Dilara ve Cihan'ın yaşanan tüm felaketlerden sonra, birbirlerine iç dünyalarını açmalarıyla, dertleşmeleriyle başladı bölüm. Cihan'ın konuşmasına Gülseren'in mezarını ziyaret etmesinden bahsederek başlamasıyla, Dilara'nın evlilik konusunda umudunu kaybetmesi bir olmuştu ki, Cihan böyle bir düşüncesinin olmadığını söyleyince içine su serpildi Dilara'nın. Ne kadar verilmesi güç bir karar olduğunu tarif etmenin mümkün olmadığı bir durumla karşı karşıyalar; zorunlu bir evlilik, evlatları uğruna. Büyük fedakarlık... Yeniden ortak bir hayata adım atacaklar. Her ikisi de yaralı, kırgın.
Dilara ve Cihan'ın evlenecekleri haberini Çağatay vasıtasıyla öğrenen Harun, geçen bölümde evine yerleşen Maide Hala'nın da Cihan nefretinin etkisiyle, Cihan'a karşı içindeki intikam fitillerini bir kez daha ateşledi. Savaş çok çetin geçecek anlaşılan! Harun'un kardeşi Hayal'in ölümünden sorumlu tuttuğu Cihan bir yana, kendisinin dahi farketmeden yıllar boyu kalbinde yeşeren aşkı, Dilara'ya olan aşkını, Maide'ye itiraf edişi ancak bu kadar içten bir şekilde yansıtılabilirdi. Maide'nin sözleriyse hala kulaklarımda; "Ben senim, sen bensin. Biz hala yeğen değiliz. Biz aynı canız, aynı kanız, aynı yüreğiz."
Harun'un Dilara'ya olan aşkı konusuna gelecek olursak, Dilara'ya karşı hislerinin olduğu aşikar öyle değil mi? Fakat Harun'un sevgi derecesini bir kefeye koymak, hesabını yapmak mümkün değil. Şahsen benim aklıma bu konuyu düşünürken ilk gelen soru “Yahu, seven adam bu kadar yaralayabilir mi karşısındakini?” oluyor. Cihan'a karşı nefretinin bir sonucu da olabilir hisleri; hırs... Meselenin her ne kadar derinine inmeye çalışsak da, işin içinden çıkmak oldukça zor. Neyse efendim, devam edelim biz iyisi.
Bölümün kilit noktalarından biri de Candan üzerine kuruluydu. Ah be Candan! 'Etme bulma dünyası' derler ya dedelerimiz, ninelerimiz hep. Candan'ın ki de o hesap işte. Farkındaydı aslında bir gün çevirdiği dolapların ortaya çıkacağından. Sadece beklediğinden/ beklediğimizden erken gelişti olaylar. Aslında ben Yıldırım'ın yine 'saflığı' tutar da göremez gerçekleri diye düşünürken, pat diye anlayıverdi. Ee, kırmızı şarap sağolsun ^^