Flaş... Flaş... Flaş...
Araya bayram da girse, kaldığımız yerden devam! Sahi nerede kalmıştık?
Alara uçarak okula iniyor... Hadi orasI tamam.
Uzay onu o mesafeden nasıl tanıyor? Gerçi Uzay zehir; geçen hafta da resimde gördüğü çantadan işkillenmişti.
Alara pek güzel ama pek sersem... Aslına bakarsanız, Aslı’nın yanında güzel de değil bence...
Pek yapma duruyor. Ama Aslı’mız öyle mi; hem güzel, hem tatlı.
Alara’nın muazzam annesi, sizin gibilerden kaldı mı kuzum tedavülde? Cidden?
Pespembe giyinmiş bir adama (bknz: Cavit Bey) "Azıcık makul ol,” diyen Yıldız, pek upbeat girdi olaya.
Yükseldi. Çok şükür… Bin şükür. Sen de hoşgeldin Yıldız! Bölüm 5, ve Yıldız aramızda!
Bu dizide akıllı insan yok onu anladım, tamam. Su mesela "Ben sana bir sır verdim, mık mık mık"...
Babasına hesap sormaya gidip, kuzu kuzu dinliyor... Kazık kadar olmuş, doğru ve yanlışı ayırt edemiyor. Adam koca servetin altından girmiş üstünden çıkmış, kalmışlar donsuz, kızına ettiği lafa gel, “Faryalı salak kızım, o oteli benden başka kimse işletemez.”
Yahu desene babana “Babacım otur köşene, gölge etme…”
Bir an için Faryalı Yıldız’ı da alıp sayfiye metresinin bir türlü gidemediği Yunanistan’a kaçacak sandım ama nerede...
Hayaller Yunanistan gerçekler Aspat!
Yıldız sonunda bir hareketlendi! Bağırmalar falan bir ateşli.. El belde! Gözlerini süze süze… Ama Yıldız kadınlığımdan utanıyorum sana baktıkça. Kocanın yemediği herze kalmamış, bir şey olmamış gibi geziyorsun ortalıkta! Allasen bir uyan, bir silkelen, kendine gel artık hadi ne olur! Eziksin Yıldız. Saçımı başımı yolucam, ezik olma! Eğmişsin boynunu önüne; neredeyse kocasından özür dileyecek. Yahu bu adam senin hayır işlerinin üzerinden vergi kaçırmadı mı? Delirdin mi? Aklın başında mı değil? Şule’ye bak bir de, erkeki için hüngür şakır ağlıyo, kıskanıyorum diye yırtınıyor..
Geldik Alara’ya... Paracıklar gitti. Cüzdan maşallah dünya bankası... TL / Euro / Dolar .. Babası her şeyini aldı elinden. O da kuşum bu yaşında dolmuşlar, minibüsler. Fakat mavi dantel elbisesiyle temizlik yapmaya çalışması dillere destandı!
Şimdi ne olacak bakalım… Ben size söyleyeyim ne olacak, Alara-Ateş aşkı azıcık sürer, ardından tuz buz olur! Alara'nın parasızlığa tahammül edebileceğini sanmıyorum. Ay etmesin zaten ne olur, seyirci Ateş’i Aslı’yla görmek ister. Beklemedeyiz! Az kaldı hissediyorum!
En şahanesini en sona bıraktım! Aslı muazzamsın! Bir kere dizideki tek aklı selim sahibi insan sensin! Ateş’le keçi de sağdınız tamamsınız, oldu bu iş, ben diyim!
Ateş biraz yarım akıllı ama o da sonunda anlayacak hanyayı Konya’yı. İşte o zamanlarda Uzay el atar duruma. Uzay kötülükte Şerafettin’i geçmiş zaten! Dipnot: İngilizce konuşamıyor, ne olur konuşmasın. ‘Svit hört’ ne Allah aşkına?! (Jesus !!!) Uzay bir git! Sen bir ömür Alara gibi kızların "Ay Uzay’ı arıyım da gelsin alsın beni buradan" kartı olacaksın! Yani mahkumsun buna. Fakat sonunda ilan-ı aşk etti Alara’ya. Adam korkusuz, adam cevval. Bu bölümde farkettik ki, Alara da Uzay’a boş değil. Rana ile Uzay beraber dediklerinde nasıl da kendinden geçti? Hoop, heey Alara’ya bak sen! Tam bir 15 yaşında genç kız sendromu; Alara muhtemelen ilkokul 1’den beri Uzay’la arkadaş. Uzay ona hep yanık. Uzay deli. Uzay dolu. Alara Uzay’ın zaafının gayet farkında. Ama biz arkadaşız ayaklarında... Öbür tarafta Ateş var! Ateş cool. Ateş artist. Ateş ateşli. Bir de Alara’nın peşinde manyaklar gibi cirit atmıyor, cazip yani Ateş. Yoksa Alara’nın tam da dengi Uzay. Olur o iş. Beraber frappucino içip, lahmacun yiyenlerle alay ederler (kimse bakmıyorken de lahmacunu götürürler o ayrı).
Rana, Gözde’nin yerini doldurabilir türden! Cenk’in göğsüne parmak vurduğu sahne için kelimelerim yok?! Oldu o değil mi cidden? Cenk’in Su takıntısını çözemedim henüz. Bir rahatsızlık var o çocukta ama dile getiremiyorum.
Su’dan inciler: Her şeyi kabul edermiş, ama kendisine yalan söyleyen birini asla! E baban ne olacak kuzum? Baban yalanlardan kitap çıkaracak. Onu ne yapsak?