Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Eve kuduz bir hayvan getirirsen seni ısırır
Sezon: 5 Bölüm: 14

Gerçeği fark etmesi beş dakika sürmedi.

Biz başka gündemlerle meşgul olsak da dünyanın çoğunluğunun gündemini iki haftadır meşgul eden Kış Olimpiyatları’nın sonuna gelmiş olduk. Bunun üstüne de diziler teker teker dönmeye başladı ve nihayet bunlara The Vampire Diaries de dahil oldu ve sezonun 14. bölümünü de geride bırakmış olduk. İyi de oldu geri döndüğü zaten.

Öncelikle: Muhtemelen bu haberden dizi tatildeyken haberdar olmuşsunuzdur ama yine de bahsedeyim: The Vampire Diaries 13 Şubat’ta altıncı sezon onayını kanaldan aldı. Reytingleri iyi olduğu için pek sürpriz olmadı aslında. Kanal peşi sıra uzantı dizi The Originals, Supernatural ve Reign’e de onay verdi. Ayrıca dizinin 22 bölümlük sezonunun bitiş tarihini de 15 Mayıs olarak açıkladı.

Bu da demektir ki kalan sekiz bölümden önce takvime göre iki haftalık daha ara var. Hatta açıklanan tarihlere göre bunların ilki de 13 Mart olacak, zira o Perşembe yeni bölüm yok.

Öncelikle 2: Geçtiğimiz günlerde -giriş resminde suratını da gördüğümüz- Paul Wesley’nin dizinin bu sezonki 18. bölümünün ‘yönetmenliğini’ yapacağı açıklandı. Her uzun soluklu popüler dizide bunu yapan bir-iki ana karakter oyuncusu oluyor mutlaka, bunda da kendisi oldu. Bakalım nasıl bir bölüm ortaya çıkacak? Ayrıca bu kendisinin ilk deneyimi olacak.

Kadro Haberi: The Vampire Diaries’de orijinal vampir olarak izlediğimiz ama bir sezon kadar önce mefta olan Kol’u canlandıran Nathaniel Buzolic, The CW’nun hazırlamaya başladığı Supernatural uzantısı Supernatural: Tribes’ın kadrosuna giriverdi. Henüz öldürülmeyi beceremeyen Dr. Weston da kanalın Arrow uzantısı olarak hazırladığı Flash’a girmişti.

Tavsiye: Dizinin en başında çalan parça Imagine Dragons’ın Radioactive’iydi. Eğer hiç dinlemediyseniz tavsiye ederim. Güzeldir.

Giriş kısmını bu seferlik de atlattığımıza göre gelelim bölüme:


Fazla kan içip kafayı mı buldu, ne diyor bu?

Dr. Wes’in katkılarıyla Augustine vampirine dönüşen ve sadece vampirlerden beslenen Damon’ı herkesten uzakta, yanında ‘son’ arkadaşı Enzo ile durumu idare etmeye çalışırken, Elena görünümlü Katherine’i de Stefan’la birlikte Damon’ı bir şekilde bulup geri getirmek isterken bırakmıştık. Bu bölüm de daha beşinci dakika dolmadan Stefan’ın Caroline katkılarıyla Damon’ın bir Augustine olduğunu anlamasıyla konuya giriş yaptık. Sonrasında ikiye bölündüler:

Katherine’in aslında Elena olduğunu bilen ve bu nedenle Nadia’nın elinde olan Matt’i arayan Caroline ve Tyler ile Damon’ı aramaya çıkan Stefan ve Elena. İkisi de birbirinden acayip anlayacağınız. Zaten Caroline’ın bu durumu Tyler ile arasındaki durumu ‘arkadaş kalma’ olarak güncelleme isteğine ne desem bilemedim. Hangi kafayla biri bunu düşünür bilmiyorum ki ben. Sonucunu da gördük zaten.

Kaybolanlarımıza gelirsek, onlarda durumun pek değiştiğini söylenemedi. Katherine’in istemesine rağmen Matt’i öldürmeye –neyse ki- kıyamayan Nadia, durumu kontrol altına alma çabasını devam ettirdi. Bu arada Matt’ten hafiften hafiften hoşlanıyor olduğu gerçeği bu bölümde geçirdikleri zaman ve dertleşmeler sayesinde tavan yaptı ve sonrasını biliyorsunuz.

Katherine istediğine çok yaklaştı ama kader işte…


Bu bölümün öpüşme katsayısı yüksekti.

Damon ise hala ölemeyen Wes’ten yine kurtulamadı ve bu sefer adam, gezgincilerin yardımıyla Enzo ile onu bulundukları eve tıktı. Vampir kanı almadan sekiz saat kadar dayanabilen Damon ve Enzo da köşeye sıkışmış oldular. Enzo’nun deyimiyle Damon’ın gururu yüzünden uzun bir süre de kimseyi aramadılar. Aradıklarında Katherine az yukarıda gördüğümüz Stefan’ı ‘yola getirme’ planı nedeniyle geçici süre amaçlarını askıya aldıklarından dolayı Damon’ın açlığını tavan yaptırmış oldu.

Ama tabii ki ne oldu? En sonunda patladı. Son iki-üç bölümdür ha çıktı ha çıkacak denen şey Matt’in Nadya konusunda yarım da olsa uyanıklık yapması, Katherine’in de Elenavari davranmaya çalışsa da onun asla yapmayacağı bir şeyi –Damon’ı Stefan’a öldürtmeye çalışmak- yapmasıyla gerçek ortaya çıkmış oldu. Bu son kısımda Damon’ın katkılarını atlamak olmaz tabii ki.

Bu bölümde olanlar ve sonrasının kendimce bir senaryosunu geçen bölümün yazısında yazmıştım zaten. Stefan kendini son dakikada tuttu, Katherine de açığa çıktı. Bundan sonrası için Katherine’i Elena’nın içinden çıkaracak bir yol bulmak zorundalar. Bunu da Katherine’e çaktırmamak gerek. Ayrıca Damon’ı da kontrol etmeleri lazım. Yapacak çok iş var yani.

Katherine’i tanıdığından emin misin peki? Sanırım Matt Donovan ikisini de tanıyor.

Bölümle ilgili bahsedeyim dediğim son noktaya gelirsek, o da Caroline-Tyler noktası elbet. Caroline’ın arkadaş kalma olayı elbette pek işe yaramadı. Eski sevgililerin arkadaş olması olayından bahsetmiyorum aslında, öyle bakarsak Matt ile Caroline da hala arkadaşlar. Elena ile Matt de. Ama Tyler’ın deyimiyle Caroline’ın Klaus ile yatması işleri dönülmez bir noktaya getirdi, ki mümkünse dönmesinler de. Stefan-Elena ikilisini de Caroline-Tyler ikilisini de istemiyorum. Arkadaşlıklarının bozulmasını istemediğim Caroline-Stefan veya –fanlar aşkına- Damon-Elena ikilisini tercih ederim.

Dönülmez nokta derken şunu belirteyim:

Bunlar Katherine’i Elena’nın içinden çkaracaklar da sonra ne olacak? Başka kişiye mi? Yoksa hepten mi ölecek? Ölmesin. Bunu da başka yere bağlayayım: Tyler ile kavga ederken kurt ısırığı alan Nadia ölecek mi? Normalde böyle şeyleri bir tek Klaus düzeltiyor ama onu tekrardan göreceğimizi hiç sanmıyorum. Acaba melez olan Tyler bu işe yarar mı? Gerçi yarıyorsa da ona yaptığını kim düzelttirecek? Sorular üstüne sorular yani… Bu durumda söylenecek bir sonraki şey “Haftaya görüşmek üzere,” olmalı sanırım…

Temelde haklısın. Ama o konuda Klaus’un üstüne giden sendin, kabul etmek gerek.
 
 
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR