Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Evlat annesini ister
Sezon: 3 Bölüm: 69

70. bölüme merdiven dayadığımız bu bölümde bir sürü şey yaşandı. 68. bölümün kasavetli havasını çabucak attık üzerimizden. Bölüm gerçekten güzel bir bölümdü. Daha önce, karakterlerin bölümün final sekanslarında birbirine manasız manasız, uzuuun uzuuun bakmalarından ikrah getirdiğimizi yazmıştım. İki haftadır final mix'lerde destan yazan teknik ekibimize sesimize ses verdikleri için yürek dolusu teşekkürlerimi ve  kocaman alkışlarımı yollayıp, girizgahı hiç uzatmadan karakter atomlamasına  geçiyorum.

Narin: Geçen bölümde abisinin ardından delirmeye yazan bu adıgüzel Ebru'ya pıçağı taktıktan sonra tam bir Dark Queen oldu. Çok iyi oldu, çok da güzel oldu tamam mı? Tabi Narin'cağız Kendal gibi sayko olmadığı için vicdandan ölecek kıvama geldi. Ah be Narin, hala ve hala Kendal'dan aman bekliyorsun ya, en çok buna bozuluyorum be annem. Ellerini yıkarken Ebru ile dertlere direndikleri anları hatırlayınca senin gibi benim de gözlerim doldu. Narin bu vicdan mengenesine daha ne kadar dayanır kestirmesi güç. Ben kendisinden daha büyük süprizler bekliyorum bu saatten sonra. Narin salt kötü olamaz asla. Kötü'ye hak verdiği için bütün bu yanlışları. Özlem Conker nasıl yardırıyor ama? Geçen hafta ve bu hafta seyrederken ''Sen n’aber yaa?'' derken buldum kendimi.  Siyahlar içinde o delirme anında haşırt diye bıçağı taktıktan sonra zaman mefhumunu kaybetmiş Narin'i muhteşem canlandırdı. Hastasıyızz...

Ebru: Kadın sen nasıl bir şeysin ya? Özeti seyrederken Kadriye'ye annesizliğini ailesizliğini anlatıyordu ya hani, galiba bunun için seviyorum ben Ebru'yu. Yoksunluklarına saplanıp kalmıyor Ebru. Durmadan çabalıyor, karşılık beklemeden seviyor insanları. Sonsuz bir merhametle ve bolca empati yaparak yaklaşıyor insanlara. Çoğu zaman dediğim gibi, iyiliği bazen salaklık kıvamına geliyor ama Ebru ''Sensin salak!'' der gibi sarsıyor o anlarda. Sevgisi ve merhameti bulaşıcı. Baran'a bulaştığı gibi Narin'e de bulaştı Ebru'nun sevgisi. Narin bundan sonra ona karşı eskisi gibi olamaz. Ebru'cuğum seni çok seviyorum balım. Çabucak iyileşip hemen çocuklarını kanatlarının altına al. Narin'i de sahipsiz bırakma. Meğer bu hikayenin tek anası senmişsin. Analık beklerken bilmeden herkese ana olmuşsun. Ece Uslu hanımefendiciğim, sen bir harikasın ve ben senin hayranınım.

Baran: Kuyuya atılan Yusuf mu olmadın, ateşe atılan İbrahim mi? Ama sana en çok evlatlık yakışıyor be kuzu. Cankurtaranda Ebru'nun başında beklerken ''Beni anasız bırakma!'' diyecek diye kalbim hopladı resmen. Tam bir ağabey, tam bir evlat, tam bir sevgili. Nasıl güzel bir çocuk bu ayol?  Narin'in kimseye vermek istememesini daha iyi anlıyor insan. Çocuğun sevme potansiyelinin sınırı yok çünkü. Sevilmek isteyen Baran'ı darlıyor ve anında karşılığını görüyor. Ayşe'ye nasıl söyledi DAN! diye Sibel'in annesi olduğunu bildiğini. Afra tafra yapmasına bile fırsat vermedi kızın. Kardeşleri anne diye feryat ederken nasıl açtı kanatlarını kartal gibi. Çok güzel bir çocuk Baran. Anlamlandıramadığı Ebru sevgisinin sebebini öğrendiğinde ne yapacağını merak ediyorum en çok. Narin ''Senin annen Ebru,'' dediğinde ne yapacak, nasıl davranacak, nasıl çıldıracak, nasıl sakinleşecek? Nasıl ya, nasıl??? Mert Yazıcıoğlu geçen bölüm Özlem Conker ile karşılıklı döktürmüştü bu hafta ise Ece Uslu'nun başında tek başına. Güzel ağlıyor, güzel kızıyor, güzel bakıyor ve sesini kullanmasını da güzel öğrendi. Karagül okulundan Pekiyi ile mezun olacak belli.

Oğuz: Parçaları birleştirse bile kanıtsızlıktan dolayı kifayetsiz görünmesinden BIK TIM!!! Kendal'ın yırtık dondan çıkar gibi Oğuz'un her lafına atlamasından BIK TIM!!! Narin'in başı sıkışınca aklına gelen ilk insan olmamasından BIK TIM!!! O sabır dolu büyük aşkına layık olduğu karşılığı görmemesinden BIK TIM!!! Oğuz'cuğum valla evliya katındasın benim gözümde. Senin değerini bilmeyenler utansın.

Özlem: Sakinleşiyor artık. Acılarıyla başetmeyi öğreniyor ve başı bir kere sevgiyle okşanmamış Özlem sevmeyi öğreniyor. Sevmekten kastım Kasım değil. İnsanları sevmeyi öğreniyor. Mehdi'yi ordan kucaklayıp alması yenemediği evlat acısını sağalttığının göstergesi. Özlem patavatsız olabilir, fevri olabilir lakin merhametsiz değil asla. Sabri'nin Özlem'in bu zamana kadar görmediği sevgiyi alnına koyduğu içten bir öpücükle yüreğine koymasıyla bambaşka olacak bence artık. Sevilmek değiştirir insanı. Hakkını vererek alna koyulan içten bir öpücükle değişir insan. İlla sevdicek öpücüğü olması şart değil, ağabey öpücüğü de olur, kırk kat yabancının öpücüğü de olur.

Sabri: Melek'in etkisi de var tabii ama mayasında sevmek varsa demek. Özlem ve anneleri olacak müsveddeyle olan diyaloglarında çok üzüldüm. Hem Sabri'ye hem Özlem'e. Sevdiceğini, arkadaşını seçebiliyorsun ama ananı babanı seçemiyorsun işte. Her anne de mübarek olmuyor demek ki. Senaristlerin bu abartılan kutsalları yerle bir eden tavrını çok seviyorum. ''Ana baba hakkı tamam da ya evlatlık hakkı?'' diyerek tokatı basıyor tüm kutsal bilinenlerin suratına. Kendal baba diye kutsal mı? Sabri ve Özlem'in anası ana diye mi kutsal yani? Sabri'nin bundan sonraki hikayesi ne olur bilmem ama buraya kadarki misyonunu gayet iyi götürdü. Gözü dönmüş namus manyağı psikopattan buralara gelmesi nerden bakarsan bak güzel meseller seyrettirdi bana. İnsanın gözündeki perdeyi kırk kat yabancı kaldırabiliyormuş demek ki. Sabri'nin kırk kat yabancısı Melek oldu. Ben onların arasındaki bu BİLMEM'li durumu onaylamıyorum ama Bülent Polat ve Sebahat Kumaş'daki bu şeytan tüyü beni yakaladı yakalıyacak.

Sibel - Kasım: Sibel azat edileceğine bu kadar üzülüp kırılacağını düşünmüş müdür acaba? Yarı ömrünü Kasım'dan kaçmakla geçirmiş ama kaçma hali bitince ne yapacağını şaşırmasını çok görmedim ben. Her aşk muhabbet dolu olacak değil ya, marazi olunca da alışılıyormuş demek ki. Bunca yıl manyakça sevildiği biri tarafından birden bire sevilmemek üzdü sanki Sibel'i. Sibel kaybolan yılları için de kızgın doğal olarak. Bir insana söylenecek en ağır lafları söyledi. “Seni affetmiyorum,” dedi Kasım'a. Haklı da... Kasım'a gelince; ben hala Özlem'e  bu birden bire aşık olmasını sindiremedim. OL DU RA MI YO RUM!!! Sibel Ayşe'yi söyleyince veya başka bir şekilde Ayşe'yi öğrenince ne olacak, en çok onu merak ediyorum. Belli ki o mevzuya epey var. Köprüler çabuk atılıyor bu ikili arasında ama ben tüm maraziliğine rağmen Sibel & Kasım forever diyorum. (Beni de manyak ettiniz ulan!)

Ada - Maya: Ada niye Serdar'a kötü davranıyorsun yaaa?:((( Çocuğumun ne suçu var? Neyse zaman her şeyin ilacı; vakit lazım size. Şeyi sevdim ama bak; Rüzgar’ın annesinin yokluğundan kendini suçlarken Ebru'ya yaptığı haksızlığı hatırlamasını. Yaaa Ada'cığım, ben böyleyim atarlıyım diyorsun demesine de senin kırıp döktüklerini annen toplamak zorunda kalıyordu hep. Şimdi Rüzgar'ı toplamak sana düşüyor. Sen de ablalığı öğreneceksin böyle böyle. Maya'nın, Emre'nin nefes almadan kendisine yazmasına ses çıkarmamasını da sevdim. İyi, iyi; sevilmek iyi gelir insana. Yaralarını iyileştirir. Emre'yi aşırı cıvık bulsam da sen iyi olacaksan ses çıkarmam ne yapalım artık. Ada, Maya ve Rüzgar'ın, Baran'ın abiliğiyle sakinleşmeleri <3 <3 <3 Ben. :))

Farkettiğiniz gibi Kendal protestoma bu yazıyla başlamış bulunuyorum. Kuyruğu kıstırılıncaya kadar da kendisi hakkında yazmayacağım. Mesut Akusta beyefendi protestoma dahil değil, kendisinin hayranıyım o ayrı ;)

Sabırla sonuna kadar okuyan gözlerinize sağlık.

70 bölüm fragman: 

YORUMLAR




BUNLAR DA VAR