77. kez Poyraz Karayel izlemenin sevinciyle merhaba sayın Karayelci. Poyraz Karayel izlemenin sevinci var ama bıraktığı burukluk da ayrı bir tat hepimizin içinde. Her şey güzel başlıyor, bir o kadar kötü bitiyor.
Bölüm başında Eda’nın oyununu Ayşegül’ün fark etmesi ve Eda’nın her şeyi itiraf etmesi iyi hoştu. Ama bu zaten beklenen bir şeydi. Bir de olan biteni fragmanda da gördüğümüz için zaten bölüm başlarında bir hayli rahattık. Artık çoğumuz neyin ne olacağını, çoğu ters köşeleri tahmin edebiliyoruz. 77. kez girmişiz bu hikayenin içine, onlardan biriyiz biraz da olsa.
İsterdim ki bu oyun biraz daha uzasın. Ayşegül anlasın ama anlamamış ayağına yatıp Poyraz’a kök söktürsün. Tamam ilişkileri zaten çok ama çok büyük sınavlardan geçti, artık belki hepimiz yorulduk. Ama biz heyecanın kölesi olmuş bir kitleyiz. Onların sıradan hayatlarına alışkın değiliz. Siz belki yoruldunuz, böylesi daha hoşunuza gidiyor olabilir ama ben henüz yorulmadım ve biraz daha sınansınlar istiyorum. Eda’nın yerinde hangi kadın olsa zaten aynı şeyi yapardı. Poyraz da Eda’yı artık ne kadar çabuk tanıdıysa (insan sarraflığında number one) yaptığı hareketlerin tek açıklaması var o da tehdit diyerek bu durumun üzerine gidip Eda’dan her şeyi öğrendi. Gerektiği gibi oyunlar oynandı. Nevra ve Çınar oyunu yuttu. Eda kızını gördü falan filan.
Çınar karakterini ne hale getirdiniz çok şaşkınım. Adam diziye ilk girdiğinde aktifti. Şimdi bir o kadar pasif. Tek derdi Ayşegül’ü üzgün görmek, Poyraz’ın çevresine zarar vermek. Bu mudur yani? Oyunun gerektirdiği gibi Ayşegül’ü üzgün gördü zaten hatta sandı ki ihanete uğrayan Ayşegül kendini yollara atmış. Ee gördün Ayşegül’ü, şimdi ne yapacaksın? Sonraki hamlen nedir? Bir de resmen Ayşegül’le Poyraz’ın ekmeğine yağ sürer gibi boşanma evrakını imzalayıp kızın eline tutuşturdu. İşin gerçeğini öğrenince dilerim kendini bir yerden atarsın da şu gereksizliğinden kurtulmuş oluruz.
Tüm trajedilerin tek nedeni Poyraz Karayel. Senin trajedine tüm Karayelciler kurban olur be adam. Başına gelen onca şey, onca kötülük, şu hayatın sana yaptığı onca eziyet.. Taş olsa çatlardı derler ya Poyraz çatlamıyor ama çevresi bir bir en ince yerlerinden çatlıyor. Kanından canından en tipik örneği Meltem Karayel. Artık kimseyi hatırlamıyor, Zülfo'suna, başkanına, sevdiği adama bir yabancı gibi bakıyor. Zülfo'nun en içten okuduğu türküsü bile Meltem’e iyi gelemiyor. Hikayenin sonunda Zülfo'nun aşkı Meltem’i iyileştirdi klasiklerine umarım girmeyiz. Artık Meltem’i başka bir boyutta izleyelim istiyorum. Bakalım neler göreceğiz.
Çınar yüzünden Ayşegül’le Poyraz’ın gizli saklı bir alışveriş merkezinde buluşmaları bana Ayşegül’ün siyah postişiyle tanınmasın diye Poyraz’la buluştuğu bölümü hatırlattı. Nerden nereyeee dedim. O zamanlar babasından kaçıyorlardı. Şimdi kaçtıkları insana bir bakın, ÇINAR. Artık tüm yüklerden kurtulmak isteyen Ayşegül Poyraz’a içini döktü. ‘’Sıradan insanlar gibi mutlu olalım istiyorum Poyraz, normal bir hayatımız olsun istiyorum,’’ dedi. Çınar’dan ve Nevra’dan ayrı ayrı şikayetlerde bulunup hem Poyraz’ı gaza getirdi hem de Poyraz’ı durdurmak istedi. Canım Ayşegül ne yapıyorsun sen? Karşındaki Poyraz. Sen git Çınar’ı vur desen saniye düşünmez sanki tanımıyorsun. Yetmezmiş gibi bir de onlardan bunaldığını çenen titreyerek anlatıyorsun. Poyraz harekete geçeceğini söyleyince de sakin ol diyorsun. Ne istiyorsun peki bu adamdan? Zaten derdi onbini aşmış. Sen ona sarıl, biraz sev de azıcık olsun düşünmesin başına gelenleri. Hayat onu zaten sınıyorken sen adamın suratına suratına neden bıktım tükendim diyorsun. Onun hayatı çok mu sıradan sanki. Buluşma sonunda her zaman yaptığı gibi sevgili Poyrazcım Karayel Ayşegül'üne sarılarak yine o güzel desteğini verdi ve oradan ayrıldı. Adam daha ne yapsın..
Gelelim Nevra cadısına. Nevra Girişim'in yöneticileriyle bir buluşma düzenledi. Mümtaz bunu Poyraz’a söyleyip yardım istedi. İşin içine artık bulaşmak istemeyen ama Ayşegül bir yandan, Eda bir yandan, Mümtaz bir yandan ‘’Nevra Nevra Nevra’’ diye adamın başında bır bır konuştukları için Poyraz bir şekilde bu buluşmaya dahil oldu. Girişim'cilerin buluştuğu mekana sızıp gizli gizli fotoğraf çeken Poyraz en son Nevra’ya yakalanıp şöyle bir de yakından fotoğraf çekip kaçmaya başladı. Nevra Girişim'den atıldı ve bu gerçekle yüzleşince adeta çıldırdı. İşte şimdi Nevra’dan yine korkulacak hamleler bekleme zamanıdır dedim ve ben derken zaten o hamleler bir bir gerçekleşmiş. Poyraz peşine düşen adamları atlatmak için makinenin içinden kartı alıp bir dükkan sahibine teslim etti ve yine kaçmaya devam etti. Sonra ne mi oldu? Bir yerden atladı ve bayıldı. Uyandığında Mümtaz’a işi hallettiğini ve fotoğrafları almaya gittiğini söyledi ama bir telefonla olduğu yere mıhlandı. Dükkan sahibi ortadan kaybolmuştu, fotoğraflar artık yoktu ve Ayşegül’le Sinan kaçırılmıştı. Onlara kavuşmanın tek yoluysa fotoğrafları teslim etmekti.
Nasıl olur bilmiyorum ama ‘’Hero Poyraz’’ sevdiklerini bir şekilde kurtacaktır bundan eminiz. Fakat 78. bölüm fragmanında Poyraz’a ‘’birini seç’’ diyorlardı. O ne demek abicim? Şurda kafana sık desen daha iyiydi Poyraz için.
Her bölüm bir önceki bölümün güzelliğine yavaş yavaş hasret kalmaya başladım. Evet 3. sezon, evet herkes artık yorgun, belki Ethem Bey herkesten daha yorgun ama biz o kadar güzel, özel şeyler izledik ve öyle şeylere şahit olduk ki şu an düzlükte, sabit bir ivmeyle yol alıyoruz gibi hissediyorum. Belki bu son düzlüktür ya da sonu uçurumdur onu da bilmiyorum. Zaten bu dizinin finali mutlu sonla bitmeyecek gibi hissediyorum. Bitmesin de. Çünkü mutlu son diye bir şey Poyraz ve Ayşegül’ün hayatına yakışmaz. Hikaye benim gözümde final olmaz. Ben hala bir yerlerde Poyraz’ın başının belada olduğunu ama evde Ayşegül'ünün beklediğini, Sinan’ın hala okula gidip geldiğini, Poyraz’a şakalar yaptığını, Ayşegül ablasıyla bir olup Poyraz’a kök söktürdüklerini düşünürüm. Şunu da eklemek istiyorum ki; çoğu kişi aslında Poyraz’ın öldüğünü ve bunların Ayşegül’ün akıl hastanesinde hayal ettiği bir kurgudan ibaret olduğunu düşünüyor. Ben de tam tersini düşünüyorum. Ayşegül’ün öldüğünü ve Poyraz’ın aklını çıldırdığını, bir akıl hastanesinde delire delire öleceğini. Çünkü aklını çıldırmak en çok ona yakışır. Çünkü o "Tehlikeli Oyunlar içinde kalmış Tutunamayanlar'dan bir Poyraz Karayel’’.
Haftaya görüşmek üzere, hoşça kalın.