Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Eski hareketli günlere geri dönüyoruz
Sezon: 3 Bölüm: 74

Eski hayatına kaldığı yerden devam eden Poyraz ve Ayşegül varsa, gerisi teferruattır.

Özlediğimiz Poyraz- Ayşegül aşkıyla, Poyraz’ın evinin artık yeni eşyalarla dolması ve tam bir aile yuvası olmasıyla, Poyraz’ın sadece Ayşegül’e aşkı değil de ülkeyi de bir başka aşkla sevmesiyle, Çınar'ın aşık olduğum kadın dediği Ayşegül'ü öldürme planı yapmasıyla, Sadreddin’in çoktan baba olduğunu anlamasıyla ve İsa'nın gerçek babasından daha çok baba olan Taşkafa’ya saldırmasıyla dolu dolu bir bölüm izledik.

Geçen bölümün kaldığı yer çok özeldi. Ayşegül'le Poyraz’ın küllerinden yeniden doğuşunu gördük. Bu bölümde aile olma yolunda ilk adımı attılar. Çift kişilik yatak, genişçe bir masa, misafir ağırlamalar. Ayşegül artık duruma el attı ve başardı da. Onları böyle evlerinde mutlu, huzurlu akşam yemeği yeyip, huzurla uyurken görmek bende ters etki yaptı diyebilirim. Paranoyak oldum. Şimdi bir şey olacak, şimdi o yataktan apar topar kalkacaklar diye evrene inanılmaz mesajlar gönderdim. Siz de hak verin bana. 74 bölümdür onların güzel bir akşam yemeğinden sonra rahatça uyuduklarını gördük mü hiç? Tabii ki görmedik.

Çınar Ayşegül'le Poyraz’ı daha doğrusu Hikmet’i pencere önünde öpüş kokuş görünce haliyle çıldırdı. Çınar'ı hep sakin kalan bir adam olarak tanıdık. Babasının, abisinin ölümünde bile öyle dizlerine vura vura ağlamadı. Ama şimdi işin ucunda çok aşık olduğu Ayşegül olunca bir de üstüne onu müştemilattaki şoför parçası Hikmet'le öpüş kokuş görünce içinden çıkan bambaşka bir Çınar'la tanıştık. Öyle ki içindeki nefretin Ayşegül'ün ölümüyle son bulacağını düşünüyor. Tebrik ediyorum seni Çınar, bir kez daha Nevra’nın oğlu olduğunu kanıtladın bizlere. Neden böyle yargısız infaz yaparsınız acaba? Al Ayşegül'ü karşına, ben seni Hikmet'le gördüm de, bangır bangır konuş yüzüne. Öldürmekle iş çözülecek mi? Gerçi sizin Ayşegül'le ilişkinizin kördüğümü hiçbir zaman çözülemeyecek. Ayşegül'ü öldürmesi için tuttuğu adamın planı da ne kadar işe yaramayacağını bilsem de, bir heyecan yaratmadı değil. O bomba patlasaydı kaçacak delik aradınız artık. Ama sonradan verdiğin kararla Ayşegül'le Poyraz’a öyle bir iyilik yaptın ki. Ayşegül'le Hikmet’i aynı anda öldür demek onlara düğün hediyesi vermek gibi bir şey. Sana öbür dünyadan teşekkürlerini ileteceklerinden kuşkum yok.

Eda cephesinde ise durumlar gittikçe karışık hal almaya başladı. Biz kadınlar hep yenik düşüyoruz aşka. Ama Eda son anda profesyonelce davranıp dizginleri eline aldı. Bu işin sonunda ise Kerem ardında derin düşünceler bırakarak “o ölmedi hayatta” diyerek aramızdan ayrıldı. Şimdi düşünüp duruyoruz kim hayatta? Kim ölmedi? Eda yine bir araştırma işine girecek yine kafası rahat uykular uyuyamayacak. Bakalım o ölmeyen kişi hayatımıza nasıl ve ne zaman girecek?

 

Şimdi ergenus İsa'dan bahsetmek istiyorum. Çocukluğu o kadar güzel, o kadar sakin geçen bir çocuk nasıl bu kadar delirdi? Elbette insanın kendi kanından olan babasının, baba yerine koyduğu insan tarafından öldürülmesi büyük bir sorunsal. Ama durum anlatılıyor. Eğer baban ölmeseydi annen ölecekti ve sen sokaklarda yaşayan bir çocuk olacaktın deniliyor. Şimdiki hayatınla geçmiş hayatının kıyaslaması yaptırılıyor, Taşkafa’nın babasını isteyerek öldürmediği üstüne basa basa anlatılıyor. Duruma karşı anlıyorum evet doğru söylüyorsunuz diyor ama icraatı farklı uyguluyor. Sen 15 yaşındasın ve ne hakla annene ‘’ya o adam, ya ben’’ dersin? Sana bu hakkı kim verdi? O kadını nasıl üzebilirsin? Doyasıya anne sevgisiyle büyümüş bir çocuk bu kadar nankör olabilir mi? Nitekim yaptığı hareketlere daha fazla dayanamayan Taşkafa tokat atarak İsa'yı susturdu. Ben aslında Ümran Hanım vuracak diye bekliyordum. Sonra da İsa yeniden ergenliğinin gücüne sığınarak Taşkafa’yı bıçakladı. Umarım Taşkafa iyileşir ve İsa da biraz olsun yaptığından pişman olur.

Orhan Solmaz. Zülfo ne şanslı adammışsın. O kadının elinden ölmeyerek kurtulan tek kişisin. Ve Orhan Solmaz’ı bu kadar düşünüp sonunda bulup, o kadın karşına çıkınca ‘’Tanıyorum abla,’’ diyeceksin. Buna yürekten inanmak istiyorum. Bu durumun üstüne bu kadar düşüp öteki tarafa gidersen beni büyük bir hayal kırıklığına uğratırsın benden söylemesi.

 

Bu hafta da olaylar böyleydi sayın Karayelci. Artık Hikmet kimliğine yavaş yavaş veda eden bir Poyraz gün yüzüne çıkıyor. Çınar'ın, Ayşegül’ün öpüştüğü insanın şoför parçası Hikmet değil de hayatının aşkı Poyraz olduğu gerçeğini öğrendiğindeki surat ifadesini çok ama çok merak ediyorum. Umman ailesi yeniden silahlanmaya başlayacak gibi bir ipucu da verilmedi değil. Biraz yer altı dünyası hareketlensin. Sahalarda Bahri Baba’yı görmek istiyorum artık. Peşlerinden koşan Poyraz’ı, buna sinirlenip Poyraz’a işkenceler eden Ayşegül'ü.. Kısaca eski hareketli günlerimizi geri versinler bize. Ama akşam olunca herkes sevdiğinin yanında huzuru koklasın. Ayrılıklar bizden uzak olsun.

Herkese mutlu yıllar diliyorum, haftaya görüşmek üzere.

YORUMLAR




BUNLAR DA VAR