Sevinç?
Korku?
Hüzün?
Tehlike?
Tonuna göre değişir diyebilirsiniz ancak üç aşağı beş yukarı akla gelen tehlikedir. Meydan Larousse gibi adam denildiğinde ise akla artık Usta Psikopat Tayyar gelecek. Konu belli, Tayyar Pınar'ı ya da herhangi birini konuşturmak için gerekirse gözünün bebeğine mum da damlatır ama o lafı ağzından alır. Ömer'i bundan sonra farklı tehlikeler ve bir takım akıl oyunları bekliyor, bunun farkına ilk kim ve ne zaman varacak merakım bu noktaya doğru kaydı. Metin'in dahice mi desem, psikopatça mı desem planını yönetmen Ahmet Katıksız'ın muhteşem kurguladığı ve oya gibi işlediği flashback ile izledik. Bir yandan tecavüze bile yeltenebilen bu adamın yani bilinen adı ile Sıtkı'nın ölmesine hiç acımadım, diğer yandan Elif'in düştüğü duruma üzüldüm. Ayrıca bu sekanslarda Elif karakterinin kuru kafalı bandanası dahil olmak üzere her bir kıyafetine- aksesuarına bayıldım. Biliyorum çoğu izleyici için fazla alternatif ve şık değil Elif'in stili ancak ben kendi kullanımlarıma benzettiğim için içim ılıyor. Fakat Sıtkı’nın kurşunu yediği sahnenin genelinde garip bir rabarba vardı ve işin duygu durumuna tam giremedim, sizler de girememiş olabilirsiniz diye düşünüyorum. Arda ve Pelin'in didişmeleri, Ömer'in sakin kalmaya çalışırkenki durgunluğu filan bana geçmedi.
Gelelim Metin'in gün geçtikçe büyüyen aşkına... Nilüfer kendini paralasa da o elmasların gelmesi durumu bile hiçbir şeyi değiştirmeyecek. Bu yüzden Stajyer psikopatımız bir takım mantıklı akıl oyunlarına baş vurmaya başladı. Her stockholm sendromunun getirisi olarak da Nilüfer'in gardını çok geçmeden düşürecektir. Şimdilik didişmeleri adettendir, sizi çok germesin. Baba sevgisi ve baba olmak üzerine olan tartışmaları ise Türk dizilerinin vazgeçilmez teranelerindendir; hiç şaşırmıyorum ülkenin üçüncü sayfa gündemi de belli. Dizinin adının bir parçası olan kara para şiddetli ve hiddetli şekilde devam ederken, diğer parçası aşk Ömer'in ellerinde ve Elif'in gözlerinde yaşam bulmaya çalışıyor. İşin aslına bakarsanız herkesin aklında aynı soru; Ömer'in sevgilisi yeni öldü, Elif'in ailesi ise ne durumda, bunlar nasıl aşk yaşayacak? Bu durumda insan aşk mı düşünür? İnsanları birbirlerine bağlayan durumlar genelde zorluklarla örülüdür ve şartlar emin olun ki insanları çok farklı yerlere götürebilir. Bu yüzden kınamadan önce düşünmek lazım. Ha bir de işin reyting tarafı var, o da ayrı muhasebe. Tayyar'ın Ömer'in ailesiyle tanışmak istemesi ise planının başladığının göstergesi. Bu arada Ömer ve Elif aşkını sorgulayan bir kısım seyircinin Behlül ve Bihter’e kutsal aşk muamelesi yaptığını da unutmayalım.
Taş olsa çatlardı ya, Elif Ömer’den güç alarak dayanıyor. Ha bir de her şeye rağmen elleri ojeli, kıyafetleri püri pak.
Ömer'in bilinen adı ile alfa erkek triplerine girmesi çok tatlı oldu. Elif zaten karşı koyacak güce sahip değil, elini uzattı bıraktı kendini. Mukaddes'in uzaktan akrabası olduğunu düşündüğüm Melike Yenge ise dedikodusunun peşine anında düştü. Elif'in dünyevi dertlerle ilgili olan hesaplaşmasında konu "yaşamanın anlamı ne?" sorusuna geldi. Umudunun tükenmesi ve olanların onu yıpratması çok doğaldı, Elif, Marvel’ın en sert kadın karakterlerinden Black Widow gibi kafa göz girse gerçekten hiç inandırıcı olmazdı. Başkası olsa büyük ihtimal delirip hastanelik olmuştu. Yaprak Dökümü’nden Leyla’yı bence hatırlamışsınızdır. O yaşadıklarından sonra ne hallere gelmişti de hepimiz ne üzülmüştük. Hayat biraz böyledir işte, iniş ve çıkışlarla doludur hatta dibi gördükten sonra son nefesinle yukarı çıkmak gibidir. Boşuna demiyoruz her şeyin başı sağlık diye, gerisi bir şekilde çözülebiliyor. Hikayemize dönersek sevdiklerimizin çok önemli olduğu mesajı her sahnede buram buram var. Elif'in gözyaşları Ömer'in annesinin kucağında pek bir anlamlı hale geldi ve bölüm başından beri alamadığım duyguyu ilk defa aldım diyebilirim. Ömer'in onlara bir tepsi dolusu çayla anlamaya çalışır gözle bakışı ise pek tatlıydı.
Pelin'in saçlarını taramıyorlar mı ya da set temposu çok mu ağır geldi bilemedim ama Arda'nın karısı Çiğdem'le tartıştıkları yerde kızımız korkunç görünüyordu! Tamam polisler, çok yoğunlar filan anladık da öyle bir saç toplama öyle bir hal yok sevgili Kara Para Aşk ekibi! Çiğdem'in dişi yakarışları ise o kadar zorlama idi ki içim kıyıldı burada, altı bölümdür işin vuraya varacağı belliydi ya konular yavaşlayınca devreye bu girdi. Sonrasında ise biberli ekmek ve tuzlu yoğurt görününce iştahlar açıldı, Ömer'in annesi Elvan Hanım bu yeni durumu hiç garipsemedi. Buna ne desem şu an çok bilemiyorum sanırım anne-oğul ilişkilerinde belli bir yerden sonra böyle bir eşik var. Her şeye anlam bulabiliyorum gördüğünüz gibi ancak Bahar'ın Levent'i Elif'e iteleme fikri hala çok saçma ve yersiz. Aslı aklımdan geçeni söyledi ve rahatladı " non stop Levent Bey'i övüyorsun, altından bir şey çıkarsa şaşırmam!" Pembe ceketini sevsinler be Aslı keşke daha çok görsek seni. Kardeşler cephesinden Hüseyin Aslı'nın neredeyse tam tersi, hep destek tam destek!
Elif'in bu bölüm göz pınarları kuruyana kadar ağlayacağı kesin. Nilü'den gelen video mesajı ile Ömer'in olaya yepyeni bir ipucu getirmesi bir oldu. Yemeksepeti'nden gelmediğine emin olduğum 'Sushi Mocha' siparişi Nilüfer'in hayatını kurtarabilir miydi? Onu bilmem de Ömer ile damak tadımız aynı ben de pek sushi sevmem. Ama Ömer'in flört tarzına bayıldım şarkılı türkülü böyle bir de Metin'in Nilüfer önünden geçerken zamanının yavaşlaması güzel ayrıntıydı. Aşk ya Ömer'in ki gibi yavaş adımlarla geliyor ya da Metin'de olduğu gibi yıldırım misali kafaya düşüyor. Bir de Pelin'in bunalımlı, makarnalı kız halleri var. Arda pek bir şey demese de Pelin'e karşı dolu gibi bilemedim. Sushi ve ipucu peşinde koşan Ömer ise rahmetli nişanlısı Sibel’in annesi Fatma’nın suçlamaları ile karşı karşıya, tabii ki bundan haberi yok. Hiçbir şey göründüğü gibi değil diyoruz ya belki de bundandır sevgili seyirci. İşler adım adım sarpasararken Zerrin the Nebahat Nülü'yü bulmak için yollara düşmeye karar veriyor. Ona kalsa sıkıntı yoktu ya Mert gelip aşkından fenalaşıp olanları anlatınca kafaya bir şey küt etti.
Osman kardeş Nilüfer'in nerede olabileceğinin sinyallerini Elif ve Ömer'e verdi. Asıl soru Nilüfer bundan sonra gerçekten dönmek isteyecek mi? Gerçekten Nilüfer’I bulabilecekler mi? Yoksa kuryeci Osman kardeş’in başına da bela mı olacak bu mesele?
Stajyer psikopat olmak kolay değil. Aşık olurken bile kontrollü olacaksın.
Bölüm Nilü’yü bulabilecekler mi sorusu ile bitse de çok güvendiğim, zevklerine inandığım insanların dizi ile alakalı genel yorumunu paylaşmak istiyorum. Kara Para Aşk bu sezon başlayan en iyi işlerden biri olabilir ancak nazar mı değirdik bilmiyorum nedir iki bölümdür bir şeyler sallanıyor. Tayyar’ın aşırı psikopatlığı, Nilüfer’in bulunamamasının işi neredeyse Kızım Nerde? dizisine çevirmesi, karakterlerinin derinliklerinin yeterince verilememesi gibi durumlar söz konusu. Senaristlere ya da yönetmene akıl vermek gibi olmasın ama Muhteşem Yüzyıl’ın bu kadar sallandığı, Ankara’nın Dikmeni’nin birinciliğe oynadığı bir günde Kara Para Aşk bu kadar usta bir ekibe, yapıma ve oyunculara sahipken bu kadar sallanıyorsa bence bir düşünmek gerekli. Ömer ve Elif mıçmıç olsun onların aşklarını izleyelim demiyoruz ancak yazının başında dediğim gibi, herkesin alacak bir intikamı var. Sadece kötülerin kazandığı bir evren gözlerimizin yeterince önünde, iyilerin de biraz harekete geçmesi lazım.
Haftaya görüşmek üzere.