Öncelikle şunu belirtmek isterim ki yazı inanılmaz spoiler içerecek. O yüzden diziyi henüz izlememiş ama izlemeyi düşünenler varsa sayfayı direkt kapatabilirler. “Aman ben sen nerden anlattıysan oradan başlayacağım,” diyenler olursa geniş özet aşağıda buyursunlar.
Blindspot’un birebir çevirisi yok ancak yaklaşık olarak Kör Nokta diye çevirebiliriz. 2015 Eylül’ünde başlayan dizinin öncesinde merakla beklendiğini söyleyebilirim. Şu an için durumu gayet iyi. Hatta 22 bölüm olarak planlanan sezonun iyi reytingler sonucunda kanal tarafından 23’e yükseltildiği haberi mecralarda dolaşmakta. Böyle ortadan bodoslama bir giriş yapacağım için geçtiğimiz altı bölümü özetleyip daha sonra yedinci bölüme geçeceğim.
Yer meşhur Times Meydanı. Bir polis başıboş bir çanta fark ediyor. Tak! Bomba imha uzmanları geliyor. Adım adım çantaya yaklaşırken çantada bir hareketlenme ve bumm! Güzeller güzeli kızımız Jane Doe- Taylor Shaw (Jaimie Alexander) vücudunun her yerini kaplamış dövmeleriyle çıkıyor çantadan. Hiçbir şey hatırlamıyor. Hiçbir şey bilmiyor. Hafıza tamamen gitmiş. Jane Doe, FBI’ın ona taktığı isim.
Sahne değişiyor. FBI ajanı Kurt Weller (Sullivan Stapleton) bir operasyondan helikopterle alınıp New York’a getiriliyor. Anlıyoruz ki getirilmesinin sebebi özel. Meğer Jane Doe kızımızın sırtında koca koca puntolarla bizim ajanının ismi yazıyormuş.
Ekip kuruluyor, bir yandan çantanın meydana nasıl geldiği araştırılırken, diğer yandan dövmelerin fotoğrafları çekiliyor. Bizim hanım kız daha önce vücudunda görmediği bir dövmeyi ekranda görüyor. Dövme Çince ve o da ne! Her şeyi unutmuş olan Jane, bülbül gibi şakıyor dövmeyi. Bir adres var ve o gününün tarihi. Ve asıl macera başlıyor. Başta Jane ile bağlantılı, onun kim olduğunu ortaya çıkaracak dövmeler olduğunu düşünseler de o günün sonunda keşfediliyor ki dövmelerin hepsi bir olayı işaret ediyor. Kötü olayları. Jane Doe’nun sahaya çıkmasına başta izin verilmese de bir noktadan sonra fark ediyorlar ki onsuz olmayacak. Hooop beşli bir takım haline geliyorlar. Jane, Kurt, Zapata, Reade sahada, tatliş mi tatliş Patterson da merkezde. Kahramanlarımız gün sonunda olayları engelleyebilirlerse yüzlerce insanın canını kurtarıyorlar. Şimdi bu noktada bir es verecek olursak, uzatıp sizleri sıkmak istemediğimden her bölümde peşinden koştukları olayları yazıp yanında da hikayenin asıl omurgasından bahsedeceğim.