Steven Moffat’ın bir yerlerden bize kıs kıs güldüğüne eminim!

Açıkçası yazının sonunda söylemem gereken şeyi şimdi söylemek istiyorum. Steven Moffat’ın yazdığı bu bölüm herkesi ters köşeye yatırdı. Bir nevi Moffat vurdu ve gol oldu. Zira Missy’nin kim olduğuna dair birçok teori aylardır konuşuluyordu fakat Moffat bu durumu çok iyi bir şekilde yönetti. Ne zaman, ne yapacağı bilinmez birisi olduğunu ve hatta iyi bir “yalancı” olduğunu göstermiş oldu.

Öğrendik ve rahatladık bence!

Bütün sezon boyunca Missy’nin kim olabileceğine dair fikirler yürütüldü ve ilginç bir şekilde bu teoriler tuttu da. Beklemiyordum. Daha farklı bir şey beklememe rağmen bu bölümde Missy’nin kim olduğunun ortaya çıkması beni yine de şaşırttı. Spoiler özelliği olmadığından yazalım gitsin! Missy is The Master :)

Meğerse rüyaymış…

Açıkçası sezonun en dramatik bölümüydü. Elbette Missy’nin kim olduğu sorusu kadar bölümün başında Danny’nin ani ölümü de garip oldu. Birçok ölüme tanıklık etmiş olan Clara ise bunu kaldıramadı ve bir nevi kafayı sıyırdı. “Tarih yeniden yazılabilir,” diye Doctor’dan sıkça duyduk ve bunu bilen Clara, Danny’yi tekrar geri getirmek için Doctor’a bir oyun oynamaya çalıştı. Tardis’in bütün anahtarlarını toplayıp, Doctor’u bayıltır. Tek istediği şey ise bir yanardağ görmektir. Zira öğrendik ki, Tardis’in anahtarları –Yüzüklerin Efendisi mübarek- bir yanardağın içinde yok olabiliyormuş. Bunu bilen Clara ya Tardis ya Danny dese de Doctor bir türlü imana gelmedi ve bütün anahtarlar yandı, bitti, kül oldu!

Doctor’dan öğreneceğimiz çok şey var…

Açıkçası bu sahneyi fragmanlarda gördüğüm andan itibaren bir rüya olabileceğini düşünüyordum. Ama ben daha çok acaba Missy’nin rüyası mı diye düşünmüştüm. Öyle olmadı. Clara, Doctor’u bayıltmayı düşünüp hareket ettiği sırada aslında Doctor bunun farkındaydı ve eline aldığı şey Clara’ya bir rüya hali yaşattı. Doctor ise bu oyunu Clara’nın nereye kadar gidebileceğini görebilmek adına sonuna kadar oynadı. Meseleyi öğrendiğinde de Danny’yi kurtarmak için elinden geleni yapacağını söyleyerek Clara ile yola koyuldular. Clara açık ve net bir şekilde Doctor’a ihanet etti. En azından etmeye çalıştı fakat Doctor için Clara’nın anlamı büyüktü ve onun dostluğuna sandığından daha fazla değer verdiğini gözümüze soka soka gösterdi.

Sezon başından beri ölenlerin gittiği Vaadedilmiş Topraklar meselesi de nihayet aralanmış oldu. Hep minik minik parçalar halinde gördüğümüz bu mesele Danny’nin ölümüyle birlikte içine girdiğimiz bir konu oldu. Elbette işin içinde Doctor’un olması da cabası.

Bu da efsaneler arasına yazılsın lütfen!

Vaadedilmiş Topraklar olarak anılan bu yer zaten Missy ile alakalıydı. Onun Master olduğunu öğrendiğimize göre işler daha da anlam kazandı ki bunlar genel olarak bölümün sonunda gerçekleşti. Biz bölüm boyunca gerçek anlamda insanların ölüp dirildiği bir yerdeymişiz gibiydik. Zira sezon boyunca bunun zeminini hazırladılar. Fakat bir Time Lord/Lady olan Missy bu teknolojiye sahip olduğu için ufacık bir yeri –aynı Tardis’in içi gibi- kocaman bir dünya haline getirebilmiş. Burası onun insan mezarlığı. Onun da dediği gibi “ölülerimiz, yaşayanlarımızdan daha çok” ve bu durum Missy’nin kendisi için ölen insanlardan bir Cybermen ordusu yaratmasını sağlamış.

Bazen ölümü anlamak zordur işte!

Bölüm haftaya kaldığı yerden devam edecek. Uzun bir bölüm olacağını biliyoruz. Kısaca, Missy’nin Master olduğunu öğrendik. Geçen bölüm sonunda verilen fragmanda gördüklerimizin bir kısmının yalan olduğunu ve hikâyeyi zedelemediğini biliyoruz. Bunun yanı sıra Clara ve Missy arasındaki bağın ne olduğuna dair bir ipucu yok elimizde. Ayrıca Danny’nin akıbetini de tam olarak çözemedik. Yaşıyor mu? Geri gelebilecek mi? Nasıl olacak? gibi sorular havada dönüp duruyorlar. Artık sezon finalini bekliyoruz. Kötü karakterimiz de geri döndüğüne göre gelecek sezon daha sağlam şeyler olacaktır. Bekleyip göreceğiz…