Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Brooklyn’de bir çatı katına razıydım
Sezon: 5 Bölüm: 7

New York’ta eğlence anlayışı buysa ben gitmek istemiyorum.

Glee ilginç bir şekilde bu hafta kimse için tribute bölümü yapmadı. Beşinci sezonun başından beri bölümler hep birilerine adandı biliyorsunuz. Sezona iki kısımdan oluşan The Beatles bölümleriyle başlayıp, Cory Monteith adına yaptıkları sömürü anma bölümünden sonra yapılan Katy Perry-Lady Gaga ortak özel bölümü ve Billy Joel tribute bölümü sezona serpiştirilebilirdi. Neyse olan oldu artık. Ağzımızın tadı kaçmasın. Sonunda normal bir bölümle karşımızdaydı Glee. Bölümün kuklalar üzerine olması daha izlemeden gözlerimi devirmeme sebep olmuştu ancak Blaine’in otorite kurma isteğinin dışavurumu olması güzeldi. Blaine, Jake ve Becky’nin cezaya kalması yani bize The Breakfast Club’ı hatırlatmaları güzeldi.

Rachel, Kurt ve Santana’nın New York’ta bu kadar sıkıcı bir hayat geçirmelerini aklım almıyor. Tamam dünyadaki en büyük Rachel düşmanı olabilirim ama ben onu izlerken bile zevk alıyordum. Şimdi ise bir iki an dışında hiç mutlu olmuyorum. Hadi zaten Glee ellerinde kalan son The Unholy Trinity üyesini, Santana’yı harcamak için elinden geleni yapıyor, Kurt’e ne demeli peki? Özel hayatında Chris Colfer pek boşta galiba şu an ki bu sezon ona abanmış durumdalar. Ama üzgünüm Kurt’ün Teksaslı çiftçi tarzında konuşan yeni sürümü çok sıkıcı. Hele hele o kurduğu grup çok bet. Kesin karar verdim bet. Üstelik ısındığım bir yeni karakter olan Elliott bile onları eğlenceli yapamamışken saçlarını maviye boyatan Dani hiç olmadı. Keşke birkaç eski üye daha olsa New York’ta. Neyse bu bölüm New York ekibinin en eğlenceli şeyi, Kurt’ün sahne kıyafetiydi. Kombin tamamen eski Kurt’tü. Siyah dantel gömlek, kürk yelek ve dore pantolon...


Jake’i kafamı çevirmeden izlediysem sebebi amigo kızlardır.

Jake’teki problemi bu bölüm çözdüm ben. Mr.Schue’yu de dans ederken izleyemem ben mesela. O da dans etti ya bir ara. Koskoca adamı, yüzünde ciddi bir ifadeyle dans ederken görmek beni itti, iterdi zaten dediğim gibi. Jake de öyle ama. Yani yaşla alakası yokmuş olayın. Ben dans etmekten alınan hazzın yüze yansımasını sevmiyorum galiba. O ciddiyet bana komik geliyor. Bu bölüm performansını-şarkıyı da pek sevmediğim halde-Bree’nin sesini tam tam duyduğumuz için izleyebildim. Bree’yi bu bölümden sonra nasıl seviyorum anlatamam. Kısa süreliğine hamile olduğunu sanması, Sue tarzında bana genç Quinn Fabray’i anımsattı. Sue da bölümün talihsiziydi. Ama ilk öğretmenliğe başladığı yıllara ait flashback güzeldi.

Bölümün favori coverını vicdanım sızlayarak Rachel, Kurt, Santana, Elliott ve Dani’den Into The Groove ilan ediyorum. Vicdanım sızlıyor çünkü kırk yılda bir sesini duyduğumuz Sue da bu bölüm bir parça söyledi. Ama o da bir Vogue değildi gerçi. Yani bütün yollar Madonna!
 
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR