Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Aşkın binlerce rengi, renklerin binlerce tonu
Sezon: 1 Bölüm: 2

Tıpkı başındaki yazma gibi masmavi bulutlarda geziniyor Hicran.

Bana Artık Hicran De, yine bir yandan mendille gözyaşı sildirecek bir yandan da romantik komedi sahneleriyle gülmekten karnımıza ağrılar girecek bir bölümle karşımıza çıktı bu hafta.

Geçen bölüm en son balkonda Murat ve Sinan’ın Hicran’ın kız olduğunu anlamasında kalmıştık. Tabii bunlar böyle güzel bir kız görünce karşılarında ikisi de kitlendi. Ama Sait Usta “Baskın basanındır,” der gibi girdi ortama ve eğer Hicran toparlamasaydı muhtemelen ikisi de balkondan aşağıyı boylayacaktı. Sait Usta’nın rahat tavrını şimdiden çok sevdim.

Önceki yazımda Hicran’ın babasıyla olan ilişkisine değinmiştim ufaktan. Müsaade ederseniz bu hafta o babaya kocaman bir alkış istiyorum. Tabii babasıyla konuşma cesaretini gösteren Hicran’a da… Çoğu kız o dönemlerde (1997) değil babasıyla böyle bir konuyu konuşmak, babasının sorusuna bile kafa işaretiyle cevap verirdi. “Ben evlenmek istemiyorum baba,” diyen Hicran’ın gözlerindeki o hüznü, umudu kelimelerle tarif edemiyorum. Ama içimden bir tek şunu geçirdim “Eğer bu kadar yalvarmaya yine o kızı verirse hiç sevmiyormuş kızını,” dedim. Bir yandan da “Lütfen öyle olmasın, lütfen Sait usta Hicran’ı o kamyoncuya vermesin,” diye dua ettim. Hicran, Dilber’in bütün ısrarlarına rağmen kaçmayıp babasıyla konuşmayı tercih edince, inşallah kaçmadığına değer diye endişe ettim ama şükür ki endişelerim yersiz çıktı. Sait Usta, kamyoncu Nazif’e “Ben kızımı uzaklara göndermek istemiyorum,” dedi ya o an içime sular serpildi. Derin bir oh çektim!

Baba benim senden öğreneceğim daha çok şey var. Binlerce rengin binlerce tonu var…

Murat’ın Lale’nin boyunduruğu altında gittiği gece kulübüne Sinan da gelince şımarık nişanlısı Lale hanımefendi kıskandılar. Çünkü o kendinden rol çalınmasından hiç hoşlanmaz. Orada biri dikkat çekecekse o Lale olmalı. Sinan asla olmamalı. Bir de Sinan bunun üstüne hem kapıda hem içeride şov yapınca Lale sinirden resmen kendini yedi. Sinan kapıda şiddet gören gül satan çocuğa yardım etmeye çalışınca kulübün korumasıyla arasında “ufak” bir sürtüşme yaşandı. Bıraksak Sinan hepsini darma duman ederdi deee…

Şaroş muyum ben? Şaroş mu diyorsun bana? Asıl sen şarossun be!

Hicran, henüz fark etmese de içten içe Murat’a olan hayranlığını yaşıyordu. Aslında o da Murat gibi birbirlerini ilk gördükleri anda anlamıştı bir şeylerin olacağını. Ama bunu henüz kendine bile itiraf edemedi. Babası tarafından kamyoncu Nazif’e verilmeyince keyifli keyifli yalıya çalışmaya gitti. Orada Sinan’la karşılaşınca ufak tatlı bir atışma yaşadılar. Sinan’ın Hicran’a olan tavrı bir erkek gibi ama Hicran da buna çanak tutarcasına devamlı “oğlum” diyor. Aralarındaki sürtüşme Sinan’da ne zaman aşka dönüşecek merak içerisindeyim.

Böyle bir güzelliğe oğlum diye hitap etmek ayıptır ama Sinan’ım.

Hicran çaktırmıyor ama Murat’ın bakışlarının gayet farkında.

İş çıkışında arabası bozulan Hicran ve tekme yöntemiyle arabayı tamir eden Sinan adlı çalışmam

Murat, önceki gece çıkan rezaletten dolayı nişanlısından pardon düzeltiyorum sahibinden uzaklaştırma cezası aldı. Lale hanım telefonlara çıkmayarak Murat’a ceza vermeye çalıştı. Tabi bu ceza herkese sökmez. Hele de terkedilme korkun varsa hemencecik açıverirsin o telefonu işte. O sırada Murat’ın annesi Lale ile Murat’ı yemeğe çağırmıştı, aslında Murat özür dilemek için falan değil sadece “Akşama anneme gidelim mi?” demek için arıyordu. Murat güç ve paranın peşinde bir adam, öyle olmasaydı Lale’yi sevmediği gözünden bile anlaşılırken hala onun yanında kalmazdı. Lale hanımefendiler o gece babasının evinde yemek yemeyi uygun gördükleri için Murat’ın annesine gitme planı iptal oldu hemen. Bu arada nedenini anlamadım ama Murat’ın babası da annesini aldatıyor, orası da ayrı bir hikâye yani. Akşama Recai Kutlu’nun evinde yenilen yemek sonrası her şey sütliman oldu. Murat sahibinin yanına geri döndü ve konu kapandı. “Aslında bu akşam annem çağırmıştı, ona gidelim mi demek için aradım seni,” deyince Murat, Lale de “O zaman yarın akşam bize davet edelim,” dedi. İyi de kadın seni evinde ağırlamak istiyor Lale’ciğim. Senin evini ne yapsın?

Önceki gün arabası Sinan tarafından tekme yöntemiyle tamir edilmiş olsa da o gün yarı yolda bıraktı Hicran’ı. Bir an başına kötü bir şey gelecek diye çok korktum ama Nazif yetişti. O korkunun üzerine Nazif de başka yoldan götürünce iyice panikledi Hicran. Ufak bir kaza atlattı. Nazif, Hicran’a vurulmuş belli ki. “Amasya da oturmam dersen bu mahalleden ev tutarız,” dedi ama Hicran “Ondan değil, ben evlenmek istemiyorum,” deyince hayaller suya düştü.

Murat’ın 26 yıl önce ölmüş bir ablası ya da kardeşi varmış bunu da öğrendik bu bölüm. Oralar çok karışık olduğu için hiç kurcalamak istemiyorum şimdilik. Ama ileride oradan da bir şeyler çıkacağını düşünüyorum. Akşam olup da Lale’nin evine gidilince Lale’ye ve Murat’a neden hediye alındığına dair bir fikrim yok. Nişan hediyesi desem değil, ne olduğunu çözemedim pek. Ama Lale Hanım bunu hiç beğenmediğini suratındaki sahte gülümsemesiyle gözümüze soktu resmen. Zaten misafirleri gidince de hemen hizmetçiye verdi kolyeyi bu kadar olmaz. Hizmetçi de ayrı bir olay, Murat’ın annesinin aldığı kolyeyi evde çalışırken takıp resmen Lale’yi ateşe attı.

Kadın sana onu Murat’a gösteresin diye mi verdi Demet, hı?

Kolye krizi geçtikten sonra elinde pastayla Hicran’ı ziyarete gelen Murat, dayanamayıp Hicran’ın yanına tırmandı. Aşk adamı böyle iskeleye bile tırmandırır işte.

Siz bir iskelede bu kadar güzel iki insanı yan yana gördünüz mü hiç?

Ve her hikâyede bir kötü kadın vardır. Ayrıca sensin “kalfa bey” Lale!

Yalıdan ayrılıp yeni kurulacak balık çiftliğinin yerini görmeye giden Murat ve Lale, Murat’ın telefonunu yalıda unutmasıyla ufak çaplı bir kıskançlık krizi yaşadılar. Lale telefonu elli kere çaldırırken Hicran’da iskeleden düşüp ayağını yaraladı. Tam telefonu kapattı derken bu kez de Murat araç telefonundan aradı kendi telefonunu. Telefonununyalıda olduğunu, kendisinin de düştüğünü söyleyince telefon alma bahanesiyle Hicran’ı kurtarmaya gitti Murat.

Merak etme Hicran’ım iyileşeceksin… Murat’ın kollarında emanettesin.

Bölümün bir kısmında günümüz sahnesinden bir bölüm gördük. Arabanın patlama sahnesini. Gerçekten patlar mı, ne olur bilemiyorum ama bir an önce günümüz sahnelerini de izlemek istiyorum.

Çok güzel bir bölümle daha bu haftaya veda etti Bana Artık Hicran De. Haftaya görüşmek üzere, sevgiler.
 
 
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR