Gençlik dizisi kıvamında demişti başka bir ekranella yazarı, kalitesiz bir photoshoot barındırıyor hem de.
Program ilk başladığında Bodrum’dan manzaralar sanki Orhun Kitabeleri’nden bahsedilecekmiş izlenimi veren fon müzikleriyle sunuldu. Gezelim Görelim’in kısacık platin saçlı teyzesini bekledim bir süre. Sonra derinlerden şiir gibi bir şeyin Bodrum ile ilgili bir mısrası yankılandı. Sonra birden apaçi disko müzikleriyle esas planlanan ambiyansa geçildi. Oralar da yarışmanın teaserı gibi durmuş. Sonra yarışmacıları belirli bir metne sadık klişe tiplemelerle tanıttılar. Aklımda kalan bir kaç şey var. Mesela ‘hep spor yapan çocuk’, Ufuk var ya, o Demet Akalın’ın Sabıka klibinde oynadı ve hafızam beni yanıltmıyorsa bir güzellik yarışması geçmişi de var. Bir de iyilik adına ant içmiş bir kadın yarışmacı vardı. Uzun pırasa gibi sarı saçları olan, sanırsam yukarıda sağdan sola dördüncü. Bu kadar iyilik mide bulandırır haberin olsun. Hem bence sen bu yolda gideceksen ve Alabora yoluna devam etmek istiyorsa işin içine nifak karıştırmalı. Neyse işte sonra dan diye birden isim söyleme anına geldik. Çatır çatır isimler kağıda yazıldı, yüzyüze okundu falan. Yani gerginlik çıksın, insanlar birbirine girsin diye yapılmış bu ama, sen takımları kadınlar-erkekler diye ayırırsan sadece ucuz flört aracı olur. İsimleri yazarken ‘ilk izlenimler’ dikkate alındı falan dediler ama o da reality şovların inandırıcılık doğasına aykırı bir durum oluşturdu. Bunların reklamları dönüyor haftalardır, yarışmacıların da boy boy fotoğrafları tanıtımları her yerde -tamam bütün isimler akılda kalacak kadar çarpıcı değil- bizim bile bir aşinalığımız varken siz nasıl ilk kez görüyorsunuz? İlk kez görüyorsanız, demek ki dün gece izlediklerimiz haftalar önce, eğer öyleyse elenenler şu an nerede? Yapmayın ya lütfen! Anıl İlter'in ise aslında hiç heyecanı olmayan sunuculuk metnini enerjik hale getirmek için gereksiz mimikler ve gereksiz tonlamalar yapması gözden kaçmadı tabii ki. Böyle vurgusunu yapıyor, ondan sonra heyecanlanmamız falan lazım ama olmuyor. Anıl İlter’in tepkilerini atmosfer desteklemiyor ya da zaten öyle bir durum yok. Neyse ÖBGZK’nin İnci Hoca'sının aşırı kötü kocasının ya da daha bilinen şekliyle vine ünlüsü Anıl İlter’in sunumu bir şey katmıyor yarışmaya. Ama çekimler, yarışmanın kopuk kopuk oluşu, anlamsızlık açısından Anıl İlter’in vine’ına benzemiyor değil.
Program ilk başladığında Bodrum’dan manzaralar sanki Orhun Kitabeleri’nden bahsedilecekmiş izlenimi veren fon müzikleriyle sunuldu. Gezelim Görelim’in kısacık platin saçlı teyzesini bekledim bir süre. Sonra derinlerden şiir gibi bir şeyin Bodrum ile ilgili bir mısrası yankılandı. Sonra birden apaçi disko müzikleriyle esas planlanan ambiyansa geçildi. Oralar da yarışmanın teaserı gibi durmuş. Sonra yarışmacıları belirli bir metne sadık klişe tiplemelerle tanıttılar. Aklımda kalan bir kaç şey var. Mesela ‘hep spor yapan çocuk’, Ufuk var ya, o Demet Akalın’ın Sabıka klibinde oynadı ve hafızam beni yanıltmıyorsa bir güzellik yarışması geçmişi de var. Bir de iyilik adına ant içmiş bir kadın yarışmacı vardı. Uzun pırasa gibi sarı saçları olan, sanırsam yukarıda sağdan sola dördüncü. Bu kadar iyilik mide bulandırır haberin olsun. Hem bence sen bu yolda gideceksen ve Alabora yoluna devam etmek istiyorsa işin içine nifak karıştırmalı. Neyse işte sonra dan diye birden isim söyleme anına geldik. Çatır çatır isimler kağıda yazıldı, yüzyüze okundu falan. Yani gerginlik çıksın, insanlar birbirine girsin diye yapılmış bu ama, sen takımları kadınlar-erkekler diye ayırırsan sadece ucuz flört aracı olur. İsimleri yazarken ‘ilk izlenimler’ dikkate alındı falan dediler ama o da reality şovların inandırıcılık doğasına aykırı bir durum oluşturdu. Bunların reklamları dönüyor haftalardır, yarışmacıların da boy boy fotoğrafları tanıtımları her yerde -tamam bütün isimler akılda kalacak kadar çarpıcı değil- bizim bile bir aşinalığımız varken siz nasıl ilk kez görüyorsunuz? İlk kez görüyorsanız, demek ki dün gece izlediklerimiz haftalar önce, eğer öyleyse elenenler şu an nerede? Yapmayın ya lütfen! Anıl İlter'in ise aslında hiç heyecanı olmayan sunuculuk metnini enerjik hale getirmek için gereksiz mimikler ve gereksiz tonlamalar yapması gözden kaçmadı tabii ki. Böyle vurgusunu yapıyor, ondan sonra heyecanlanmamız falan lazım ama olmuyor. Anıl İlter’in tepkilerini atmosfer desteklemiyor ya da zaten öyle bir durum yok. Neyse ÖBGZK’nin İnci Hoca'sının aşırı kötü kocasının ya da daha bilinen şekliyle vine ünlüsü Anıl İlter’in sunumu bir şey katmıyor yarışmaya. Ama çekimler, yarışmanın kopuk kopuk oluşu, anlamsızlık açısından Anıl İlter’in vine’ına benzemiyor değil.
İçlerinden biri yeni sezonda ikinci aşkın üçüncü kadını olabilir.
Tabii ki de ladies first! Hayatımda bu kadar iyi anlaşan kadın yarışmacılar görmedim. Kadın dayanışması tabii ki de her alanda olması gereken ama bu kutsal amacın zaten asla uygulanamayacağı bir platform orası. Sunucusunun ne kadar ‘şakacı’ olduğunu hatırlayın! İşte zaten yarışmanın mizacı belli, bari bizi birazcık eğlendirecek cat fight durumlarına girin. Gece görüşlü kameralar da yok anca öyle izlenir teknedeki haller. Yoksa dip dibe hiçbir yeri incelemeden öndekini takip ederek tekneyi keşfe çıkmalar, ‘’Yaaa burada nasıl olacak böyle?’’ gibi gereksiz şeylerle bu gemi yürümez. Zaten fırsat verilse hepsi birbirini boğazlar belli. Oyunları tamamlayıp gelen her takım üyesine de ‘’Sakin, sakin!’’ diyen sert yüzlü ‘susar mısın gerizekalı, kız ağlıyor şu an’ kızı var bir de. Arkadaşları kaybedip özür dileyince ‘’Biz özür dileriz,’’ falan diyorlar, ahahaha yok ya, canım ben senin içinden nasıl onun saçlarını boğazına dolayasın geliyor biliyorum. Tutma sakın, senden beklediğimiz bu değil.
Bir numara ile son numara olabileceklerden, gerisini hatırlamayız bile.
Gelelim boys don’t cry tayfasına. Daha klişe bir ekip oluşturulamazdı. Tam üniversite sınavını kazanamayıp hala mezun olduğu liseye gelip orada vakit geçiren erkek grubu. Ha hem casting olarak kızlardan daha başarılı hem de oldukça şaşılacak bir şekilde oyunlarda da daha iyiler. Nasıl erkekler tamamen fiziksel güç isteyen oyunlarda kızları geçer hiç anlamıyorum ya? Programın yapımcılarına büyük sürpriz olacaktır. Beyin fırtınası isteyen oyunlarda da kadın yarışmacılar mı başarılı olacak? Bunlar çok last season’ın last season’ı. İlk yarışmadan önce konuşuyorlar mesela şey diyor biri ‘’Yine oyun parkuru olur bence’’, e hani ilk yarışmaydı. Takımlar kadınlar-erkekler olarak ayrılınca, ceza da yenene hizmet etmek olunca daha da garip manzaralar karşımıza çıkıyor. Mesela ‘’açlıktan daha zor temizlik yapmak’’ diye hem intihal yaptıkları Survivor’a taş atıp hem de oldukça düşüncesiz cümleler falan da kuruldu. Ödül durumunda ise yenen takım kamarada yatıyor, yenilen güvertede. Sırf tek mekanda kadın-erkek beraber yatmasın diye bile yarışmacılar kadın-erkek diye ayrılmış olabilir. Gerçekten çok kötü bir düşünce yapısı bu. Hem o kadar olaysa, tek tek ayrı ayrı kayıklarda yatmalı herkes. Ramazan diye kadınlar kapandıkça kapanıyor, erkekler de açıldıkça açılıyor. Oradaki durumun çift uçlu rezilliği ise bambaşka ve yıl 2014! Crazy’likten prim yapmaya çalışan yarı bonus diş telli çocuğa söyleyin geçti o dönem, 2000’lerin başını kapladı ama geçti. Turabi’nin yanına bile yaklaşamayacağı halde sırf Turabi’nin reytinginden faydalanmak için yaratılan oto galericisi var bir de. Yani evet çoğu zaman izleyici olarak seçici değiliz ama çok çok kötü bir taklidin de yüzüne bakmayız. Günah olmasın, rahmetli Barış Akarsu’nun üzerinden nemalanmaya çalışan çocuktan bahsetmeyeceğim bile. Ayrıca gelişen izleyici kitlesini göremeyen sevgili televizyon yapımcıları paranıza yazık. Türkiye’de televizyon ne yazık ki izleyicisinden geride, Alabora ise belki de Melih'li, Esra'lı, Akmerkez Hülya'lı ilk BBG’den bile geride (ne diyorum ben ya, tabii ki geride; ilk BBG bir efsaneydi).
Arada ‘’bakın bunlar keyifli anlar da yaşıyor’’ demek için başı sonu belli olmayan kurmaca eğlence anlarının yerine birbirlerini ağırlık olarak kullanan erkekler ve yarışmayı kaybeden kadın oyuncunun tekneye yüzerek dönmesi biraz değişik gözükse de yok yani eceliyle bitmez bu yarışma. Bitiş jeneriğinde zaten ‘casting’ kategorisi var şaka gibi. Madem gerçekten cast şirketiyle çalışıyorsun belli etme bari. Yarışmacıları herhangi bir diziye yerleştirseler daha iyi olurdu. En azından ilk projeleri bu kadar başarısız olmazdı. Günlük dizilerin yokluğunda, kalitesizlikten beslenen damarıma destek olsun isterdim Alabora ama onu bile yapamadı. Nerede eski bayramlar dedi ya insanlar, ben de nerede o eski gözetleme yarışmaları diyorum ve koca bir ah çekiyorum.
Tabii ki de ladies first! Hayatımda bu kadar iyi anlaşan kadın yarışmacılar görmedim. Kadın dayanışması tabii ki de her alanda olması gereken ama bu kutsal amacın zaten asla uygulanamayacağı bir platform orası. Sunucusunun ne kadar ‘şakacı’ olduğunu hatırlayın! İşte zaten yarışmanın mizacı belli, bari bizi birazcık eğlendirecek cat fight durumlarına girin. Gece görüşlü kameralar da yok anca öyle izlenir teknedeki haller. Yoksa dip dibe hiçbir yeri incelemeden öndekini takip ederek tekneyi keşfe çıkmalar, ‘’Yaaa burada nasıl olacak böyle?’’ gibi gereksiz şeylerle bu gemi yürümez. Zaten fırsat verilse hepsi birbirini boğazlar belli. Oyunları tamamlayıp gelen her takım üyesine de ‘’Sakin, sakin!’’ diyen sert yüzlü ‘susar mısın gerizekalı, kız ağlıyor şu an’ kızı var bir de. Arkadaşları kaybedip özür dileyince ‘’Biz özür dileriz,’’ falan diyorlar, ahahaha yok ya, canım ben senin içinden nasıl onun saçlarını boğazına dolayasın geliyor biliyorum. Tutma sakın, senden beklediğimiz bu değil.
Bir numara ile son numara olabileceklerden, gerisini hatırlamayız bile.
Gelelim boys don’t cry tayfasına. Daha klişe bir ekip oluşturulamazdı. Tam üniversite sınavını kazanamayıp hala mezun olduğu liseye gelip orada vakit geçiren erkek grubu. Ha hem casting olarak kızlardan daha başarılı hem de oldukça şaşılacak bir şekilde oyunlarda da daha iyiler. Nasıl erkekler tamamen fiziksel güç isteyen oyunlarda kızları geçer hiç anlamıyorum ya? Programın yapımcılarına büyük sürpriz olacaktır. Beyin fırtınası isteyen oyunlarda da kadın yarışmacılar mı başarılı olacak? Bunlar çok last season’ın last season’ı. İlk yarışmadan önce konuşuyorlar mesela şey diyor biri ‘’Yine oyun parkuru olur bence’’, e hani ilk yarışmaydı. Takımlar kadınlar-erkekler olarak ayrılınca, ceza da yenene hizmet etmek olunca daha da garip manzaralar karşımıza çıkıyor. Mesela ‘’açlıktan daha zor temizlik yapmak’’ diye hem intihal yaptıkları Survivor’a taş atıp hem de oldukça düşüncesiz cümleler falan da kuruldu. Ödül durumunda ise yenen takım kamarada yatıyor, yenilen güvertede. Sırf tek mekanda kadın-erkek beraber yatmasın diye bile yarışmacılar kadın-erkek diye ayrılmış olabilir. Gerçekten çok kötü bir düşünce yapısı bu. Hem o kadar olaysa, tek tek ayrı ayrı kayıklarda yatmalı herkes. Ramazan diye kadınlar kapandıkça kapanıyor, erkekler de açıldıkça açılıyor. Oradaki durumun çift uçlu rezilliği ise bambaşka ve yıl 2014! Crazy’likten prim yapmaya çalışan yarı bonus diş telli çocuğa söyleyin geçti o dönem, 2000’lerin başını kapladı ama geçti. Turabi’nin yanına bile yaklaşamayacağı halde sırf Turabi’nin reytinginden faydalanmak için yaratılan oto galericisi var bir de. Yani evet çoğu zaman izleyici olarak seçici değiliz ama çok çok kötü bir taklidin de yüzüne bakmayız. Günah olmasın, rahmetli Barış Akarsu’nun üzerinden nemalanmaya çalışan çocuktan bahsetmeyeceğim bile. Ayrıca gelişen izleyici kitlesini göremeyen sevgili televizyon yapımcıları paranıza yazık. Türkiye’de televizyon ne yazık ki izleyicisinden geride, Alabora ise belki de Melih'li, Esra'lı, Akmerkez Hülya'lı ilk BBG’den bile geride (ne diyorum ben ya, tabii ki geride; ilk BBG bir efsaneydi).
Arada ‘’bakın bunlar keyifli anlar da yaşıyor’’ demek için başı sonu belli olmayan kurmaca eğlence anlarının yerine birbirlerini ağırlık olarak kullanan erkekler ve yarışmayı kaybeden kadın oyuncunun tekneye yüzerek dönmesi biraz değişik gözükse de yok yani eceliyle bitmez bu yarışma. Bitiş jeneriğinde zaten ‘casting’ kategorisi var şaka gibi. Madem gerçekten cast şirketiyle çalışıyorsun belli etme bari. Yarışmacıları herhangi bir diziye yerleştirseler daha iyi olurdu. En azından ilk projeleri bu kadar başarısız olmazdı. Günlük dizilerin yokluğunda, kalitesizlikten beslenen damarıma destek olsun isterdim Alabora ama onu bile yapamadı. Nerede eski bayramlar dedi ya insanlar, ben de nerede o eski gözetleme yarışmaları diyorum ve koca bir ah çekiyorum.