Shameless’ta sezonun durgun bölümlerinden birisiydi. Özellikle Frank’i neredeyse hiç görmedik ve bu durum sanki beş bölümdür yükselen aksiyonu biraz düşürdü. Elbette Jimmy’nin geri dönüşünün de bunda etkisi büyük. Ama ben tam anlamıyla bir dönüş olduğunu sanmıyorum. Sanki göstermelik, seyircinin ağzına bir parmak bal çalmak istermiş gibi oldu bu dönüş.
Jimmy’nin gelişi ve bir önceki bölümde Ian’ın bebeği alıp kendini yollara vurmasıyla bu bölüm ikisine odaklandık. Jimmy bildiğimiz gibi. Hiç değişmemiş. Bölümün hemen başında Fiona’dan sağlam bir dayak yedi. Bir yıl nerelerde olduğunu da öğrendik. Gemiye binip gittiğini hatırlıyoruz, onsan sonrası meçhule doğru yol almaydı… Öğrendik ki bayağı bir işkence görmüş. Dövmüşler, köle gibi çalıştırmışlar şans eseri de kurtulmuş işte. Ama ülkeye döner dönmez, itlik, haylazlık, kopukluk peşinde olması da garip.
Ian’ın sağlık durumu ise bir hayli ciddileşti. Mickey ve diğerleri ona ulaşmak için elinden geleni yaptı ancak başarılı olamadılar. O küçük Yvgeni ile yollara vurdu kendisini. Cebinde para yok, çocuk ağlar derken bir şekilde polis tarafından yakalandı. Artık yapılacak iş belliydi ve onu bir hastaneye götürdüler. Mickey’i gözyaşları içerisinde görmek garipti. Ben de bu satırları hastalıktan dolayı yazarken gözyaşları içerisindeyim, acaba bu bir tesadüf mü? Neyse, şaka bir yana Ian anlaşılan bir süre aramızda olmayacak. Tabii belli olmaz da ama oradan kaçma girişiminde falan bulunmazsa sezonun sonuna kadar Ian’sız geçireceğiz. (Şu son ki cümleyi yazdıktan sonra baktım da aramızdaymış, telaş yok!)
Bunun üstüne Gotham’da (Batman’in erken dönemini anlatan bir dizi) kendisini Joker’in genç hali olarak izlememiz de ayrı keyif oldu. Zira Ian’ın ne kadar psikopat bir karakter olabileceğini az çok biliyoruz. Gotham’ı izlemeyenler ve Cameron Monaghan’ın oyunculuğunu merak edenler için sezonun 16. ve 17. bölümlerine bakabileceklerini hatırlatırım.
Bölümde gözyaşı döken sadece Mickey değildi. Fiona tam da hayatını yoluna koymaya başlamış, belki de tam anlamıyla ilk defa geleceğe dair ne olacağını sorgular bir haldeyken, pervasız Jimmy’nin çıkagelmesi işleri alt üst etti. Ya da etmedi! Zira Jimmy’ye karşı bir zaafı olduğunu biliyoruz. Jenerikte boş yere poposu yok adamın. Uzun bir aradan sonra Fiona’yla Jimmy’yi yan yana görünce kaçınılmaz olarak bir sevişme olacağını anlamıştık. Fakat bu durum Fiona’nın artık evli bir kadın olarak hayatını sorgulaması açısından önemliydi. Jimmy ile tekrar bir araya geleceklerken onu durdurması, döktüğü gözyaşları ve ardından bu halde kocası Gus’ın yanına gitmesi, Fiona’dan beklenmedik hareketler. Bir yandan da Jimmy’nin kalıcı olmadığının göstergesi bence.
Debbie ise hiç çaktırmıyor ama liseye başlamış yahu! Ne zaman o kadar büyüdün sen be! Neyse ilk gün onun için zorlu geçecek gibiydi ama yakışıklı boksör bir kez daha onu kurtardı. Birkaç bölüm önce kızları ölesiye dövdüğü videosu internete düşmüş bu durum Debbie için ağır sonuçlar doğurabilir. Daha ilk günden ona diş bileyenler oldu. Bakalım Debbie kavga moduna geçecek mi? Geçerse kazanacak mı? Kazanırsa neler olacak? Bu sorular sezon içerisinde umarım yanıtlarını bulur.
Lip ise şimdilik kendi halinde, bir şey yok. Okul ve ev arasında koşturdu çocuk. Yazık yemin ederim. Geleceğin ABD Başkanı’na bu yapılır mı? Ayıptır, günahtır. Kev ve V se bu bölümde iki dakika falan göründüler herhalde. Sen neymişsin be Jimmy, adamları bölümün dışına çıkarttın resmen. V’den artistik hareketler var! Boşanacaklarmış da, ayrılacaklarmış da. Sen onu külahıma anlat. Kev’de gariban işte. Kalıplı durduğuna bakmayın, sinek ısırsa ağlar yemin ederim. Sammy ise Frank’e acayip kızgın, hatta onu ölüme terk edecek düzeyde bir kızgınlık bu. Ancak evde düzeni eline almış. Dışarıda iti var, uğursuzu var, bundan sonra evin kapıları akşam 10’da kapanacakmış. Bak sen büyük ablaya. Yemekler yapıyor, emirler yağdırıyor ama bu gidişle düzeni sağlar. Benden söylemesi..
Bol gözyaşı dolu bir bölümdü kısaca. Hala benim sezon başından beri beklediğim mahallenin değişmesi, yıkım ve bununla mücadele olayına girilmedi. Galiba rüyalar âleminde yaşıyorum. Yapacak bir şey yok, bekleyeceğiz…