İlk bölümünden itibaren bir türlü kendilerini toparlayamayan dizi ekibi, sonunda yeni dizilerinin ilk bölümünün yayınlanacağı ve yapımcı Şenol'un düzenlediği organizasyona katılmak için yola çıkarlar. Burak, gazeteci Melodi ile daha da yakınlaşacağını düşünerek cebindeki son parayla bir limuzin kiralamıştır. Fakat limuzin ona kalmayacaktır. Ali, Osman, Serkan ve Onur da limuzindeki yerlerini almışlardır. Bölüm ekibin limuzinde geçen 'geyik muhabbetleri' ile başlıyor. Ekip, Funda, Melodi ve Hafızasını Kaybeden Kız'ı da yoldan alarak, düzenlenen yemeğe giderler.
BİR GÖNDERME ALALIM LÜTFEN
Ekip içeri girdikten sonra peşlerinden Ahmet, Cihan ve Engin'in aracı gelir. Buradan sonra dikkat etmeyenler için söylemek gerekir ki gündeme dair ince göndermeler mevcut. Ahmet kapıdan içeri gireceği sırada, kapıdaki görevliye sorar.
Ahmet: Bu nedir?
Görevli: Kırmızı halı efendim, sizler için yaptırdık.
Ahmet: Kırmızı halıyı sizden öğrenecek değiliz, Ben Cannes'da yürümüş adamım.
Bir sonraki gönderme için muhabirin Ahmet'e sorduğu soruya bakmak gerekecek.
Muhabir: Ahmet Bey 2010'lar bu gece izleyicilerle buluşuyor, neler söyleyeceksiniz?
Ahmet: Şimdi yeniden aynı ekip bir araya gelmekten çok mutluyuz, biz sette çok iyi vakit geçiriyoruz, eğleniyoruz. Ayrıca eklemek gerekirse tabi, bu bizim ustalık eserimiz oldu.
Gece, set ekibi, yapımcı ve kanal yöneticilerinin bir arada dizinin ilk bölümünü izlemesiyle devam etmektedir. Fakat dizinin ilk bölümüne Çakma Sakallı Dede olarak tanıdığımız Engin Günay dışında gülen yoktur. Herkes reklam arasından sonra güzel bölümlerin başlayacağını söyler. Salonda kimse kalmamıştır. Reklamlar bittiğinde karşılarında, Nihat Hatipoğlu'nun gece programlarına atfen Sabır Taşı adlı bir program vardır. Dizi -17 reyting almayı başararak ve ilk bölümün yarısında yayından kaldırılarak tarihe geçmiştir. Kanalın drama koordinatörünün intihar ettiği ve RTÜK'e kanalın kapatılmasıyla ilgili telefonlar geldiği haberi Burak Aksak'ın orayı terk etmesine sebep olur. Aksak bu bölümde fazla görünmedi, anlaşılan diziyi geliştirmeye vermiş kendisini.
Bundan sonrasında Onur, Ali, Serkan ve Osman ofiste oturup ne yapacaklarını konuşmaktadırlar. Borçları vardır. Damla, Osman'ı terk etmiş ve Osman evsiz kalmıştır. Ellerinde olan tek şey Şenol'un onlara düğünde çaldıkları için verdikleri paradır. Ama hiç anlaşılamayacak şekilde paralarının tamamını kazı-kazana yatırırlar. İki saat içinde bütün paralarını kaybederler. Tahmin ediyorum ki dizi başka türlü bir senaryoya sahipti fakat daha sonra değişti. Kötü de olmadı doğrusu. Şenol'un dizisinden kurtulmaları büyük bir rahatlık. Orada geçen sahneler diziye hantal bir görüntü kazandırıyordu. Fakat bir şekilde daha öncesinden aldıkları bu parayı yok etmek için eğlenceli bir yol seçmiş Burak Aksak. Her ne kadar yolları yine Şenol ile kesişecek olsa da.
Gözünü kazıdığımın dünyası.
Osman'ın gidecek yeri yoktur ve Ali'de kalma isteğini belirtir. Eve giderler, Ali'yi evsahibi beklemektedir. Üç aydır kirayı ödememiştir. Artık o da evsizdir. Hafızasını Kaybeden Kızla birlikte Serkan'ın teknesine gitmeye karar verirler. İşleri yoluna koyana kadar orada kalmayı planlamaktadırlar. Teknenin olduğu yere gittiklerinde yerinde olmadığını görürler. Engin tekneyle bir tur atayım derken, batırmayı başarmıştır. Şimdi hepsi beş parasız sokakta kalmışlardır.
ZOR 'ZAMAN'LARDAN GEÇTİĞİMİZ ŞU GÜNLERDE...
Bölüm için bundan sonra başlıyor diyebiliriz. Bu başlangıç dizinin ilerleyen bölümlerine bağlanacak bir başlangıç. Kahramanlarımız zor durumdadırlar. Onur onlara kalacak bir yer ayarlar. Bir önceki bölümde tanıştığımız Faruk'un apart otelinde kalmaya başlarlar. Faruk hatırlayacağınız gibi yolda yürürken Onur'un peşine takılır ve bir şekilde aralarına katılmayı başarır. Ama anlaşıldığı üzere Hafızasını Kaybeden Kızla bir ilgisi bulunmaktadır. Ali otelde kaldıkları gece kızın yanına gitmeye çalışır fakat beceremez. Biraz dışarı çıkar ve geri geldiğinde kızla Faruk'u konuşurken bulur. Bu duruma kızar ve kıskançlık yapar. Cihan hepsinin aksine yeni bir proje için teklif almış, televizyonda ve gazetelerde boy göstermektedir. Gevezeliğe tam gaz devam etmektedir. Hatta Ali'nin evini kiralamıştır.
Siyah giyen adamlar iş başında.
Serkan'a ise bir haber gelir. Deniz'in ameliyat olup iyileşme umudu vardır. Fakat gerekli para olmadığı için ameliyat gerçekleşemez. Serkan ve diğerleri parayı bulmak için işe koyulurlar. Banka soyma planları yapılır, vazgeçilir. Serkan elinde kalan son şey olan motorsikletini satıp, poker oynar ve orada da kaybeder. En sonunda Şenol'a gidip parayı ondan ister. Karşılığında -içinde ne yazdığını bilmediğimiz- bir sözleşmeye imza atarak parayı alır. Serkan ameliyat için Deniz'i ikna eder ve gelen ambulansla onu gönderir.
Bölüm buradan sonra final yapıyor. Merak uyandırıcı, ne olacağı hakkında hiçbir fikir yürütülemeyecek bir final. Ali, Serkan'ın dolandırıldığını anlar. Faruk ve doktor kılığındaki kişi Deniz'i büyük bir fanusun içinde deniz kızı kostümüyle tutmaktadırlar. Adını Hatırlamayan Kız, kaldıkları otelde bir kapıyı aralar ve onu şaşırtacak bir şeyle karşılaşır. Henüz ne olduğunu bilmemekteyiz. Deniz neden o haldedir? Faruk kimdir? Adını Hatırlamayan Kız'ın açtığı kapının ardında ne vardır? Serkan'ın sözleşmesi başına ne işler açacaktır? gibi sorular eşliğinde bölüm sona eriyor.
Bölüme dair söylenecekler bunlar. Genel itibariyle kendi yolunu çizmesi açısından kırılma bölümü olmuş. Kelime oyunlarının sıkça yapıldığı ve hatta kimi zaman zorlama olduğu anlar yok değil. Gereksiz bir post-yapısalcılık muhabbeti açılıp, Heidegger'in adının geçmesi ve buradan “Heidegger benimle ol” diye Sezen Aksu'nun şarkısına yapılan gönderme fazla gereksiz ama biz bunlara Leyla ile Mecnun'dan alışığız. Her şeye rağmen bu ekibin en iyi yaptığı şey birbirlerini tamamlamaları. Bu yüzden “İyi ki varsınız be!” derler birbirlerine ve bizlere de dedirtirler haliyle. Bölüme dair akılda kalıcı şeylerden birisi de, Ömer Hayyam'ın sözlerinden, Fırak İkisivri'nin bestesiyle dinlediğimiz Zaman adlı şarkıydı.
Dokuzuncu bölümü merakla ve gizemlerin aydınlığa kavuşmasını dileyerek bekleyeceğim.