Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Daha yeni başlıyoruz
Sezon: 2 Bölüm: 12
Ağır ol Roy, daha yeni başlıyoruz!
 
Aksiyonu bir an düşmeyen, her adımda bizi ziyadesiyle şaşırtan bir Arrow bölümünü daha geride bıraktık. Dopdolu bir bölümdü, birçok karakter ile ilgili birçok şaşırtıcı bilgi öğrendik. Bölüme bir hapishanenin gergin ortamında başladık, daha sonrasında bir hücrede bizi daha çok gerecek bir sahne ile devam ettik. Derisinin altından bıçakları çıkaran abimize çok ilgili bakamadığım için sahnenin ayrıntılarını da hafızamda en gerilere itelemek istiyorum. Benim zihnimde gerilere itelemek istediğim “fedakâr” abimiz sayesinde Turner’ın hapishaneden kaçışına şahit olduk. Tabii ki eli kolu boş durmayacak ve Oliver’ın başına bir dert daha açacaktı.

Bu bölüm Arrow’un Roy’a gücünü kontrol etmeyi öğretmesine, daha doğrusu öğretmeye çalışmasına şahit olduk. Oliver, Roy’dan ne olursa olsun vazgeçmemeye kararlıydı. Slade ile yaşadığı deneyim ve onun zihnini tamamen Mirakuru’ya teslim etmesi Oliver’ı yeterince yaralamıştı ve Oliver aynı şeyleri tekrar yaşamamak konusunda son derece kararlıydı. Shado’nun kendisine öğrettiği yöntemler ile Roy’a güç ve zihin kontrolünü aşılamaya çalıştı fakat Roy o kadar kontrolsüz ve her şeye karşı o kadar öfkeliydi ki Oliver’ın sözleri sadece havada kalıyordu. Geçtiğimiz sezon finalinde şehirde büyük bir deprem yaratarak yüzlerce insanın hayatını kaybetmesine sebep olan o meşhur makinemiz bu bölüm tekrar sahneye çıktı. Satışından büyük bir para koparacak ve en önemlisi hayatını kurtaracak bir bey Turner’ı hapishaneden kaçırmak suretiyle bu makineyi ele geçirmeyi amaçladı. Nitekim Roy’un kontrolsüz gücü nedeniyle başarılı da oldular. Fakat sadece o kadar. Oliver hem şehri kurtarmak hem de Roy’u içindeki kontrolsüz öfkenin fırtınasına kaptırmamak için her şeyi göze almıştı. Sara’nın “Aşk en güçlü duygudur” sözlerini hatırladı ve Thea’yı kullanarak Roy’u sakinleştirdi. Tabii ki bunu Arrow olarak yapamazdı, Oliver artık Arrow kostümüyle Oliver olarak Roy’un karşısındaydı.

Team Arrow!
 
Roy’un adım adım “Red Arrow”a doğru ilerleyişi beni fazlasıyla heyecanlandırıyor. Arrow ve Roy arasında geçen anlaşmazlık ve gerginlikten dolayı Red Arrow’un, Team Arrow karşısında yer alma ihtimali beni fazlasıyla korkutuyordu. Ama bu bölüm gördüğümüz üzere Roy, Team Arrow’un değerli üyelerinden bir tanesi oldu ve bizlerin içindeki korku da böylelikle buhar olup uçtu. Roy’un öfkesi, Diggle’ın sakin havası, Felicity’nin eğlenceli karakteri ve Oliver’ın liderliğiyle tadından yenmeyecek bir ekip olacakları aşikâr! Diggle demişken, son zamanlarda fazlaca geri kaldı. Umarım en kısa zamanda kendisini tekrar sahalarda görürüz, çünkü ziyadesiyle özledim.

Aşk en güçlü duygudur, onu en tehlikeli yapan da budur.
 
Bölümde Slade’in intikamıyla ilgili de önemli bir bilgi çıtlattılar bizlere. Mirakuru’nun da etkisiyle hisleri ve de öfkesi güçlenen, daha da hiddetlenen Slade’in Oliver’dan intikam alma sebebi Shado’dan başkası değilmiş. Oliver’ın ağzından duyması gereken mevzuyu bir başkasından, başka bir şekilde öğrenmesi sebebiyle Oliver’ı tamamen karşısına almış. Ben hala bu işe Ivo’nun bulaştığını düşünüyorum. Slade’i kandırmak ve kendi tarafına çekmek için bundan daha iyi bir yol bulamayacağı düşüncesi de hala aklımın köşelerinde kol gezmekte. Gerçi yalan değil, Slade’in sebebinin salt aşk olmadığını düşünmekteydim ama Sara’nın da dediği gibi; aşkı tehlikeli yapan şey duygunun fazlasıyla güçlü olması değil midir zaten?

Bu kadının içinde yatan iflah olmaz şeytanı gören tek kişi olmam mümkün değil.
 
Moira Queen yeniden sahalara geri dönüyor, hem de Walter’ın destekleriyle… Sebastian Blood’a karşı Moira Queen’i aday göstermenin çok sağlıklı bir fikir olduğunu düşünmesem de Walter’ın elbet bu konularla ilgili ince ince hesapları mevcuttur. Benim değinmek istediğim şey Moira Queen’in içinde aslında nasıl bir şeytanın yattığı… Geçtiğimiz sezon finali ve hapishanedeki masum görüntüsü tamamen yanıltmacaymış, ben zaten öyle olduğunu düşünmekteydim fakat bunun somut olarak ortaya serilmesi de beni keyiflendirmedi desem yalan olur. Moira Queen amacına ulaşabilmek için gözünü bile kırpmadan insanları harcayabilecek bir kadın, bunu daha pek çok yerde göreceğimizi düşünüyorum.

Laurel bu bölüm yine nabzımı yükseltip, sinir katsayımı arttırmaktan başka bir işe yaramadı. Dünyadaki tek problemli insan kendisiymiş gibi davranıp, alkol komalarına girmesinin sebebini anlayabilen beri gelsin. Herkes erkek arkadaşını kaybedebilir, herkes işinden atılabilir, herkesin kötü dönemleri olabilir ama kimse Laurel kadar zayıf ve de basiretsiz olmaz. Çok ama çok ciddi problemleri var Laurel’ın, ilk sezondan beri bu böyle. İlk sezonda da Oliver ve Tommy arasında yaşadığı gelgitler, sürekli ikisinin arasında gidip gelmesi ve bunu dünyanın en büyük problemiymiş gibi yansıtması beni fazlasıyla itmişti zaten. Bu sezon da bu bencil hallerinden hiçbir farkı yok, hatta katlanarak devam ediyor. Belki Sara’nın gelişi Laurel’ı biraz olsun düzeltir. Sara demişken, bölümün şok eden bir başka kısmı da Sara’nın sarhoş Laurel’ın karşısında belirmesi oldu. Laurel bunu rüya mı sanar, yoksa Sara gerçekten Laurel’la karşı karşıya gelmeye kararlı mıdır? Haftaya öğreneceğiz.

Sara’nın da Starling City’e dönüş vakti gelmişti.
 
Son olarak; Turner adını daha çok duyacağız gibi duruyor. Karanlık tarafın onunla işi henüz bitmemiş, son sahnede beliren Amanda Waller’ın Turner ile ilgili planlarını fazlasıyla merak etmekteyim!

Bir de haberimiz var; benim gibi The Huntress sevenlere için müjdeli bir haber geldi, Mart ayında bu güzel karakteri tekrar Starling City semalarında göreceğiz.
 
 
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR