DNA testlerinde Ada’nın Reyha Arsen’in de kızı olmadığı ortaya çıkarsa peki?
Şimdi Ada’nın öbür tarafına gelirsek; Ada marjinal olması gereken bir karakterken sanki çok normal bir karakter olmuş gibi. Allahtan böyle oldu çünkü tamamen Ada’cı olmayacağımı bilsem de, Mira ile paslaşmalarında arada kalırım sanıyordum; ama Ada böyle olunca hiç kafam karışmayacak. Kafa temiz hep Mira. Bir kere Ada hiç dans edemiyor. Zaten annesine ilk kez yaşıtlarıyla vakit geçirdiğini söyleyince Londra’da geçen koca bir ömrü yediğini ve hiç gece dışarı çıkmadığını anladık. Reyhan Arsen ile hiçbir şeyi bilmeden yaptığı kavgada "Ben ağzımın payını aldım," dedi ama esas ağzının payını Mira&Yaman ikilisinden Masum Değiliz coverını dinlese alacaktı. O yersiz özgüveni birden yıkılıverirdi. Bence sinsi sinsi Yaman’a taktı kafayı ama şu an için hala Orkun ile olacak gibi. Bilemiyorum, genç popülasyonu ağır basan bir dizi. Her türlü kombinasyon olabilir, olmalı da. Tadı başka nasıl çıkacak yoksa? Ayrılıp barışmalar, ihanetler olmadan olmaz. Ada’yı desteklediğim tek konu Asım Şekip Kaya olayı. Ve itiraf edeyim Serezler’de, iki ablasıyla oturdukları sahnede, saçları toplu bayağı hoştu Ada. Çoluk çocuğa karışmış bir Ferhunde olan Sude, ‘dinç’ kelimesini duyunca bile aklına seks gelen Asım Şekip Kaya’yı doldurup doldurup kızı ağlattı. Ben Sude’yi çok seviyorum ama bazen çok kötü oluyor kabul etmeliyim. Asım Şekip Kaya, kızına böyle yapadursun; asaletin Yunan heykellerinde beden bulmuş halleri olan Ender-Sedef kardeşler, yaralı yarı kardeşlerini bağırlarına bastılar. Size de bu yakışırdı, çok destekliyorum. Sedef’in, "Ender anneme, ben ise babama benziyorum," demeleri ve Asım Şekip Kaya, Ada’yı ağlattığında ona "Babam her ağlattığında bir yerlere çekip gideceksen.." demesi çok acıklıydı. Ne olursa olsun her durumda doğru yerde duruyor Sedef. Gerçek anlamda doğru ama. Kimsenin hayatına karıştığı, kınadığı yok, kendi yolunda. Ender desen Ada’ya bir anne gibiydi adeta. Sude, DNA testini değiştirmeyi planlıyordu büyük ihtimalle ama şu an onlar testten vazgeçildiğini düşünüyor. Ancak Mert bütün zekasıyla olayı çözecek umarım. Bu arada Sila ve Ada’nın neden kardeş olmadığına gelirsek, bunu Ada’nın boş kağıda imza atmasıyla kanıtlarım. Tam da Ender’in dediği gibi ‘Küstah’ Reyhan Arsen’in kızı ve seksten daha çok kötülükten orgazm olan Asım Şekip Kaya’nın kızı asla boş kağıda imza atmazdı. Ancak iyilik gösterişçisi Selim bunu yapardı. Yani Ender kıskanmakta haklı. Ada, Reyhan Arsen ile Selim’in kızı.
Orkun: Ben o seksi dansları beni tokatla diye yapmadım. Dans pistinde bir kalas olduğundan anlamalıydım öküz olduğunu.
Kötü tohumlar, kötü tohum olmadan önce günah keçisidirler aslında. Orkunstar da böyle böyle öğreniyor işte kötü tohum olmayı. Kabak yine neredeyse onun başına patladı sayılır. Üstelik bu sefer gerçekten hiçbir şey yapmamıştı. Önce Sedefler’in kafeye Ada’yı bilerek getirdiği sanıldı, Sude ve Beren tepesine bindiler. (Beren yine harikaydı, kötü ve fantastik olmayı damıtmış. "Orkun annemin kalbindeki tahtından düştü," falan dedi. Hastanız Beren, tam gaz devam.) Asım Şekip Kaya, Ender, Sude, Sedef ve Orkun’un ‘En Tepedekiler’ olarak bundan sonra ne olacağını konuştukları sahnede, Orkun, Ada gerçeğini yalandan bilmediğini söylerken, haber kaynağı Sude’ye orti bakışı attı ya çok hoştu. Küçük bir husumet girdi aralarına ama haftaya atlatırlar umarım. Sedef de kıyamam, orada Orkun’u savundu. Neyse Asım Şekip Kaya’nın azarlarına doğal olarak katlanamayan Orkunstar masaya yumruğunu vurdu ve entrikanın göbeğinden Yaman’a ve maketine tosladı. Orada yine bir testosteron boşalması yaşandı ama hemen kapandı şükür. Ben artık şiddet görmek istemiyorum. Birbirinizi sevmeyin ama dayak yok, okey? Şiddetin her türlüsüne karşıyım ama artık sembolik bir hale geldiği için 'Orkun’a Şiddete Son' derneğinin açılması gerektiğini düşünmekteyim. Ada da vurdu mesela? Saçlarını yola yola açılan alnında mı yazıyor ya, ‘Vurun Kahpeye’ diye? Neyse ama bu bölüm Orkun, Müge Anlı tadında Ada’yı, ablasına kavuşturdu. Çok da güzel oldu! Karşısında bir put gibi duran Ada’ya rağmen yine danslı ortamların kralıydı. (Mira ile dirty dancing yapsalar sonu kanlı biter, hatta kanal kapanır herhalde.)
Kenan, Mira’nın Masum Değiliz coverını ilanı aşkı sandı galiba. Dinlerken yüzündeki ifadeyi gördünüz değil mi?
Yaman, Skarsgård Ailesi'nin Türkiye’deki ‘Kayıp’ çocukları Kadir’in peşinde olduğunu bilmeden Tan’ın yattığı hastaneye girmeye çalışadursun; Kenan, Sedef’in kafesinden Sude’nin elini kirletmemek için kullanıp atacağı yeni poşet eldiveni Ayşe yüzünden kovulunca, Fake Selim’in Hayatını Kurtarma Operasyonu ile tekrar yükselişe geçecek belli oldu. Ben de Selim’in mahkeme çıkışı yaşadığı o tehdit nedendi diyordum. Çünkü hiç sevmem öyle at hırsızı kılıklı heriflerin bir iki bölüm bile olsa böyle bir sürü güzel konunun olduğu dizilerde ortaya çıkmasını. Sevmiyorum şu mafya olaylarını yani. O at hırsızları değil ama Giray ve akıl sağlığı yerinde olmayan kankasının tezgahıyla, Kenan yerini sağlamlaştırdı. O olay olunca ilk önce yine Koperler ve yine kahramanlık dıye düşündüm ama işin aslı saf kötülükmüş. Bu arada ben bu bölüm Kenan’ı sevdim. Bu olay yüzünden değil ama o gereksiz aşırı asılgan hali geçince fena gelmedi bana. Saf kötü diyemeyeceğim ama saf eğlence peşinde olarak tanımlayabileceğim Hale de bu bölüm döktürdü. Ada’nın haberlerini twitter üzerinden uçurdu ama merak ediyorum hangi yöntemi kullanıyor. Sonuçta birkaç tane giriş yolu var. Neyse kesin bir kılıf uydurmuştur diyeceğim ama Hale pek kılıfçı değildir bilirsiniz. Zaten hemen Yaman’ın aile sırrı dediği olayı duyduğunu belli etti. Sorsalar ‘’Ben yaptım,’’ der kesin. Yarattığı fırtına ile hem Orkun’dan hem de herkesten intikam almış oldu. Herkesi niye karıştırıyor derseniz size Hale’nin herkesten nefret ettiğini hatırlatırım. Umarım sabahın köründe üstünü başını düzelterek Sedefler’in kafede Kenan ile olması, yaptığı kötülüğün tadını arttırmak için kendisine ödül verdiği, Kenan ile Asım Şekip Kaya aktivitesi yaptıkları anlamındadır. Kenan'la da yakışmışlar yalnız, bir aferin daha!
Mira ve Yaman sonunda her şeyleriyle underground bir çift oldular, tadından yenmez ama Mira yiyebilir.
Genel olarak bu bölüm herkes çok şıktı da, iki kişi harikaydı. Sedef ve Sila/Mira. Sedef’in ‘En Tepedekiler’ toplantısındaki hali ve Mira’nın şu yukarıdaki ile, en sondaki bahçıvan tulumlu hali harikaydı. Eylül’ü çok sevmeye başladığımı hepiniz biliyorsunuz. Karakterinin güzelleşmesinin yanında Eylül’ün tarzının artık tam da gerektiği gibi absürd kombinlerin ikonu olmamasının da payı var bunda. Mert, naralarla Eylül’ü evine uğurlasın, Kenan’a haddi olmayarak mangal tavsiyeleri vere dursun; Eylül, bu sefer istemediği halde Gamze’nin yuvasını yaptı. Ama doğru tahmin etmişim Eylül’ün babası gerçekten Gamze’nin intikamını almak için Mert’e kötü davranıyormuş. BU NASIL VİCDANSIZLIK? demek istiyorum. Ama kanatsız melek Gamze, kocasının kinini duyup, iyi tavır koydu. Oradaki konuşma ve Eylül’ün bundan etkilenip, banyoya gidip etkilenmiyor moduna geçişi çok kaliteli sahneydi. Ve Mira’ya da itiraf etti sonunda Gamze’yi aslında sevdiğini. Bir de "Bana bunu yapmaya ne hakkı var?" diyor ya... Seni anlıyorum tatlım, o kadar kontrolcüsün ki istemediğin bir şekilde duygularının değişmesinden bile hoşlanmıyorsun. İşte bak insanların hayatında drama olsun diye beklerken, Eda ile Doruk’un arasını yapacağım diye uğraşırken, senin başına neler geldi. Kütüphane olan evlerinden (tamam her yerde kitap var güzel de, yine de her yerde ama!) Gamze giderken Eylül, "Dur, gitme!" der ve arka fonda Hayat Sevince Güzel’de Ayşecik’in kötü kalpli teyzesi ile eski aşkı Doktor’un birbilerine doğru geldikleri sahnede çalan ‘Dandandandan da-nanandadan dan, dandandan-din, dininindin.....’ melodisi çalar diye bekledim ama cefakar kadın gitmiş bile. Artık Gamze’yi ellerinde çiçeklerle annesinden özür dileyerek eve getirmek boynunun borcu Eylül. Sana yakışanı da bu. Bu arada Eylül, Mert sana evlilik teklifi edip durmuyor haberin olsun!
Sila/Mira, esas haftaya Yaman’a dünya kaç bucakmış gösterecek ama umarım fırsattan istifade Tan falan yine kızı kaçırmaz. Gerçi kaçırılmak Mira’ya koymuyor biliyorsunuz. Haydi bakalım gözler üzerinde Mira!
Kötü tohumlar, kötü tohum olmadan önce günah keçisidirler aslında. Orkunstar da böyle böyle öğreniyor işte kötü tohum olmayı. Kabak yine neredeyse onun başına patladı sayılır. Üstelik bu sefer gerçekten hiçbir şey yapmamıştı. Önce Sedefler’in kafeye Ada’yı bilerek getirdiği sanıldı, Sude ve Beren tepesine bindiler. (Beren yine harikaydı, kötü ve fantastik olmayı damıtmış. "Orkun annemin kalbindeki tahtından düştü," falan dedi. Hastanız Beren, tam gaz devam.) Asım Şekip Kaya, Ender, Sude, Sedef ve Orkun’un ‘En Tepedekiler’ olarak bundan sonra ne olacağını konuştukları sahnede, Orkun, Ada gerçeğini yalandan bilmediğini söylerken, haber kaynağı Sude’ye orti bakışı attı ya çok hoştu. Küçük bir husumet girdi aralarına ama haftaya atlatırlar umarım. Sedef de kıyamam, orada Orkun’u savundu. Neyse Asım Şekip Kaya’nın azarlarına doğal olarak katlanamayan Orkunstar masaya yumruğunu vurdu ve entrikanın göbeğinden Yaman’a ve maketine tosladı. Orada yine bir testosteron boşalması yaşandı ama hemen kapandı şükür. Ben artık şiddet görmek istemiyorum. Birbirinizi sevmeyin ama dayak yok, okey? Şiddetin her türlüsüne karşıyım ama artık sembolik bir hale geldiği için 'Orkun’a Şiddete Son' derneğinin açılması gerektiğini düşünmekteyim. Ada da vurdu mesela? Saçlarını yola yola açılan alnında mı yazıyor ya, ‘Vurun Kahpeye’ diye? Neyse ama bu bölüm Orkun, Müge Anlı tadında Ada’yı, ablasına kavuşturdu. Çok da güzel oldu! Karşısında bir put gibi duran Ada’ya rağmen yine danslı ortamların kralıydı. (Mira ile dirty dancing yapsalar sonu kanlı biter, hatta kanal kapanır herhalde.)
Kenan, Mira’nın Masum Değiliz coverını ilanı aşkı sandı galiba. Dinlerken yüzündeki ifadeyi gördünüz değil mi?
Yaman, Skarsgård Ailesi'nin Türkiye’deki ‘Kayıp’ çocukları Kadir’in peşinde olduğunu bilmeden Tan’ın yattığı hastaneye girmeye çalışadursun; Kenan, Sedef’in kafesinden Sude’nin elini kirletmemek için kullanıp atacağı yeni poşet eldiveni Ayşe yüzünden kovulunca, Fake Selim’in Hayatını Kurtarma Operasyonu ile tekrar yükselişe geçecek belli oldu. Ben de Selim’in mahkeme çıkışı yaşadığı o tehdit nedendi diyordum. Çünkü hiç sevmem öyle at hırsızı kılıklı heriflerin bir iki bölüm bile olsa böyle bir sürü güzel konunun olduğu dizilerde ortaya çıkmasını. Sevmiyorum şu mafya olaylarını yani. O at hırsızları değil ama Giray ve akıl sağlığı yerinde olmayan kankasının tezgahıyla, Kenan yerini sağlamlaştırdı. O olay olunca ilk önce yine Koperler ve yine kahramanlık dıye düşündüm ama işin aslı saf kötülükmüş. Bu arada ben bu bölüm Kenan’ı sevdim. Bu olay yüzünden değil ama o gereksiz aşırı asılgan hali geçince fena gelmedi bana. Saf kötü diyemeyeceğim ama saf eğlence peşinde olarak tanımlayabileceğim Hale de bu bölüm döktürdü. Ada’nın haberlerini twitter üzerinden uçurdu ama merak ediyorum hangi yöntemi kullanıyor. Sonuçta birkaç tane giriş yolu var. Neyse kesin bir kılıf uydurmuştur diyeceğim ama Hale pek kılıfçı değildir bilirsiniz. Zaten hemen Yaman’ın aile sırrı dediği olayı duyduğunu belli etti. Sorsalar ‘’Ben yaptım,’’ der kesin. Yarattığı fırtına ile hem Orkun’dan hem de herkesten intikam almış oldu. Herkesi niye karıştırıyor derseniz size Hale’nin herkesten nefret ettiğini hatırlatırım. Umarım sabahın köründe üstünü başını düzelterek Sedefler’in kafede Kenan ile olması, yaptığı kötülüğün tadını arttırmak için kendisine ödül verdiği, Kenan ile Asım Şekip Kaya aktivitesi yaptıkları anlamındadır. Kenan'la da yakışmışlar yalnız, bir aferin daha!
Mira ve Yaman sonunda her şeyleriyle underground bir çift oldular, tadından yenmez ama Mira yiyebilir.
Genel olarak bu bölüm herkes çok şıktı da, iki kişi harikaydı. Sedef ve Sila/Mira. Sedef’in ‘En Tepedekiler’ toplantısındaki hali ve Mira’nın şu yukarıdaki ile, en sondaki bahçıvan tulumlu hali harikaydı. Eylül’ü çok sevmeye başladığımı hepiniz biliyorsunuz. Karakterinin güzelleşmesinin yanında Eylül’ün tarzının artık tam da gerektiği gibi absürd kombinlerin ikonu olmamasının da payı var bunda. Mert, naralarla Eylül’ü evine uğurlasın, Kenan’a haddi olmayarak mangal tavsiyeleri vere dursun; Eylül, bu sefer istemediği halde Gamze’nin yuvasını yaptı. Ama doğru tahmin etmişim Eylül’ün babası gerçekten Gamze’nin intikamını almak için Mert’e kötü davranıyormuş. BU NASIL VİCDANSIZLIK? demek istiyorum. Ama kanatsız melek Gamze, kocasının kinini duyup, iyi tavır koydu. Oradaki konuşma ve Eylül’ün bundan etkilenip, banyoya gidip etkilenmiyor moduna geçişi çok kaliteli sahneydi. Ve Mira’ya da itiraf etti sonunda Gamze’yi aslında sevdiğini. Bir de "Bana bunu yapmaya ne hakkı var?" diyor ya... Seni anlıyorum tatlım, o kadar kontrolcüsün ki istemediğin bir şekilde duygularının değişmesinden bile hoşlanmıyorsun. İşte bak insanların hayatında drama olsun diye beklerken, Eda ile Doruk’un arasını yapacağım diye uğraşırken, senin başına neler geldi. Kütüphane olan evlerinden (tamam her yerde kitap var güzel de, yine de her yerde ama!) Gamze giderken Eylül, "Dur, gitme!" der ve arka fonda Hayat Sevince Güzel’de Ayşecik’in kötü kalpli teyzesi ile eski aşkı Doktor’un birbilerine doğru geldikleri sahnede çalan ‘Dandandandan da-nanandadan dan, dandandan-din, dininindin.....’ melodisi çalar diye bekledim ama cefakar kadın gitmiş bile. Artık Gamze’yi ellerinde çiçeklerle annesinden özür dileyerek eve getirmek boynunun borcu Eylül. Sana yakışanı da bu. Bu arada Eylül, Mert sana evlilik teklifi edip durmuyor haberin olsun!
Sila/Mira, esas haftaya Yaman’a dünya kaç bucakmış gösterecek ama umarım fırsattan istifade Tan falan yine kızı kaçırmaz. Gerçi kaçırılmak Mira’ya koymuyor biliyorsunuz. Haydi bakalım gözler üzerinde Mira!