Geçen hafta İsmail vakası üzerinden Yılmaz ve Servet’i bir meselelerini daha tatlıya bağlamış, Kemal ve Saadet’i bir şekilde sonunda birbirini bulmuş bırakmıştık. Sevda ise iki erkek arasında bocalamaya devam ediyordu.
Bölüme güzel bir kahvaltı sofrası ile başladık derken kapıyı gazeteciler basmıştı. İmdada güneş gözlüklü artistimiz Yılmaz yetişti tabii. Sevda ve Tibet sonunda gazetelere de düşmüştü. Muzaffer Amca biz rezil olmadık, olanlar düşünsün derken Lale Hanım çoktan bunun derdine düşmüştü. Servet ise suçluyu Sevda ilan etmişti.
Bunun üstüne Tibet ile Sevda büyük bir kavga etti. Tibet eski zengin hayatını özlüyordu, Sevda ise içten içe Bedir’den ve Lale Hanım'ın onu bu duruma düşürmesinden dolayı çok pişmandı. En baştaki zengin olma hedefini unutmuş gibiydi ya da Bedir’in de zengin olduğunun ortaya çıkmasıyla hem aşkı hem de parayı elinden kaçırmanın hüsranı içini pare pare ediyordu. Vah vah vah…
Muzaffer Amca, Yılmaz ve İsmail parkta ilişkiler üzerine fikir yürütedursun, Servet ve Saadet de bir müşterileri sebebiyle ters düştüler. Saadet "sen kovamazsın, ben istifa ediyorum," mottosuyla çekti gitti dükkandan. Servet ikinci öfke patlamasının da sonucunu kötü almıştı. Çok bağırıyorsun Servet, beni çok yordun resmen.
Yılmaz ve Nuri kendine iş edindi ve internetten Muzaffer Amca'ya bir profil oluşturdular. İsmail’in deyimiyle Muzaffer Amca'nın içi geçmişti, ona bir yaşam doktoru lazımdı. Nuri ve Yılmaz da bu profili hazırlayarak ona bir nevi yaşam doktorluğu yapıyorlardı. Değer verdiğiniz üç şeye yazdıkları servet, saadet, sevda cevabı profili doldururlarkenki komedinin doruk noktasıydı.
Fragmanlarda gördüğümüz Sevda-Bedir yakınlaşmasını sonunda izledik fakat beklentiler olmadı ve öpüşme gerçekleşmedi. Saadet ise çıkar çıkmaz iş buldu da Saadet’in bulduğu işin hayırlı olması beklenemezdi tabii. "Sizi memnun ederim," diye de atlayınca bizim saftirik, işyeri sahibi de fıs fıs İsmail gibi bir tip çıkınca muhabbetler saçma sapan bir yöne doğru gitmeye başladı. Fıs fıs Sezgin, Saadet’in bütün saflığını kendine sinyal olarak alıyordu.
Sonunda Yılmaz ve Servet’in bebeğinin cinsiyeti belli olacaktı ki biz onu Servet’in öğrenmeyelim kaprisi sayesinde bayağı bayağı zahmetli şekilde öğrenemedik, evet bildiğiniz öğrenemedik. Bu öğrenememe sürecini eğlenceli hale getiren Yılmaz’a da teşekkürü bir borç bilirim. Servet bu bölüm tek başına gerçekten çekilmezdi bence.
Nerde dert var, orada beliren Bedirman’i Kader diye birisi arıyordu. Tesadüf eseri de Nuri internette tanıştığı Nazlı’sını bekliyordu. Nazlı, Nuri’nin beklediği gibi biri çıkmadı ama buradaki tepkiler açıkçası bana sinir bozucu geldi. Muzaffer Amca için doldurdukları profile gelen kişi ile ilgili muhabbet de rahatsız ediciydi zaten.
Bedir’in kan davası meselesi Kader’le çözüm bulmuştu. Kan davası iki aşiretin çocuklarının evlenmesi ile son bulacaktı. Kader’in tek derdi erkek kardeşiydi, ona bir şey olsun istemiyordu. Kader, Gonca Vuslateri’nin oyunculuğuyla derdini çok da güzel anlatmıştı.
Saadet başına geleceklerden habersiz yeni işiyle havasını atsın, iş arkadaşlarının kendisiyle dalga geçmesine aldırmayadursun, Sevda Kader’le tanıştı. Hani kadınlar hisseder durumu vardır ya, Sevda da Kader de ilk karşılaşmalarında bir şeyler olduğunu çaktı tabii. Artık Kader’le Bedir amcaları tarafından göz hapsindeydi, o düğün olacaktı. Sevda bir yandan da Tibet’sel dertleriyle uğraşmaya devam ediyordu, bu defa da ayrılık oyunu oynayacaklardı.
Muzaffer Amca'ya birini bulma seferberliği tam gaz devam ediyordu. Nuri ile Yılmaz seçenekleri değerlendirip sonunda birini buldular ve buluşmak için zemin hazırladılar. Muzaffer Amca da bu arada yalnızlığını iyice kafaya takıp içleniyordu. Tabii ki beklenen gerçekleşti ve kadın internet dolandırıcılarından biri çıktı. Muzaffer Amca o kadar hevesliydi ki profilindeki şair ruhlu lakabını bile kabul etmişti. Dolandırıcı İfakat iddialıydı, Muzaffer Amca'yı bir haftada yolunmuş tavuğa çevirecekti.
Sevda, Bedir ile Kader’i ani bir şekilde öğrendi. Servet’e düğünlerini yapması için gelen Bedir ve Kader’le aşk üçgenimiz dörtgene evrildi sonunda. Aynı anda fıs fıs Sezgin, Saadet’e gerçek amacını yansıtmaya başlamıştı. Saadet de az çok bir şeyler anlıyordu ama iyi niyetinden herhalde konduramıyordu. İş fiziksel müdahaleye geçince Saadet’in gözler açıldı tabii. Bir başka fiziksel müdahaleyi de dolandırıcı İfakat Hanım gerçekleştiriyordu neredeyse. Baba-kız aynı anda tacize uğramak tam da bizimkilerin başına gelebilecek bir şeydi zaten.
Bedir gerçekleri Sevda’ya anlattı ama Sevda durumun vehametinden, çektiği acıdan anlayamıyordu Bedir’in durumunu. Konuşmalarını tabii ki (!) Kader duymuştu.
Ve sonunda olan oldu, Saadet bir kez daha saflığının cezasını çekiyordu. Fıs fıs Sezgin kafasına şarap şişesini yedi. Adamın öldüğünü falan sanmıyorum lakin Saadet’i sıkıntılı günler bekliyor. Kemal bir yandan, Servet diğer yandan başının etini yiyecek yine.
Bölümün tatlılıkları: Servet’in bütün gerginliklerine rağmen her daim yüzü gülen, güldüren Yılmaz, her bölüm olduğu gibi İsmail-Muzaffer Amca atışmaları, yeni giren Kader’in içinde bulunduğu durum karşısında kararlı ve net duruşu (Gonca Vuslateri hiç sırıtmamış rolde).
Haftaya kadar “Ne olacak bu Saadet’in hali?” sorusuyla başbaşa kaldık. Adamı öldürüp olayı drama sürükleyeceklerini düşünmüyorum ben ama tabii bekleyip göreceğiz.
Sonuna kadar okuduğunuz için teşekkürler, sevgiler…