Naraniraniranaynanaynanininay aç Zübeyir aç müziğin sesini aç tap dans yapacam. Zübeyir dur dur biraz yağmur bir de Singing in the Rain açıp dünyanın tüm gülüklerini ağzıma yapıştırıp öyle danslanacam. Elektrik direği de sağlarsak bir yerden ona tutunup dünyaya haykıracak şeylerim var. Ne demek yağmur nerde bulayım, heğh bir de elektrik direğimiz eksik falan. Herkese prodüksiyon yapıyorsunuz bana gelince mi lolo. Üzdü bil yani. Başlıktaki aşırı Bülent Ersoy’laşmayı mazur görün ama dua edin boydan şarkıyı söylemedim ya da Muazzez Abacı'dan girmedim, girsem üzüntüden kururdunuz. Dizimize dönecek olursak;
O ne kabustu be Altan. Defne sen Ömer'i ne biçim bir yere koyuyorsun kafanda, sen suya düşeceksin de Ömer koşup seni kurtarmayacak. Hahaha, yolarım ayol. Yani tam yolamam da bir yolma girişimim olur. Sır bir süre daha açıklanmayacak tamam kanırtacaklar (kabul ettirildi, ey halkım unutma bizi) ama üzerinden böyle gerilim vermeler falan, çok hoşlandığımı söyleyemeyecem. Hani kabusun amacı nedir yerleştiremedim kafama. Defne olayı açıklasa Ömer'in tepkisinin bu olacağını düşünüyor, bakığğn 435987 bölümdür o yüzden açıklamıyoruz sırrı ise dert, anlamsız. Biz o 435987 bölümün içinde gördük zaten Defne'nin neden korktuğunu. Korktuğu gibi olmayacak aslında kığzz diye bizi rahatlatıyorsanız o hepten manasız, bize net sonuçlarla gelmediğiniz müddetçe iş gereksiz gerilime girer ki, hiç sevmem. Kabus gibi kabustu ama neden gördüğümüzü anlamadığım sahnelerdi diyeyim, bağlayayım.
Bu hafta Neriman beni çok hayal kırıklığına uğrattı. Mektubu çalmasını demiyorum canım onu iyi bile yaptı diyecem tam iyi yapmadı, olayların çözülmesini geciktirdi ama Koray'a ne dedi öyle? O kadar çok üzüldüm ki ben DefÖm ayrılıp ayrılıp barıştığında bu kadar üzülmüş müydüm bilmiyorum. İnsanları bu şekilde ezebileceğini sanmak Nöro’luğuna yakışmadı. İnsanlara tepeden bakarsınız, bir çalışan olarak Mine'yi sürekli ezersiniz ki böyle şeylerden nefret etmeme rağmen kötü niyetli olduğunu düşünmediğim için çoğu zaman höeğğğyt açın sendika bayraklarını demek yerine gülükledim. Garsonluktan gelmek de kötü bir şey değil. Senin okul görmüş, elit arkadaşlar görmüş kızın kimsenin hatrını dinlemiyor ama demek ki iyi yerden gelmek her şey demek değil. İlk bölümlerde Yasemin demişti, Necmi Bey'i tavlamak için kredilerle uçak bileti alıyordunuz, anlıyoruz ki siz de zengin aileden gelmiyorsunuz. Gelinen yer önemli değil yani karakter her şeydir. Koriş ile Neriman'ı küstürmek gerekiyordu sanırım da bu şekilde küstürmek ikisinin dostluğuna yakışmadı, Nöro'ya hele hiç yakışmadı. Onur Büyüktopçu oyunculuğu da arkadaşım eee yuh. Güldürürken düşündürdüğü yetmedi, ağlatırken daha da ağlattı; valla kaç kadeh kırıldı minnoş gönlümde sayamadım. Nöro tahtanın önüne gelip tek ayak durur musun lütfen, cezalısınız matmazel siz bizim Koriş’imizi üzemezsiniz. Ortadoğu ve Balkanlar’ın en uzun flashback sahnesi ödülünü de dizimize armağan ediyorum.
Ömer, yengemin apır sapır konuşmaları işte deme, ne demeye çalışıyor bu kadın diye düşün, fazla da düşünme yazık senin de cillop gri hücrelerin yanmasın. Düşünürsen çözüm çok yakın ama bunu da bil. Arada güzel kıpslar bile yapıyor hatta "Mevki dediğin neye yarar, yakınlarına kıyak çekip güç ortaklığı kurup herkesleri ezmeye," (alkış emojisi giriniz). Necmi Bey mektubu geri vererek çok güzel yaptı, sonunda faydası olabilecek herhangi bir şey yaptı ama direkt Ömer'e vereydi bari iyiydi. Süründü mektup daldan dala, daldan dala, dal, dal, dal.
Sude'nin aniden A klasmanında olduğu iddia edilen bir derginin başına geçmesine iğrenç espri yapacam, çirkinleşecem allasen beni bir tutmayın. Buna kim inanır, Kadir İnanır ya. Tamam biliyoruz torpil her şeydir, her şeyi oldurur da. Üç yaşını bilmesek de okuldan mezun olup geldiği günler dün gibi, işe girdiği ve dehlendiği günler de çok yakın gibi geliyor, çıkartacam bir yerlerden inanır mısınız? Blog açıp onu popi de yapmış olabilir ama koskoca dergi be bu. Kıytırıktan blog popülerlikleriyle olacak iş olsa yarın hepimize bir derginin BAŞ editörlüğünü versinler BAŞ, BAŞ. Deniz'e atarı hele; uuvv korkutucu.. yürek yemiş sanki mübarek, neyine güvendin evladım. Feryal gibi bir kadın olsan bak yani işin içinde pişmiş biri, sektör tecrübesi ve başarısı olan biri, sidikçilik değil gerçekten iş yapan biri, korkma yürü yürü derdim ama Deniz seni çok pis çakar bu şekilde. Gerçekten iş yapmak için oraya oturduysan nasıl geldiğini önemsemeyip destekleyebilirim, bir şekilde sana çok üzülüyorum çünkü. İyiliğe gel Sude, ışığa gel. Yok öbürüne, yok fazla gittin o değil, sesime gel sen en iyisi. Deniz ile sevgili olacaklar derken yeşil vadi için kapışan Tellioğlu-Seferoğlu oldu bunlar. Sude'ye dizide bakıyorum bir İso kaldı resmen.
Kötü olan herkesi İso tedrisatına gönderiyorum ama bu çocuğa da yazık. İso Girişimi resmen. Kötülerinizi verin yerine daha iyi, daha minnoş, daha insancıllarını alın. Lost'ta Çinli bir amca Dharma Girişimi ile ilgili videolarda karşımıza çıkıp bilgiler veriyordu ya olur olmadık, İso Girişimi için de ben sözcü olabilirim; yani dünyaya iyilik gelecekse, herkes mutlu olacaksa niye olmasın? Olur di mi İso? Yaparsın sen bu kıyağı.