Birbirleriyle ne ara birşeyler paylaştıklarını bilemediğimiz, göz açıp kapayıncaya kadar aşık olan Ayşe ve Cihan kanepe üstünde gusto yarıştırırken ‘- Sarılabilir miyim? - Ben de isterim’ diyaloğu ile gecenin en anlamsız kafasını yaşattılar. Uzun zamandır bu kadar garip bir diyalog görmemiş/ okumamıştım. Güleyim mi ağlayayım mı bilemedim. Ay hadi öyle böyle yine güldürdünüz bizi, allah da sizi güldürsün şapşikler.
Cihan, Brahms severim diyorsun ama Fransız mutfağını salyangozdan ibaret sanman seni ele veriyor. Sen ancak kenar mahalle gülü Gülseren’e layık, azıcık para görünce yontulmuş gibi yapan bir Türk erkeğisin. O yüzden geç bu ayakları, biz yemeyiz. Bölüm yüksek başladı diye düşünürken, Cihan show artarak devam etti. Kendisi şirketine helikopterle az görkemli bir giriş yaptı. Görkemli girişinin etkisini düşüren, yüzüne oturmayan ve modası 3000 yıl önce geçen sponsor gözlükleriydi. Allahım ne büyük acılar bunlar. Üstelik helikopterden inip merdivenlerden ofisine geçmesine güldüm ama binanın asansörleri bozukmuş, eh artık tabana kuvvet. Adım adım tırmandığın bu basamakları inebilirsin de bence. Ayrıca o esnada aşağıda trafiğin olmaması da gözümden kaçmadı. Görgüsüzlük yapılmak isteniyorsa yapılabilir bence, buna bir kılıf uydurmaya gerek yok. Ama nihayetinde Cihan Gürpınar bir Harun Erguvan değil; asaleten yapamadığı şeyler için illa ki bir kılıf uydurmak zorunda.
Peki Cihan show burada bitti mi? Hayıııır! Cihan Ayşe’yi romantik bir kaçamak için ‘gizli’ evine götürdü. Yalnız bu Ayşe’nin gördüğü herşeye verdiği abartılı tepkiler; ayy burası cennet gibi, ahhh ama zambaklar, aaa en sevdiğim şarap ... Neyse, bu sıkıcı çifte gereğinden fazla yer verdim. Ağzının içinde sürekli bir erik varmış gibi konuşan Ayşe ile after shave kokulu Cihan’ı bir kenara bırakıyorum. Umarım onları bir daha bıraktığım yerde bulmam ve hepimiz sonsuza dek bir çorap teki gibi unutur gideriz. (Bakın küpe teki demiyorum.)
Hazal sonunda Cansu’ya çat çat saydı döktü, umarım artık rahatlamıştır. İyice sinirlerimi bozmuştu ve artık bahsetmeyecektim ama bu bölümde nihayet tutarlı davrandı. Cansu’yu Deniz’den ayırmanın keyfini sürmek nihayet aklına geldi. İşte böyle kötülük yaptığın zaman sevineceksin, ah vah edip dövünmek yok. Artık gerçek kötülerin tarafına seni yazıyorum Hazalcım, rock’cı sevgili ve ruh hastası kanka ile de gereken tüm kötülük item’larını da tamamlamış oldun. Tebriks ☺ Rockçı sevgiline giderken de sana yardım ve yataklık eden gariban Emrah’ın yanağını öpmeye tenezzül etmeyip, kendi parmaklarını öpüp çocukcağızın yanağına koyman süperdi. Yalnız o bakıcı ile bu Emrah akraba oluyorlar, bakıcı senin tek tek fotoğraflarını da çekti. Bakalım bakıcı fırtınasında gemini hangi limana yanaştıracaksın. Hazal’ın sevgilisi Özgür’de beni rahatsız eden birşey var. Biraz sinsi gibi ama değil de gibi. Henüz bir falsosunu görmedik ama dizi evreni demiştim ya, bu evrende rockçılar ve motorcular her zaman kötüdür. O yüzden şimdilik temkinli bekliyorum. (Motorcu sevgiliye ilk sezonda bir check atmıştık hatırlarsanız.)
Dark side’a geçen bir tek Hazal değildi. Deniz de babasının tarafına geçerek ağır yükünü bir ömür taşımamayı tercih etti. Yalnız Deniz’in babası net bir adam, çok sevdim. Topal Burhan pek çok dengeyi değiştirebilir. Deniz’in yeni taşındığı mahallede gençler konsomatris lafı atınca, babası Deniz’i sağlam bir dayak ve ağır hakaretten kurtardı. Burhan’la Deniz’in yüzleşme sahnelerini çok beğendim. Deniz’i şimdiye kadar çok derinliksiz gördüğümüzü düşünüyordum, bu bölümle onun da karakterinin içine girmiş olduk. Bu olanlar Deniz için bir kırılma noktası olacak. O da zaten takımları çekti ve babasının mekanının başına geçti. Tesadüf bu ya, Cansu da o mekana arkadaşlarıyla geldi. Yalnız Burhan Cansu’yu gördüğünde bir an kızı vuracak sandım. Bir intikam varsa alınacak, Burhan halledecek, rahat olabiliriz bu konuda bence.
Biz sizi arıycaz! Bu noktada kahkahalarıma engel olmadım, olamadım. Ozan gittiği ilk iş başvurusundan boynu bükük ayrıldı. Welcome to gerçek hayat. Üniversite öğrencisisin, okulunu da dondurmuşsun, üstelik soyadın Gürpınar. Bir de mağaza müdürü olacakmışsın. Mağaza müdürü olmayı reyoncu olmak sanmıyorsan, bu cüretin için seni alkışlıyorum. Sana kim mağaza teslim etsin. Cansu’nun da dediği gibi Ozan yine abartmaların başkenti. En son işe girememesini babasının engellediğini düşündüğü komplo teorisiyle zirveye oturdu. Ay bu çocuk da hastanede karışmış olmasın? Bi baktırsanız mı Dilaracım?
Keriman’ım, sonunda sahalara döndün. Bir kaç bölümdür çok sönük kalmıştın. Sanıyorum ki yalı seni bozuyor, Dilara’nın göz hapsi altında kendini kısıtlıyorsun. Ticari zekan (ki Keriman’ın sadece ticari değil, her türlü zekasının maşallahı var) Özkan ve Ozan’ı win-win konsorsiyumuna ikna edecek kadar üstün. Kadın ayak üstü şirket kurdu; Özkan sinek avlayan atölyesine Ozan’ı işe alıp tüm zengin arkadaşlarını atölyeye çekecek. Her gelen arabadan Özkan’a iş; Ozan’a komisyon verilecek. Üstelik herkesin mutlu olduğu bir senaryo. İş kadını olsaydı, çok sağlam sözleşme kurardı.
Gelelim Harun ve Dilara’ya ☺ Harun çok kısa sürede huzursuzlanmaya başladı. Demir’in (artık Alaz mı demeliyiz) kendi yanında büyümemesi bir yana, Cihan’la büyümesi doğal olarak sinir bozucu. Mahide hala da verdi zehri Harun’a. ‘Ya Cihan Demir’e alışırsa; ya vermek istemezse’... Olayların kendi istediği tava gelmesi için nasıl da sinsice doğru zamanın gelmesini bekledi. Ve hala onun asıl planını bilmiyoruz. Tek bir fikir.. bir insanın aklına tek bir fikir ekersiniz ve zaferinizi beklemeye başlayabilirsiniz. Mahide hala da, kendi zaferi için etrafındaki herkesi bir satranç tahtasının başındaki oyuncu gibi tek tek pozisyonluyor. Biz de şu anda tahtanın üstündeyiz, onun planından haberimiz olmadan karakterlerin oradan oraya savrulmasını izlemekle yetiniyoruz. Finalde şah-mat’ı görmeden de emin olamayacağız. Tüm piyonlar pozisyonlanıyor yavaş yavaş; Candan, Ozan, Çağatay, bakıcı kız Sevim, hatta Harun. Hatta belki evdeki yeni hizmetçi bile, kimbilir. Bu denklemi değiştirebilecek bir tek Ayşe var. Ayşe- Cihan ilişkisi ne zaman açığa çıkarsa taşların hepsi yerinden oynayabilir. Tabii o zamana kadar oyun kurulmazsa. Ki kurulmaya Candan-Ozan ile başladı gibi.
Zavallım Dilara da, Cihan’a nasıl söyleyeceğinin derdinde. Ayşe’den haberi olsa bir dakika durmaz. Cihan, evlenerek Dilara’nın onurunu kurtardım derken, Dilara’yı aldatınca onurunu ne yapmış oluyorsun tam olarak? Dilara herşeyi öğrenene kadar sinir ola ola izlemeye devam edeceğiz. Ancak, öğrendiğinde tüm bu dinlemek zorunda kaldığı(mız) hakaretleri tek tek Cihan’ın boğazına dizmesini bekliyorum. Yüreğimizi ancak sen soğutursun Dilara.