuzağa kendisi düştü. Tam 14 yıl önce Central City’e taşınmış olan Harrison’ın Barry’nin annesini öldüren sarı-kırmızı ışıktan mesul olabileceğini düşünen Joe, öğrendikleriyle şaşkına döndü. Doktor, karısının ölümünden sonra Central City’e “yeni bir başlangıç” için taşınmıştı. Söylediğine göre karısı onun 14 senede yaptığı çalışmayı birkaç senede yapabilecek kadar zeki biri. Sözün özü, Harrison herkesten sonra Joe’nun da güvenini kazandı ve dizinin en tehlikeli adamı olarak yoluna devam ediyor. Bir kişinin daha Barry’nin durumunu öğrenmesindense cinayet işlemeyi tercih eden, aslında tekerlekli sandalyeye mahkûm olmayan ve her şeyden önemlisi Barry’i kaza sırasında bile izleyen Harrison tam bir manyak. Elbette bütün iyiler ona güvenecekler, çünkü kötüler her zaman daha zekidir.
Barry’le Tony’nin kavgasına geri dönersek aslında ortada kavga falan yoktu. Iris’i geçmişten tanıyan Tony, O’nun Flash hakkındaki blogu nedeniyle peşine düştü ve sonunda onu kaçırdı. Bu arada Barry de onu yenmek için yol haritasını çiziyordu. Yeterince hızlı bir darbe aldığı takdirde metalin bile zarar görebileceğini öğrenen Barry, eski okulunda Iris’i kurtarmak için de bunu kullandı. 8.5 kilometreden gelip vurduğu yumrukla Tony’i nakavt edemeyen Barry’i Iris kurtardı. Babasından aldığı dövüş dersleri sayesinde Barry’nin 8.5 kilometre koşarak yapamadığını 10 santimden yapan Iris, neyse ki Tony’i aşağı indirebildi. İlk kovalamacada Barry’e 13 kırığa mal olan o yumruğun Iris’te sadece zedelenmeye neden olması da oldukça ilginç tabii. Yoksa Iris de mi meta insan?
Metal Adam da Sis gibi kendini Parçacık Hızlandırcı’da buldu. Artık bir hapishane olan hızlandırıcıyı aşmak için onun bile gücü yetmiyor. Barry’nin Flash olduğunu öğrenmesiyle uğradığı şok onu bir süre daha kafesinde tutacaktır ancak yeni birini koyacakları zaman kaçması muhtemelen. Aslında ben bu bölüm Sis’in bunu yapmasını beklerdim ancak içeride yemeksizlikten öldü herhalde. Star Lab çalışanlarının yarattığı kendi hapishaneleri şimdilik iyi –ve mantıksız- bir şekilde işliyor, şehir de kötülerden arınmaya devam ediyor. Eddie ve Barry git gide daha iyi arkadaş olacak gibiler çünkü Eddie sonunda onun Iris’e yazılmayacağını fark etti (Al sana bir aptal daha). Iris ve Barry’nin arası da düzeldi. Hatta Barry O’na blogda Şimşek yerine Flash adını koymasını bile önerdi. İnsanların Iris’in bloğundan tanıdığı kahraman da böylece resmen Flash olmuş oldu. Her şey iyi gidiyor gibi görünüyor mu acaba? Flash doğarken baş düşmanı da günümüzde ilk kez ortaya çıktı. Joe malum cinayeti araştırırken bir anda elindeki tüm dosyaları sarı-kırmızı ışığa kaptırdı. Işık fotoğrafın üzerine sapladığı bir bıçakla ona mesaj da veriyordu: “Araştırmayı bırak yoksa kızın ölür.” Bölüm adı kadar heyecanlı olmasa da dizinin asıl şimdi başladığını söyleyebiliriz.