Ya da değil. Joffrey’nin ölmesi bir önceki bölümde sıkça etrafında döndüğümüz adaleti o an için seyircinin yani bizim gözümüzde sağlamış olabilir ama gerçek başka yerde. O da şu: Televizyon tarihinin en iyi kurulmuş ve canlandırılmış kötü karakterlerinden birini kaybettik.
(Tam burada Purple Rain’in başladığını hayal edin. Ettiniz mi? Süper.)
Ne kadar Game of Thrones karakterlerini alabildiğine gri olmalarıyla sevdiysek de her dizide olduğu gibi bu dizinin de kapkara birine, saf kötü birine, en önemlisi de nefret etmekten acayip haz aldığımız birine ihtiyacı vardı. Hoş, bu ölüm birçok taşı yerinden oynatıp karakterleri bambaşka rotalara sokacak orası belli ama Joffrey’siz bir hayat da, ölüm sahnesinin olanca tatminkârlığına rağmen, beni şimdiden sıkmaya başladı. Ben şimdi kimin heykeliyle dalga geçicem? Ben şimdi kime geldi yine tipini sevdiğim diyicem? Gece uyumadan ölüm listemi sayarken kimin ismini zikredicem? HAYATIMDAKİ BU BOŞLUĞU KİM DOLDURACAK SORARIM SİZE.
Ramsay var diyenleri duyuyorum, haklı olabilirsiniz, o A Clockwork Orange’dan fırlamış halleriyle Joffrey’nin tahtına en büyük aday. Reek’le ve babasıyla olan sahneleri de bir kadını köpeklerine yedirmesi kadar korkutucuydu mesela, Theon’un suratına Robb’un öldürülmesini haykırması gibi. Kafamda tek bir soru var konuyla ilgili: Theon’un kefaret şansı var mı? Hele bu haldeyken?
HOT DOG (HARDALLI)
Reek’in close-up’ından Tyrion’ın sosis yediği sahneye direk geçişle ilgili çok okuma yapmak istemiyorum, siz de yapmayın olur mu? En güzeli: favori bromance’imiz geri döndü! Jamie ve Tyrion’ı ilk sezondan beri bir arada göremiyorduk. Tyrion’ın yakışıklı karizmatik meşhur abisi sakat kaldı diye içten içe sevinmesi ama asla dalga geçmemesi, Jamie’nin en büyük sırrını Tyrion’a açması çok tatlıydı, Bronn’la Jamie’yi bir araya getirme fikri de. Bölümü yazan kitabın yazarı George RR Martin’e bir kez daha şapka çıkarmak lazım.
Sibel Kekilli ile Tyrion’ın ayrılığı ise gereksiz uzatılan ancak muazzam oynanan bir sahneydi, Dragonstone’daki “insanları yine yakıyoruz bakın” sahnesinin aksine. Şurası kesin: Dragonstone’da gece karanlık ve saçmalıkla dolu. Dragonstone’u hızlıca geçmeden değinilecek iki şey var: Melisandre’nin Aldous Huxley göndermesi ve Stannis’in kızında hem cenneti hem cehennemi görmemiz. Geçiyorum o zaman herkesin aklına yattıysa? Geçtim.
Bran’ı bıraktığımız yerde, ağaçlara dokunurken, kurdunun içine girerken, sağına soluna trip atarken buluyoruz, ağaca dokunup geçmişten ve muhtemelen gelecekten görüntülere nail olmak karizmatik tabii, Greenpeace’e katılmanın da son sınavı olsa gerek.
Bölümün geri kalanı ise en çok akan kısımlar, tamamıyla Kral Şehri’ndeyiz, birçok karakter de hazır oradayken George Martin fırsat bu fırsat herkesi olaya katıp mükemmel diyaloglar yazmış. Kral Şehri’nin Prenses Diana’sı dünya tatlısı Margaery’nin yemekten kalanları fakirlere vericez alın lan fakirler çıkışı, Cersei’nin hıncını Pycelle sapığından çıkarması, Oberyn’in Tywin ve Cersei ile yaptığı muhabbette soktuğu laflar ve Tywin’i ilk kez birini alttan alırken görmemiz hep takdire şayandı.
And they lived happily ever after.
Düğüne geçmeden önce iki sahneye ve bir karaktere ayrı parantez açmamız lazım: Olena Tyrell her şeyiyle muazzam, sahnelere kattığı kalitenin yanı sıra şurası gerçek: Bir karakter doğru düzgün sahnesi olmadan izleyiciye bu kadar geçirilebilirdi, daha fazla Tywin-Olenna sahnesine ihtiyacımız var. İtirazı olan?
Cersei’nin evil bitch hallerine dönüşü de gönüllere su serpti, bu Cersei’yi çok ama çok özlemiştik, yani en azından ben özlemiştim, her türlü pisliği yapmak çok yakışıyor kadına, özellikle Brienne’le sahnesinde… Brienne kılıçlarla dövüşmek konusunda uzman olabilir ama Cersei’nin laflarıyla baş edebilecek duygusal zekâdan fazlasıyla yoksun.
Brienne demişken bölümün beni en çok geren kısmı onun gibi adaletin ete kemiğe bürünmüş, hep doğrunun peşinden koşan bir karakterin Joffrey gibi bir yaratığın önünde selam durup tebrik etmesiydi, ne karaktere, ne karakterin temsil ettiği erdemlere hiç yakışmadı.
HAFIZ
Jamie’nin yine yemediği şamar kalmadı, Bronn’un dilinin kemiği yok zaten malum; bir de üstüne tıfıl Loras’tan bile tersi yiyince baya afalladı canım şövalyem. Üstüne gelmeyin daha sol eliyle yazı yazmayı, kılıç tutmayı, şarabını düşürmemeyi hatta kim bilir belki de manyak ikizinden vazgeçip Brienne’i sevmeyi öğrenecek. Hoş, tarihe gelmiş geçmiş en kötü Kral Muhafızı olarak geçmeyi garantiledi herhalde.
Düğüne geçmeden önce iki sahneye ve bir karaktere ayrı parantez açmamız lazım: Olena Tyrell her şeyiyle muazzam, sahnelere kattığı kalitenin yanı sıra şurası gerçek: Bir karakter doğru düzgün sahnesi olmadan izleyiciye bu kadar geçirilebilirdi, daha fazla Tywin-Olenna sahnesine ihtiyacımız var. İtirazı olan?
Cersei’nin evil bitch hallerine dönüşü de gönüllere su serpti, bu Cersei’yi çok ama çok özlemiştik, yani en azından ben özlemiştim, her türlü pisliği yapmak çok yakışıyor kadına, özellikle Brienne’le sahnesinde… Brienne kılıçlarla dövüşmek konusunda uzman olabilir ama Cersei’nin laflarıyla baş edebilecek duygusal zekâdan fazlasıyla yoksun.
Brienne demişken bölümün beni en çok geren kısmı onun gibi adaletin ete kemiğe bürünmüş, hep doğrunun peşinden koşan bir karakterin Joffrey gibi bir yaratığın önünde selam durup tebrik etmesiydi, ne karaktere, ne karakterin temsil ettiği erdemlere hiç yakışmadı.
HAFIZ
Jamie’nin yine yemediği şamar kalmadı, Bronn’un dilinin kemiği yok zaten malum; bir de üstüne tıfıl Loras’tan bile tersi yiyince baya afalladı canım şövalyem. Üstüne gelmeyin daha sol eliyle yazı yazmayı, kılıç tutmayı, şarabını düşürmemeyi hatta kim bilir belki de manyak ikizinden vazgeçip Brienne’i sevmeyi öğrenecek. Hoş, tarihe gelmiş geçmiş en kötü Kral Muhafızı olarak geçmeyi garantiledi herhalde.
Aslan yattığı yerden belli olur, ya da düğünde nerde durduğundan.
Gelgelelim düğüne, her şeyden önce o aslan kafası neydi yahu? Kesin Joffrey’nin fikriydi, heykeli kadar komik olmasa da. BAHAHAHAHAHAHAHAAHAHAH bak gülme tuttu gene. Cücelerin savaşı yeniden canlandırmaları da tam Joffrey hödüğüne yakışır bir davranıştı, aynı anda ortamda bulunan 5246238 farklı kişiyi irrite etmeyi başardı.
En son ise Kral Şehrindeki bütün dinamikleri tersyüz eden sahneye geldik, şarap, güvercinli pasta ve Joffrey’nin anne ve babasının kollarında can verişi. Her şeyden önce şunu söylemek lazım: Laura Palmer’ı kim öldürdü konulu bir noktaya gelmemiz iyi oldu, Joffrey’yi kaybetsek de. Bütün sezon katili bulma arayışıyla geçebilir. Sırayla adaylara bir göz atalım:
Sansa Stark: Dontos’un kenardan fırlayıp Reese Connor’a bağlaması, masa altına yuvarlanan şarap kadehini Sansa’nın uzatması, motivasyonunun da ortada olması Sansa’yı önemli adaylardan biri yapıyor. Gerçi Sansa’nın kafasının bu kadar çalışacağını da düşünmüyorum.
Tyrion Lannister: Eh, ilk akıllara gelen kişi olduğuna göre üstüne üstlük Cersei de suçu direk Tyrion’a attığına göre Game of Thrones kuralları gereği Tyrion’ın katil olma ihtimali epey düşük. Geçiniz.
Cersei Lannister: Joffrey’le ilgili hayal kırıklıkları malum olan, kraliçeliğini kaybetmesine pek üzülen, tek hareketiyle hem Joffrey’yi hem Tyrion’ı ortadan kaldıracak bir planı tertipleyecek kadar zeki olan Cersei çocuk katili olabilir mi? E-VIL BITCH! E-VIL BITCH!
Tyrellgiller: Olenna’nın Sansa’yı “Joffrey ne tür bi manyak?” diye sorguladığını hatırlıyoruz, Sansa’ya düğünden önce “Düğünde insan mı öldürülür canım ne kadar canavarca” diyişini de. Torununun Joffrey’le evlenmemesini istemiş olabilir ama kraliçe unvanını eline geçirmişken, güce bu kadar yakınken böyle bir işe kalkışmış olması küçük bir ihtimal. Keza aynı sebeplerden Margaery’nin de.
Oberyn Martell: Oberyn zehirden çok savaş alanında yekten dalacak biri gibi gözüküyor ama onun da Lannister öldürmek için bahanesi çok. Ama öldürse hepsini tek kalemde silerdi muhtemelen.
Diğerleri: Littlefinger’ın yokluğu kafa karıştırıcı, Varys’in her şeyin içinde olması da. Tywin’in olaylara tepki vermemesi, Mace Tyrell’in gereksizliği… Bir şey çıkar buralardan.
Gönül isterdi ki Joffrey hak ettiği gibi ölsün hatta bir Stark tarafından öldürülsün, ama hep bizle kalsın, en son o ölsün. Napalım kısmet değilmiş, Game of Thrones’da hiçbir şeyin kısmet olmadığı gibi. Ödüllere geçelim:
Bölümün Şanssızı: Margaery Tyrell
İlk kocasıyla eşcinsel diye sevişememişti, ikincisi de düğünde öldü, yazık kadına yahu. Gerçi Joffrey’le sevişme kısmını düşündüm de vazgeçtim. İyi yırttı.
Bölümün Kıssadan Hissesi:
EVLENMEYİN LAN DELİ MİSİNİZ?
En İyi Oyuncu:
Keşke en büyük puntolarla yazabilsem, kadın olduğu her sahneyi aydınlatıyor. Tabii ki Diana Rigg.
Gelgelelim düğüne, her şeyden önce o aslan kafası neydi yahu? Kesin Joffrey’nin fikriydi, heykeli kadar komik olmasa da. BAHAHAHAHAHAHAHAAHAHAH bak gülme tuttu gene. Cücelerin savaşı yeniden canlandırmaları da tam Joffrey hödüğüne yakışır bir davranıştı, aynı anda ortamda bulunan 5246238 farklı kişiyi irrite etmeyi başardı.
En son ise Kral Şehrindeki bütün dinamikleri tersyüz eden sahneye geldik, şarap, güvercinli pasta ve Joffrey’nin anne ve babasının kollarında can verişi. Her şeyden önce şunu söylemek lazım: Laura Palmer’ı kim öldürdü konulu bir noktaya gelmemiz iyi oldu, Joffrey’yi kaybetsek de. Bütün sezon katili bulma arayışıyla geçebilir. Sırayla adaylara bir göz atalım:
Sansa Stark: Dontos’un kenardan fırlayıp Reese Connor’a bağlaması, masa altına yuvarlanan şarap kadehini Sansa’nın uzatması, motivasyonunun da ortada olması Sansa’yı önemli adaylardan biri yapıyor. Gerçi Sansa’nın kafasının bu kadar çalışacağını da düşünmüyorum.
Tyrion Lannister: Eh, ilk akıllara gelen kişi olduğuna göre üstüne üstlük Cersei de suçu direk Tyrion’a attığına göre Game of Thrones kuralları gereği Tyrion’ın katil olma ihtimali epey düşük. Geçiniz.
Cersei Lannister: Joffrey’le ilgili hayal kırıklıkları malum olan, kraliçeliğini kaybetmesine pek üzülen, tek hareketiyle hem Joffrey’yi hem Tyrion’ı ortadan kaldıracak bir planı tertipleyecek kadar zeki olan Cersei çocuk katili olabilir mi? E-VIL BITCH! E-VIL BITCH!
Tyrellgiller: Olenna’nın Sansa’yı “Joffrey ne tür bi manyak?” diye sorguladığını hatırlıyoruz, Sansa’ya düğünden önce “Düğünde insan mı öldürülür canım ne kadar canavarca” diyişini de. Torununun Joffrey’le evlenmemesini istemiş olabilir ama kraliçe unvanını eline geçirmişken, güce bu kadar yakınken böyle bir işe kalkışmış olması küçük bir ihtimal. Keza aynı sebeplerden Margaery’nin de.
Oberyn Martell: Oberyn zehirden çok savaş alanında yekten dalacak biri gibi gözüküyor ama onun da Lannister öldürmek için bahanesi çok. Ama öldürse hepsini tek kalemde silerdi muhtemelen.
Diğerleri: Littlefinger’ın yokluğu kafa karıştırıcı, Varys’in her şeyin içinde olması da. Tywin’in olaylara tepki vermemesi, Mace Tyrell’in gereksizliği… Bir şey çıkar buralardan.
Gönül isterdi ki Joffrey hak ettiği gibi ölsün hatta bir Stark tarafından öldürülsün, ama hep bizle kalsın, en son o ölsün. Napalım kısmet değilmiş, Game of Thrones’da hiçbir şeyin kısmet olmadığı gibi. Ödüllere geçelim:
Bölümün Şanssızı: Margaery Tyrell
İlk kocasıyla eşcinsel diye sevişememişti, ikincisi de düğünde öldü, yazık kadına yahu. Gerçi Joffrey’le sevişme kısmını düşündüm de vazgeçtim. İyi yırttı.
Bölümün Kıssadan Hissesi:
EVLENMEYİN LAN DELİ MİSİNİZ?
En İyi Oyuncu:
Keşke en büyük puntolarla yazabilsem, kadın olduğu her sahneyi aydınlatıyor. Tabii ki Diana Rigg.