Modern serinin sekizinci sezonu nihayet 23 Ağustos günü başladı. En son senenin başında Matt Smith’in canlandırdığı 11. Doctor ile ekrana gelen dizi, uzun bir aradan sonra sevenlerinin karşısına çıktı. Eminim ki dizinin birçok hayranı dizinin bu sezonuyla ilgili olarak büyük beklenti içerisindeydi. Ve bu ilk bölüm bir nebze olsun gönülleri rahatlatmıştır.
Şimdi böylesine alakasız bir girişten sonra sezonun ilk bölümüne dair iki kelam etmenin vaktidir. Açıkçası Peter Capaldi yeni Doctor olarak göreve talip olduktan sonra büyük beklentiler içerisindeydim. Bu durum hala da geçerli benim için. Zira her anlamda kendisini kanıtlamış, Doctor Who’ya olan hayranlığı herkes tarafından bilinen birisi. Doctor Who Dünya Turu ile de Capaldi daha hiç oynamadan iyi bir şekilde pazarlandı. Bu da aslında dizinin seyircisi açısından önemliydi.
Genç bir kitleye hitap ettiği aşikâr olan Doctor Who için Capaldi biraz yaşlı kalıyordu. Fakat bölüm, bu anlamda bu genç izleyiciye de bölümün son 10 dakikasında mesajını verdi. “Benim için ona yardım et.”
İlahi Madam, sen adamı öldürürsün.
Sondan başlamış gibi oldum ama öyle. 12. Doctor’un saatindeyiz ve bu durum bir süre böyle devam edecek. Bölüm, geçmiş “değişim” sonrası bölümlerine nazaran fazla hareketsizdi. Hikâyemiz devasa bir dinozorun 19. Yüzyıl İngiltere’sinde belirmesiyle başlıyor. Herkes şaşkınlık içerisinde onu izlerken Madam Vastra ve Jenny çıkageliyor. Biraz sonra da dinozorun bu yüzyıla nasıl geldiğini öğreniyoruz.
Buradan sonra da yeni Doctor’umuzla tanışma faslı başlıyor elbette. Doctor’un TARDIS’ten ilk çıkış anı ve aklının karışıklığı geçmiş “değişim”lerde de karşımıza çıkan bir durumdu. Bu sefer fazla mı abartılmıştı bu durum, açıkçası bilemiyorum. Çünkü yepyeni bir “değişim” döngüsüne giren bir Doctor var karşımızda. Bunun yanı sıra yüzyıllar süren, ağır bir savaştan yeni çıktığını da unutmamak gerek. Haliyle çok da yadırgadığım bir durum yok. Giriş bölümü –geçmişte de olduğu gibi- yere yığılan, gerçek anlamıyla çamura düşen Doctor anıyla kapanıyor. Ardından yepyeni intro ile Doctor Who sahne alıyor.
Sondan başlamış gibi oldum ama öyle. 12. Doctor’un saatindeyiz ve bu durum bir süre böyle devam edecek. Bölüm, geçmiş “değişim” sonrası bölümlerine nazaran fazla hareketsizdi. Hikâyemiz devasa bir dinozorun 19. Yüzyıl İngiltere’sinde belirmesiyle başlıyor. Herkes şaşkınlık içerisinde onu izlerken Madam Vastra ve Jenny çıkageliyor. Biraz sonra da dinozorun bu yüzyıla nasıl geldiğini öğreniyoruz.
Buradan sonra da yeni Doctor’umuzla tanışma faslı başlıyor elbette. Doctor’un TARDIS’ten ilk çıkış anı ve aklının karışıklığı geçmiş “değişim”lerde de karşımıza çıkan bir durumdu. Bu sefer fazla mı abartılmıştı bu durum, açıkçası bilemiyorum. Çünkü yepyeni bir “değişim” döngüsüne giren bir Doctor var karşımızda. Bunun yanı sıra yüzyıllar süren, ağır bir savaştan yeni çıktığını da unutmamak gerek. Haliyle çok da yadırgadığım bir durum yok. Giriş bölümü –geçmişte de olduğu gibi- yere yığılan, gerçek anlamıyla çamura düşen Doctor anıyla kapanıyor. Ardından yepyeni intro ile Doctor Who sahne alıyor.
Nurtopu gibi bir girişimiz oldu.
Doctor’u pijamalarla gördüğümüz bölüm ise açıkça 10. Doctor bölümüne atıf. Bölümde bunun dışında da birçok gönderme olduğunu söylemeliyim. Yine bölümün ilerleyen sahnelerinde kılık değiştirmiş Doctor’un aniden Clara’nın elini tutuşunun da dokuzuncu Doctor ile Rose’un tanışmasına (yani modern serinin ilk bölümü olan “Rose”a) atıf olduğunu düşünüyorum. (Şuradan görebilirsiniz) Bundan sonrasını fark etmeyen ya da henüz izlememiş olan izleyiciye bırakayım. Zira bu tarz şeylerin, yani kendi kişisel tarihine atıf yapılmasının Doctor Who evreninde büyük önemi ve değeri var. Bir kere izleyicinin geçmişle kurduğu bağı her türlü ayakta tutmasını sağlıyor. Hele de böylesine yeni dönemlerde ve başlangıçlarda.
Nihayet Doctor ayağa kalmıştır. Hala kafasının karışık ve dengesiz bir halde olduğunu da sezeriz. Fakat kendisiyle birlikte 19. y.y.’a getirdiği dinozoru kurtarma derdindedir. Bir hışımla Doctor’a yakışır bir şekilde pencereden atlar ve onu kurtarmak için hızla bir atın üzerinde yol alır. Fakat o gidene kadar iş işten geçmiştir. Dinozor bir anda canlı canlı yanmıştır, şehrin ortasında. Elbette bildiğimiz Doctor bu esrarı çözmek için elinden geleni yapacaktır. Dinozorun ölümünün ardından Thames Nehri’ne atlayıp, bu vakanın peşine düşer.
Değişimden yeni çıkmış Doctor’un nerede olduğunu kimse bilmiyordur. Clara, Strax, Madam Vastra ve Jenny onu bulmanın peşindedirler. Fakat günün gazetesinde gizli bir mesaj Clara’nın dikkatini çeker ve onu doğrudan Doctor’a götürür. Fakat öğreniriz ki bu gizli mesajı veren ne Clara’dır ne de Doctor’dur. Buluştukları restaurantta ise bambaşka bir tehlike onları beklemektedir. Bu tehlike dinozorun ölümüne de sebep olan tehlikedir. Doctor ve Clara burada, Vaadedilmiş Topraklar’ı arayan insan kılığına girmiş ve varlıklarını bu şekilde devam ettiren Droidler ile karşılaşırlar. Fakat onların bu buluşmasını –yani gazetedeki ilanı veren- ayarlayanlar Droidler değillerdir. Doctor bir şekilde bu hikâyeyi de tamamlar ve mutlu son gelir.
Doctor’u pijamalarla gördüğümüz bölüm ise açıkça 10. Doctor bölümüne atıf. Bölümde bunun dışında da birçok gönderme olduğunu söylemeliyim. Yine bölümün ilerleyen sahnelerinde kılık değiştirmiş Doctor’un aniden Clara’nın elini tutuşunun da dokuzuncu Doctor ile Rose’un tanışmasına (yani modern serinin ilk bölümü olan “Rose”a) atıf olduğunu düşünüyorum. (Şuradan görebilirsiniz) Bundan sonrasını fark etmeyen ya da henüz izlememiş olan izleyiciye bırakayım. Zira bu tarz şeylerin, yani kendi kişisel tarihine atıf yapılmasının Doctor Who evreninde büyük önemi ve değeri var. Bir kere izleyicinin geçmişle kurduğu bağı her türlü ayakta tutmasını sağlıyor. Hele de böylesine yeni dönemlerde ve başlangıçlarda.
Nihayet Doctor ayağa kalmıştır. Hala kafasının karışık ve dengesiz bir halde olduğunu da sezeriz. Fakat kendisiyle birlikte 19. y.y.’a getirdiği dinozoru kurtarma derdindedir. Bir hışımla Doctor’a yakışır bir şekilde pencereden atlar ve onu kurtarmak için hızla bir atın üzerinde yol alır. Fakat o gidene kadar iş işten geçmiştir. Dinozor bir anda canlı canlı yanmıştır, şehrin ortasında. Elbette bildiğimiz Doctor bu esrarı çözmek için elinden geleni yapacaktır. Dinozorun ölümünün ardından Thames Nehri’ne atlayıp, bu vakanın peşine düşer.
Değişimden yeni çıkmış Doctor’un nerede olduğunu kimse bilmiyordur. Clara, Strax, Madam Vastra ve Jenny onu bulmanın peşindedirler. Fakat günün gazetesinde gizli bir mesaj Clara’nın dikkatini çeker ve onu doğrudan Doctor’a götürür. Fakat öğreniriz ki bu gizli mesajı veren ne Clara’dır ne de Doctor’dur. Buluştukları restaurantta ise bambaşka bir tehlike onları beklemektedir. Bu tehlike dinozorun ölümüne de sebep olan tehlikedir. Doctor ve Clara burada, Vaadedilmiş Topraklar’ı arayan insan kılığına girmiş ve varlıklarını bu şekilde devam ettiren Droidler ile karşılaşırlar. Fakat onların bu buluşmasını –yani gazetedeki ilanı veren- ayarlayanlar Droidler değillerdir. Doctor bir şekilde bu hikâyeyi de tamamlar ve mutlu son gelir.
“Mendilleri hazırlayıp, tekrar tekrar izlenesi bir sahne.”
Bölüm genel olarak hikâyeden çok Clara’nın Doctor’a olan yabancılığı üzerinden ilerliyor. Onu bir türlü yeni haliyle kabullenemeyen Clara’ya herhalde çoğu Whovian sinir olmuştur. Rose’da bile bu kadar aşırı bir şey olmamıştı ki, Clara Doctor’un bütün yüzlerini görmüş biri olarak böylesine bir tepki vermemeliydi. Ben bunun daha çok Clara nezdinde, Capaldi’ye karşı olan kitleyi kazanmak için planlanmış bir şey olarak düşünüyorum. Zira şöyle diyor 12. Doctor; “Clara, ben senin erkek arkadaşın değilim” 11. ile çizdiği profilden sonra böylesine bir sözü duymak aslında rahatlatıcıydı. Bölümün son 10 dakikası ise tamamen bütün bu Clara tepkilerine bir cevap niteliği taşıyordu. 11. Doctor bir nevi geçmişten mesaj bıraktı bize. Başta da söylediğim gibi “ona yardım et” bu 11. Doctor’un Capaldi dönemine de bir şekilde sızma şekli olduğu gibi, ona alışacak olanlar için de güven duyulması gerektiğine dair bir mesajdı.
10. Doctor benim favorim olmasına rağmen 11’in de ayrı bir yeri olduğunu söylemek isterim. Bölümün finalinde hala onu görebilmek, hem de Trenzalore’dan daha yeni çıkmış –yani onu en son gördüğümüz haliyle- olarak görmek insanın içini parçalamıyor değil. 11’inde onayını aldığımıza göre artık Capaldi’yi fazlasıyla sevebiliriz diye düşünüyorum. İnternet ortamlarında da Capaldi döneminin her anlamda en iyisi olacağı konuşuluyor. Elbette bunun cevabını izledikten sonra vereceğiz.
Bölüm genel olarak hikâyeden çok Clara’nın Doctor’a olan yabancılığı üzerinden ilerliyor. Onu bir türlü yeni haliyle kabullenemeyen Clara’ya herhalde çoğu Whovian sinir olmuştur. Rose’da bile bu kadar aşırı bir şey olmamıştı ki, Clara Doctor’un bütün yüzlerini görmüş biri olarak böylesine bir tepki vermemeliydi. Ben bunun daha çok Clara nezdinde, Capaldi’ye karşı olan kitleyi kazanmak için planlanmış bir şey olarak düşünüyorum. Zira şöyle diyor 12. Doctor; “Clara, ben senin erkek arkadaşın değilim” 11. ile çizdiği profilden sonra böylesine bir sözü duymak aslında rahatlatıcıydı. Bölümün son 10 dakikası ise tamamen bütün bu Clara tepkilerine bir cevap niteliği taşıyordu. 11. Doctor bir nevi geçmişten mesaj bıraktı bize. Başta da söylediğim gibi “ona yardım et” bu 11. Doctor’un Capaldi dönemine de bir şekilde sızma şekli olduğu gibi, ona alışacak olanlar için de güven duyulması gerektiğine dair bir mesajdı.
10. Doctor benim favorim olmasına rağmen 11’in de ayrı bir yeri olduğunu söylemek isterim. Bölümün finalinde hala onu görebilmek, hem de Trenzalore’dan daha yeni çıkmış –yani onu en son gördüğümüz haliyle- olarak görmek insanın içini parçalamıyor değil. 11’inde onayını aldığımıza göre artık Capaldi’yi fazlasıyla sevebiliriz diye düşünüyorum. İnternet ortamlarında da Capaldi döneminin her anlamda en iyisi olacağı konuşuluyor. Elbette bunun cevabını izledikten sonra vereceğiz.
Evet! Bakalım bu soru bizi nereye götürecek!
Son olarak bölüm Clara’nın Doctor’a olan bağlılığını ve sevgisini de görmemiz açısından iyiydi. Dediğim gibi bir başlangıç bölümü için fazla sönük olsa da geleceğe atılan temellerin başlangıcı olduğunu düşünüyorum bu bölümün. Ayrıca Clara ve Doctor’u bir araya getiren “dükkândaki kadın” gizemi de tekrar ortaya serildi. Zira River Song ve Bad Wolf gibi teoriler mevcutken bambaşka bir şey olabileceği ihtimali ortaya çıktı. Bölümün son sahnesinde Doctor tarafından yok edilen Droid’i, yanında Doctor’un kız arkadaşı ve kendisinin Vaadedilmiş Topraklar’da olduğunu söyleyen bir kadınla gördük. Şimdilik kim olduğuna dair bir çıkarım yapmak doğru olmayacaksa da acaba “dükkândaki kadın mı?” sorusunu da sorabiliriz. Fakat belli ki bu sezon bambaşka bir hikâyenin peşinde olacağız.
Son olarak bölüm Clara’nın Doctor’a olan bağlılığını ve sevgisini de görmemiz açısından iyiydi. Dediğim gibi bir başlangıç bölümü için fazla sönük olsa da geleceğe atılan temellerin başlangıcı olduğunu düşünüyorum bu bölümün. Ayrıca Clara ve Doctor’u bir araya getiren “dükkândaki kadın” gizemi de tekrar ortaya serildi. Zira River Song ve Bad Wolf gibi teoriler mevcutken bambaşka bir şey olabileceği ihtimali ortaya çıktı. Bölümün son sahnesinde Doctor tarafından yok edilen Droid’i, yanında Doctor’un kız arkadaşı ve kendisinin Vaadedilmiş Topraklar’da olduğunu söyleyen bir kadınla gördük. Şimdilik kim olduğuna dair bir çıkarım yapmak doğru olmayacaksa da acaba “dükkândaki kadın mı?” sorusunu da sorabiliriz. Fakat belli ki bu sezon bambaşka bir hikâyenin peşinde olacağız.