Muhteşem Yüzyıl Kösem'de bir bölümü daha geride bıraktık. Gönül isterdi ki doya doya bölüm yorumu yapalım ama evdeki hesap çarşıya uymuyor.
Safiye Sultan karakterine çizilen imajdan memnun olsam da kızıyla bile biz'li konuşmasından ve suratına basılan retrica efektinden son derece rahatsız oldum. Bu ne soğukluk kardeşim! Tarihte bu kadın gerçekten kibirli, insanlara tepeden bakan biri olabilir. Fakat karakter yazılırken senaristlerin bunun bir dizi olduğunu unutmamaları gerek, total izleyici derin dondurucu modunda anne/babaanne figürünü kabullenmez.
Fahriye Sultan'ı oynayan Gülcan Arslan maalesef rolüne hem fiziksel hem de ruhsal olarak girememiş. Konuşurken sesi çıkmıyor ne söylediğini anlamaya çalışayım derken sahnesi bitiyor. Sahnenin birinde ise Gülcan Hanım'ın tırnaklarında 'french' vardı. Aman Allah'ım! Hadi oyuncu oynadığı dönemin farkında değil ya ekip? Bi zahmet söyleyin de tırnaklarını boyamasın, kessin hatta manikür bile yapmasın.
Derviş Paşa'nın Şahin Giray'la ittifak yaptığını hatta padişah katili olduğunu izledik. Peki şaşırdık mı? Evet! Ama neden adamın bütün sırları bir bölümde ortaya döküldü. Nasya'nın kaçma muhabbetini 5 bölüm yapan senarist bu olayı neden oldu bittiye getirdi? Merak unsuru yine sıfıra indi.
Gebe kalamayan hatun yapmışlar. Adını da Mahfiruz koymuşlar. Kronolojik olarak dizide 1604 yılına gelmek üzereyiz. Buna rağmen Ahmed'in 1604 doğumlu şehzadesi Osman hala ortada yok. Şimdiye kadar Mahfiruz'un hamile kalması gerekiyordu. Bölüm sonu Ahmed hastalandı. Yeni fragmana göre su çiçeği olmuş. Herhalde Ahmed yataktan kalkana kadar Mahfiruz Osman'ı doğurup buyurun diye hünkara sunacak. Seyirci de bu hatun ne ara hamile kaldı da şehzade doğurdu, leylek hikayesi doğruymuş hanım diyecek.
Dizinin şu an en iyi kadın oyuncusu Aslıhan Gürbüz. Ne yazık ki onun karakteri içinde tam anlamıyla olmuş diyemiyoruz. Kadın bütün bölüm boyunca sarayın altını üstüne getirip acaba bu bölüm kimin kuyusunu kazsam diye düşünüyor. Halbuki bu karakter geçmişte evlat acısı yaşamış geçen bölüm bununla ilgili vicdan muhasebesi yaptı. Bu tarz sahneler daha fazla olup iç dünyasına girilse, hem oyuncunun duygu gücü kullanılabilir hem de karakterin iyi-kötü yanları daha sağlıklı gösterilir.
Mete Horozoğlu'nun can verdiği Zülfikar Ağa şu an en boş karakterlerden biri. Adamın geçmişi, hayattaki amacı, hanedan ile bağlantısı, geleceği tamamen belirsiz. Kurgu bir karakter olduğu için tahmin yürütmek de zor. Diziden her an ayrılacakmış hissi veriyor.
Aynı şekilde Cennet Hatun'u oynayan Esra Dermancıoğlu ve Bülbül ağamız Nadir Sarıbacak da. Bunlar çok iyi oyuncular hele Nadir Sarıbacak her karaktere bürünebilen yürüyen yetenek. Ama bu karakterlerin görevleri dışında hikayeleri yok. Seyirciye de haliyle harem kısmı yavan geliyor. Senaristler doğru düzgün replik ve sahneler yazabilseler ellerinde harikalar yaratacak oyuncular mevcut. Farkındalar mı? Pek sanmıyorum..
Şahin Giray, kardeşi Mehmed gibi düz sevdiğim için dağları delerim mantığında biri değil. Hayalleri var; bunun yanında acımasız bir yanı ve sevdikleri için herşeyi yapabilecek potansiyeli. Böylesine dolu hem iyi hem kötü özellikleri barındıran bir karakterin maalesef geçmişine dair hikayesi meydanda yok. Senarist grubu size diyorum Yılmaz Şahin sen anla!
Dizide gerçekten üzüldüğüm bir karakter var ki şimdiden bu delikanlı Nasya'nın oyuncağı olmuş durumda. Evet anladınız kim olduğunu; İskender! Hayatında bir kez gördüğü ve söz verdiği bu hatuncuk için ocaktaki konumunu ve ailesini bulma hayallerini çöpe atan birine döndü. Son ana kadar Nasya'yı düşünen ve hayatını tehlikeye atarak binbir zorlukla saraydan kaçmasını sağlayan bu koca yürekli adama, bencil ve dengesiz Nasya'cık "kusura bakma canım ya seni de yordum buraya kadar ben gelmiyorum hadi kib bye" dedi. Evet zaten beş bölüm boyunca kaçmak isteyen Nasya değil seyirciydi ve başardınız da total=15..
Muhteşem ekibinin başına gelmiş en kötü şey kesinlikle senaryodur. Reytinglerdeki felaketi görmem ve nedense hiç üzülmememin sebebi senaristtir. Hayır anlamadığım Yılmaz Şahin, Muhteşem Yüzyıl'ın ilk gününden beri bu ekipte. Meral Okay hayattayken kendisi dizinin tretman yazarıydı. Meral Okay gibi bir senaristin yanında pişmiş bir isim nasıl olur da böyle avam senaryolar yazar? Meral Okay'ın vefatından sonra Muhteşem Yüzyıl'ın senaryosundaki bozulmalar çok barizdi, çok eleştirildi ama sonunu getirebildiler. Çünkü oluşturulan alt yapı inanılmaz sağlamdı. Karakterler deseniz artık ailemizin bir parçası olmuştu. Şimdi görüyoruz ki, Yılmaz Şahin bir işi sıfırdan oluşturamıyor. Bi de buna yönetmen yetersizliği eklenince ortaya muhteşem bir dünya çıkamıyor. Kimse kusura bakmasın ama Muhteşem Yüzyıl ile kıyaslamaya devam edeceğim. 139 bölüm çektiniz hiç mi bir şey öğrenmediniz?