Haberiniz olsun: Saklı Kalan’ın ikinci bölümü Total’de 68., AB’de ise 70. oldu. İlk bölüm de Total’de 83, AB’de 38. olduğu için dizi ortadan yok olmuştu zaten. Bundan gerisini siz düşünün artık… Gelelim bölüme:
1) O Süreyya’nın dublaj mı değil mi anlayamadığım sesinin ayarı olmamış, ayarı kaçmış bildiğin. Alışırım gibi geliyor ama çok kulağımı da tırmalıyor. Karakterin fettanlığına diyecek bir şeyim yok, orası fena olmamış.
2) Bunların kızı da olmamış. İlk başta bağıramıyor galiba ve şımarıklık dozu kaçmış diyordum ama sonradan fark ettim, asıl sorun ağlama kısmında.
3) Bu mutfak kısmı pek bir figüran kalmamış mı? İki hizmetçi hangi kavga çıkarsa o kavganın neden çıktığını konuşuyorlar, diğer kadın da dedikodu yapmayın, susun diyor. Entrikanın içine dalsınlar da demiyorum tabii… Galiba Aşk-ı Memnu falan derken benim mutfak ahalisine olan bakışım değişmiş.
Bölümün başında Süreyya’nın hoş karşılanmadığı geri dönüşüyle başladık. Murat karısını gördüğünde evden atmayı denedi, beceremeyince de kendi terk ediverdi. Yetmedi üstüne Defne’nin yanına gitti. Ama orada da kafayı bulmuş Emre nedeniyle kız hastanelik oldu. Güzel bir gece geçirdiler yani. Olay çıktıkça devamına hayır demem ben. Devam.
“25 milyon doları vermezsen seni basına rezil ederim,” lafı üstüne Murat Cevher portresi.
Süreyya her ne yaşandıysa zaman içinde saçma sapan bir şey yapmış belli, kimse tutup Ece’ye söyleyemiyor o da ayrı. Konunun erkeklerle alakalı olduğunu düşünmekle birlikte özel bir merak içinde değilim zaten, dizinin ömrü olursa elbet öğreniriz.
Bu kadın ne halt etmeye niye dönmüş diye düşünürken para için olduğunu öğrendik. Defne’yi kullanarak boşanma amaçlı para almasına rağmen daha fazlasını almak için şantaj bile yaptı ama işe yaramadı. Yetmedi, gülüşünden serserilik akan ve takılmadan edemediğim sevgilisine suratına yumruk bile attırdı ve suçu Murat’a yıktı. Üstüne Ece’nin sevgili olayını öğrendi ve şantaj kısmen çökmüş oldu. İyi yaptılar. Aynı şekilde Sitare’nin başka kadın olayını öğrenmesi de iyi oldu tabii. O elin kalkmışken inmemesineyse diyecek bir şeyim yok zaten. İnse beş bölüme ancak toplarlardı artık gerisini…
Ece’ye girmişken de Ömer’e kayalım. İlk bölümdeki polis kovalamacası sırasında annesiyle konuşması kısmında ekrana bakakalmıştım, neyse ki bunların hikâyesi devamında o kadar saçmalamadı bu sefer. Ece’ye şoförlük yapmaya başlayan ve Ece ile didişip duran Ömer’in yolda trafik cezası yediği polis tanıdık çıkınca bir an yine geliyor bir şeyler dedim ama neyse ki gelmedi. Dahası, torpili kabul etmeyip cezayı yazdırdı allahtan.
Bir de ben yanlış görmediysem Ece’nin “Hızlı gidersem ceza yeriz,” diye itiraz eden Ömer’e ceza parası olarak verdiği 300 lirayı Ömer yan koltuğa atmıştı. Ece de kim kime aşık tartışmasının ortasında ve araba hareket halindeyken öne geçince pat diye paranın üstüne oturdu. Paralar bankadan yeni çıkmış gibi görünüyordu halbuki, kırıştırıp bozmasalar iyiymiş. Takıntılıyım da ben.
Süreyya her ne yaşandıysa zaman içinde saçma sapan bir şey yapmış belli, kimse tutup Ece’ye söyleyemiyor o da ayrı. Konunun erkeklerle alakalı olduğunu düşünmekle birlikte özel bir merak içinde değilim zaten, dizinin ömrü olursa elbet öğreniriz.
Bu kadın ne halt etmeye niye dönmüş diye düşünürken para için olduğunu öğrendik. Defne’yi kullanarak boşanma amaçlı para almasına rağmen daha fazlasını almak için şantaj bile yaptı ama işe yaramadı. Yetmedi, gülüşünden serserilik akan ve takılmadan edemediğim sevgilisine suratına yumruk bile attırdı ve suçu Murat’a yıktı. Üstüne Ece’nin sevgili olayını öğrendi ve şantaj kısmen çökmüş oldu. İyi yaptılar. Aynı şekilde Sitare’nin başka kadın olayını öğrenmesi de iyi oldu tabii. O elin kalkmışken inmemesineyse diyecek bir şeyim yok zaten. İnse beş bölüme ancak toplarlardı artık gerisini…
Ece’ye girmişken de Ömer’e kayalım. İlk bölümdeki polis kovalamacası sırasında annesiyle konuşması kısmında ekrana bakakalmıştım, neyse ki bunların hikâyesi devamında o kadar saçmalamadı bu sefer. Ece’ye şoförlük yapmaya başlayan ve Ece ile didişip duran Ömer’in yolda trafik cezası yediği polis tanıdık çıkınca bir an yine geliyor bir şeyler dedim ama neyse ki gelmedi. Dahası, torpili kabul etmeyip cezayı yazdırdı allahtan.
Bir de ben yanlış görmediysem Ece’nin “Hızlı gidersem ceza yeriz,” diye itiraz eden Ömer’e ceza parası olarak verdiği 300 lirayı Ömer yan koltuğa atmıştı. Ece de kim kime aşık tartışmasının ortasında ve araba hareket halindeyken öne geçince pat diye paranın üstüne oturdu. Paralar bankadan yeni çıkmış gibi görünüyordu halbuki, kırıştırıp bozmasalar iyiymiş. Takıntılıyım da ben.
Onur’un yalanı şimdilik garson olmaya vardı. Sahi çay nerede Onur?
Onur’un “Ben fakirim,” başlıklı yüzyılın yalanına tam olarak başladık ve şimdilik işliyor dizide. Tabii ne kadar işleyecek orasını merak etmiyor değilim, zurna elbet bir yerde zırt diyecek. Neyse, oraya gelene kadar şimdilik ilk adımımız garsonluk oldu. Çünkü ‘fakirim’in devamı ‘işsizim’e bağlandığı için olay sadece akşamları barda çıkmayla kal(a)madı. Irmak torpil ile ‘akbil’ dâhilli iş buldu Onur’a. Valla sizi bilmem de benim ilk aklıma gelen hiç anlamadığı garsonluğu nasıl becereceği değil de şirket işlerini nasıl ayarlayacağı oldu. İnsan merak ediyor. Misal daha ilk günden işe geç kaldı. Bir de bu gitar hocasından ders alıyordu değil mi?
Tabii burada da kalmadık. Onur gitarcı niyetine gruba girince eski gitarist yerinden oldu ve kavga çıkarıp Onur’un üstüne çullanmaya kalktı. Tabii halloldu bu konu ama Irmak Onur’u ‘evine’ bırakmak için ısrar edince Onur ilk aklına gelen olarak Ömer’in evine gitti. O sıradaki çay demleme mevzusunda eğlendiğimi inkâr edemem.
Bu cephenin ikinci tarafı da Tarik Cevher’in bir önceki bölümde kaybettiği dünya kadar para oldu. Adamlar Tarık’a ulaşamayınca önce şirkete gidip Onur’a musallat oldular. Üstüne Onur’u çok kızdırmanın yanında Sitare’den, sonrasında Murat’tan ve yakın bir tanıdıktan destek alamayan Tarık, ilk başta Nevin’den bile postayı yedi. Bir bakıma güzel de oldu hani demiştim ama Onur o arada yumuşadı tabii. Birkaç gün içinde –tamam zenginler de- ana kontrol kendisinde değilken ve Murat’tan postayı yemişken 10 milyon doları nasıl bulacak bakalım?
Onur’un “Ben fakirim,” başlıklı yüzyılın yalanına tam olarak başladık ve şimdilik işliyor dizide. Tabii ne kadar işleyecek orasını merak etmiyor değilim, zurna elbet bir yerde zırt diyecek. Neyse, oraya gelene kadar şimdilik ilk adımımız garsonluk oldu. Çünkü ‘fakirim’in devamı ‘işsizim’e bağlandığı için olay sadece akşamları barda çıkmayla kal(a)madı. Irmak torpil ile ‘akbil’ dâhilli iş buldu Onur’a. Valla sizi bilmem de benim ilk aklıma gelen hiç anlamadığı garsonluğu nasıl becereceği değil de şirket işlerini nasıl ayarlayacağı oldu. İnsan merak ediyor. Misal daha ilk günden işe geç kaldı. Bir de bu gitar hocasından ders alıyordu değil mi?
Tabii burada da kalmadık. Onur gitarcı niyetine gruba girince eski gitarist yerinden oldu ve kavga çıkarıp Onur’un üstüne çullanmaya kalktı. Tabii halloldu bu konu ama Irmak Onur’u ‘evine’ bırakmak için ısrar edince Onur ilk aklına gelen olarak Ömer’in evine gitti. O sıradaki çay demleme mevzusunda eğlendiğimi inkâr edemem.
Bu cephenin ikinci tarafı da Tarik Cevher’in bir önceki bölümde kaybettiği dünya kadar para oldu. Adamlar Tarık’a ulaşamayınca önce şirkete gidip Onur’a musallat oldular. Üstüne Onur’u çok kızdırmanın yanında Sitare’den, sonrasında Murat’tan ve yakın bir tanıdıktan destek alamayan Tarık, ilk başta Nevin’den bile postayı yedi. Bir bakıma güzel de oldu hani demiştim ama Onur o arada yumuşadı tabii. Birkaç gün içinde –tamam zenginler de- ana kontrol kendisinde değilken ve Murat’tan postayı yemişken 10 milyon doları nasıl bulacak bakalım?
Hayatındaki tek temiz şey Defne’ymiş Murat Cevher’in. Duy da inanma…
Bölüm boyunca en baştaki yaralanmadan dolayı Defne karakterini pek görme şansımız olmamıştı. Romantizm kısmı aşağı yukarı yürürken Murat tutup da Defne’yi Ağva’ya götürdü. Yaşlı-genç olayına karşı olduğumdan değil de ben bu ikisine daha alışamadım. Ne bileyim aslında o evdeki vazo kısmında biraz tatlı da oldular da işte… Benim içimdeki romantizm öldüğünden de olabilir, suçu tamamen onlarda aramıyorum şimdilik.
Gelelim son ve malum noktaya ama öncesinde şunu söyleyeyim, Neslihan Yeldan’a kötü roller pek bir yakışıyor. Bu bir dursun burada. Nevin gitti kötü günler için sakladığı kozunu –ki şimdi tam zamanıydı- Süreyya’yı da ortak ederek ortaya çıkarttı. Meğerse Sitare rahmetli kocasını zehirleyerek yavaş yavaş öldürmüş. Zamanında kocasından bir şeyler çektiğini ima etmişlerdi ama bu Süreyya gibi benim de aklımda gelmezdi. Dahası ilk bölümde kanlı küvet içinde gördüğümüz Süreyya’nın sonunun bu şantaj üstüne olmasına dair bir ima da gördük.
İlk bölümde dizinin senaryo gidişatından, arka plandaki hikaye pek anlaşılmamıştı tabii. Bu bölümle tamamlamış oldular büyük ihtimalle, biz de o arada bölümü tamamladık tabii. Hayırlısı olsun bakalım. Dizi haftaya kadar yayından kalkmazsa haftaya görüşmek üzere efendim…
Bölüm boyunca en baştaki yaralanmadan dolayı Defne karakterini pek görme şansımız olmamıştı. Romantizm kısmı aşağı yukarı yürürken Murat tutup da Defne’yi Ağva’ya götürdü. Yaşlı-genç olayına karşı olduğumdan değil de ben bu ikisine daha alışamadım. Ne bileyim aslında o evdeki vazo kısmında biraz tatlı da oldular da işte… Benim içimdeki romantizm öldüğünden de olabilir, suçu tamamen onlarda aramıyorum şimdilik.
Gelelim son ve malum noktaya ama öncesinde şunu söyleyeyim, Neslihan Yeldan’a kötü roller pek bir yakışıyor. Bu bir dursun burada. Nevin gitti kötü günler için sakladığı kozunu –ki şimdi tam zamanıydı- Süreyya’yı da ortak ederek ortaya çıkarttı. Meğerse Sitare rahmetli kocasını zehirleyerek yavaş yavaş öldürmüş. Zamanında kocasından bir şeyler çektiğini ima etmişlerdi ama bu Süreyya gibi benim de aklımda gelmezdi. Dahası ilk bölümde kanlı küvet içinde gördüğümüz Süreyya’nın sonunun bu şantaj üstüne olmasına dair bir ima da gördük.
İlk bölümde dizinin senaryo gidişatından, arka plandaki hikaye pek anlaşılmamıştı tabii. Bu bölümle tamamlamış oldular büyük ihtimalle, biz de o arada bölümü tamamladık tabii. Hayırlısı olsun bakalım. Dizi haftaya kadar yayından kalkmazsa haftaya görüşmek üzere efendim…